BABA TÜKLES

(VIII./XIV. yüzyıl)

Orta Asyalı mutasavvıf.

Müellif:

Cengiz Han’ın en büyük oğlu Cuci’nin soyuna mensup hükümdarlarca yönetilen ve Moğol İmparatorluğu’nun devamı olan Altın Orda (Altınorda) Hanlığı’nın sultanı Özbek Han’ın İslâm’ı seçişini anlatan bir menkıbenin ana figürlerinden biridir. Vücudundaki kılların ve tüylerin (tük) çokluğundan, saçlarının (şaş) uzunluğundan ötürü Orta Asya Türk toplulukları arasında Baba Tükles, Baba Tüklî, Baba Tüklî Şaştî Aziz, Şaşlî Aziz, Tüklî Baba, Baba Tüklük, Tûlâş Baba gibi lakaplarla anılmıştır.

Sözlü ve yazılı geleneklerde seçkin bir nesebe sahip velî bir şahsiyet olarak tanıtılan Baba Tükles’in adının doğrudan geçtiği en eski rivayet, Ötemiş Hacı b. Mevlânâ Dûstî’nin 1550’li yıllarda Hârizm’de, Yâdgârî (Arabşâhî) Hanlığı’nın idarecisi olan Dûst Muhammed Han için kaleme aldığı Târîh-i Dûst-Sultân (Çengiznâme) adlı eserde yer alır. Sözlü rivayetlerin derlendiği bu eserde Özbek Han’ın (1313-1340) yedi yıl hükümdarlık yaptıktan sonra nasıl müslüman olduğunu anlatan bir bölüm vardır. Rivayete göre adları bilinmeyen dört velî Özbek Han’ın hidayete ermesi için ilâhî bir ilhamla onun sarayına sevkedilir. Velîler ordugâhın dışında saraya yönelik biçimde beklemeye başlarlar. Görevliler ordugâh dışında murakabe halindeki dört velîyi yakalayıp hanın huzuruna getirirler. Sorgulama sırasında velîler, kendilerinin Muhammedî olduklarını ve hanı müslüman yapmak için geldiklerini söylerler. Kâhinler velîlerin öldürülmesini isterse de Özbek Han kâhinlerin velîlerle tartışmasını, hangisinin hak din üzere olduğunun ortaya çıkmasını ister ve o dine geçeceğini bildirir. Tartışma sonucunda iki tandırın kazılması, kâhinlerden ve velîlerden birer kişinin tandıra girmesi teklif edilir ve tandırdan yanmamış halde çıkan kişinin hak din üzere olduğunun kabul edileceği belirtilir. Vücudu kıllarla kaplı olan Baba Tükles çıplak bedenine giydiği zırhla ve diğer velîlerin okuduğu Fâtihalar’la tandıra girer ve zikre başlar. Ağzı kapalı tandır kuyusunda koyun etleri de asılıdır. Pişen koyun etleri tandırdan çıkarıldığında, Baba Tükles’in sadece zırhının kor gibi kızardığı, tek bir kılının bile yanmadığı, yüzünün ise biraz terlediği görülür. Diğer tandırdaki kâhinin bedeni ise küllere karışmıştır. Bu durumu gören Özbek Han’la birlikte bütün halk müslüman olur (Çengiznâme, s. 14-16).

