BATUM

Gürcistan Cumhuriyeti’ne bağlı Özerk Acara Cumhuriyeti’nin başşehri.

Müellif:

Karadeniz’in doğu kıyısında, Türkiye sınırına 15 km. uzaklıkta, Çoruh nehrinin denize döküldüğü yerin kuzeydoğusundaki verimli ve düzlük arazi üzerinde kurulmuştur; Sovyetler Birliği’nin Karadeniz’deki en önemli limanlarından biridir. Senenin her mevsimi yağış alması, Kafkas dağları sebebiyle kuzey rüzgârlarına kapalı olması, nemli ve sıcak bir iklime sahip bulunması topraklarında turunçgil ve astropikal bitkilerin yetişmesine imkân vermektedir; denize yakın kesimlerinde kıyı boyunca palmiye, okaliptüs, bambu ve defne gibi ağaçlar görülür.

Bugün yerli halkın Batumi dediği Batum, Eskiçağ’da Pers İmparatorluğu sınırları içerisinde Bathys adıyla bilinen bir liman şehri olarak kuruldu. Pontuslular’ın hâkimiyetinden sonra Romalılar’ın eline geçti (m.ö. 63) ve Romalılar burasını doğu seferleri için lojistik ikmal merkezi olarak kullandılar. VI. yüzyılda bütün bölge ile birlikte Bizans’ın eline geçen Batum Laz Krallığı’nın idaresine verildi. IX. yüzyılda şehir müslümanlar tarafından fethedildiyse de X. yüzyılda Gürcistan Birleşik Krallığı’nın idaresine girdi ve en parlak dönemini Gürcü Kraliçesi Tamara zamanında yaşadı. XIII. yüzyılın başından itibaren Moğol, Arap ve Gürcüler tarafından yağmalandı. XV. yüzyılın sonlarında Osmanlılar tarafından alınan Batum bir ara elden çıktıysa da daha sonra tekrar fethedildi. Kanûnî Sultan Süleyman’ın padişahlığının ilk yılında Trabzon eyaletine bağlı bir