Bu menkıbenin diğer bir şekli Nûrullah b. Ubeydullah es-Sıddîk el-Hârizmî’nin 1131’de (1719) Orta Asya’da yazma bir eserin kenarına Çağatay Türkçesi ile düştüğü notlarda yer almaktadır. Burada Baba Tükles’in Zengi Ata’nın (XIII. yüzyıl) müridi Sadr Ata (Sadreddin Ahmed) olduğu söylenir. Seyyid Ata, Bedr Ata ve Uzun Hasan Ata ile birlikte Sadr Ata bir pîr-i kâmil bulmak amacıyla Mâverâünnehir’e gitmiş, Zengi Ata’nın yanında hem zâhirî ilimleri öğrenmiş hem de tarikat eğitimi almıştır. Zengi Ata Hakîm Ata’nın, Hakîm Ata da Ahmed Yesevî’nin dervişidir. Önceki menkıbeden farklı olarak Nûrullah el-Hârizmî, Zengi Ata’nın Türkler arasında İslâm’ı yaymak maksadıyla dervişlerinden Sadr Ata ve Seyyid Ata’yı Deştikıpçak ve Saraycık’a gönderdiğini, iki müridin Saraycık’ta idareci olan Özbek Han’ı İslâm’a davet ettiğini, hanın onlardan bir keramet beklemesi üzerine Sadr Ata’nın Kâbe’nin görüntüsünü Saraycık’a getirip Özbek Han’a gösterdiğini, hanın böylece müslüman olduğunu ve onunla birlikte 70.000 kişinin de İslâm dinine girdiğini söyler. Bu rivayete göre XIV ve XV. asırlarda Altın Orda Devleti tarihinde önemli role sahip olan Edigü Bey (ö. 822/1419) Baba Tükles’in torunlarındandır.

Ötemiş Hacı’nın Çengiznâme’sinde zikredilen menkıbenin esas alındığı Abdülgaffar Kırîmî’nin Umdetü’l-ahbâr’ı (Umdetü’t-tevârîh), Baba Tükles’in hayatına dair Çengiznâme’de ve Nûrullah el-Hârizmî’nin yazılarında yer almayan bilgiler içerir. 1157’de (1744) Kırım’da Osmanlı Türkçesi’yle kaleme alınan Umdetü’l-ahbâr’da, ateşperest olan İdil hanını (Özbek Han) ve Deştikıpçak halkını İslâm’a davet için giden dört velînin kimlikleri farklı gösterilir. Bunların en büyüğü Halvetiyye’nin ikinci pîri Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî’nin dedesi Mecdüddin Şirvânî’dir. Diğerleri Hz. Ebû Bekir’in oğlu Muhammed’in soyundan gelen Baba Tükles (Şeyh Necîbüddin), Hz. Ali’nin oğlu Muhammed b. Hanefiyye’nin soyundan Şeyh Ahmed ve Şeyh Hasan Gürgânî’dir. Çengiznâme’deki menkıbeyi takip eden, ancak bazı ayrıntılara da yer verilen Umdetü’l-ahbâr’a göre Baba Tükles denilen Şeyh Necîbüddin girdiği tandır kuyusunun kapağının erken açılması üzerine “el-Hayyü’l-kayyûm” zikrinin yarım kaldığını, bu yüzden Kalmaklar’ın (Budist Moğol Kalmikleri) müslüman olamayacağını, ancak Tatar ve Moğol halklarının büyük çoğunluğunun İslâm’ı kabul edeceğini söyler (Umdetü’t-tevârîh, s. 35).

Baba Tükles’in Edigü’nün atası olması Baba Tükles hakkındaki şifahî rivayetlerin ana temasını oluşturur. Öte yandan Baba Tükles’in neslinin Hz. Ebû Bekir’e dayandırılması, Edigü’nün Cengiz Han’ın soyuna mensup hanlarla yönetilen bölgelerde siyasî güç kazanmasında etkili olmuştur. Baba Tükles’in Edigü’nün atası olmasının yazılı delili XVI. yüzyıla aittir. Târîḫ-i Ebü’l-ḫayr-ḫânî adlı eserin 998 (1590) tarihli bir yazma nüshası ile Reşîdüddin Fazlullah’a ait Câmiʿu’t-tevârîḫ’in 1011 (1602) yılında Kādir Ali Bek Celâyirî tarafından yapılan ve Rus Çarı Boris Godunov’a ithaf edilen Türkçe tercümesinde Baba Tükles’in şeceresi nakledilmiştir. Bir diğer şecereye, Nakşibendiyye’nin Cûybâriyye koluna mensup bir müellifin XVII. yüzyılın ikinci yarısında kaleme aldığı Farsça Maṭlabü’ṭ-ṭâlibîn’de yer verilmiştir. Baba Tükles’in Hz. Ebû Bekir neslinden gelen soyu Edigü ve torunları vasıtasıyla daha sonraları Nogay halkları arasında şöhret kazanmış, bunlar Nogaylar’ın Rus hâkimiyetine girmesiyle hıristiyan olmuş ve Rus aristokrasisi içinde yer edinmiştir. Baba Tükles soyundan gelen Urusov ve Yusupov aileleri devrim öncesi Rusya’sında etkin olmuş, Yusupov ailesine mensup Rus Prensi Feliks Yusupov 1916’da Rasputin’in suikast komplosuna karıştırılmıştır. Baba Tükles’in Edigü’nün atası olması Nogaylar, Tatarlar, Başkırtlar, Kazaklar, Karakalpaklar ve Özbekler arasında nesilden nesile aktarılagelen ve Edigü ile Cengiz Han’ın soyuna mensup Toktamış Han arasındaki bir kavgayı anlatan epik bir hikâyede de kendini gösterir. Bu anlatının bazı rivayetlerinde Baba Tükles müslüman bir velîden ziyade mitolojik bir figür olarak öne çıkarılmış, soyunun onun bir peri ile evlenmesinden meydana geldiği ileri sürülmüştür.

Baba Tükles’e ait bazı türbeler bulunmaktadır. Bunlardan biri XIX ve XX. yüzyıl kaynaklarında zikredilen Astarhan yakınlarındaki Mashaikovo köyündedir. Bir diğeri, Hazar denizinin kuzeydoğu kıyısında yer alan Mangışlak yarımadasındadır. Güney Kazakistan’da Karadağ sıradağlarının eteğinde Baba Tüklî Şaştî Aziz adına bir türbe vardır. Bu türbenin varlığı, Ötemiş Hacı’nın eserindeki bilgiler de göz önünde bulundurulduğunda Baba Tükles’in bölge halklarının İslâmlaşmasında etkin rolünün bir göstergesidir.

BİBLİYOGRAFYA :

Abdülgaffar Kırîmî, Umdetü’t-tevârîh (nşr. Necib Âsım), İstanbul 1343, s. 35-38; Devin DeWeese, Islamization and Native Religion in the Golden Horde: Baba Tükles and Conversion to Islam in Historical and Epic Tradition, Pennsylvania 1994, s. 321-408, 533-573; A. Schmitz, Die Erzählung von Edige: Gehalt, Genese und Wirkung einer heroischen Tradition, Wiesbaden 1996; Fatykh Urmanche, Narodnyi èpos ‘Idegei’, Kazan 1999, s. 16-29; A. J. Frank, “Muslim Sacred History and the 1905 Revolution in a Sufi History of Astrakhan”, Studies on Central Asian History in Honor of Yuri Bregel (ed. Devin DeWeese), Bloomington 2001, s. 297-317; Edige: A Karakalpak Heroic Epic as performed by Jumabay Bazarov (ed. ve trc. Karl Reichl), Helsinki 2007; Ötämiš Hājī [Ötemiş Hacı], Čingīz-nāma (ed. Takushi Kawaguchi v.dğr.), Tokyo 2008; a.mlf., Çengiznâme (haz. İlyas Kamalov), Ankara 2009, s. 14-16; Mustafa Kafalı, Ötemiş Hacı’ya Göre Cuci Ulusu’nun Tarihi, Ankara 2009, s. 88-89; Islamization and Sacred Lineages in Central Asia: The Legacy of Ishaq Bab in Narrative and Genealogical Traditions, I: Opening the Way for Islam: The Ishaq Bab Narrative, 14th-19th Centuries / Islamizatsiia i sakral’nye rodoslovnye v Tsentral’noi Azii: Nasledie Iskhak Baba v narrativnoi i genealogicheskoi traditsiiakh, I: Otkrytie puti dlia islama: rasskaz ob Iskhak Babe, XIV-XIX vv. (ed. Devin DeWeese v.dğr.), Almaty 2013, s. 270-272, 341-342.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2016 yılında İstanbul’da basılan (gözden geçirilmiş 2. basım) EK-1. cildinde, 160-161 numaralı sayfalarda yer almıştır.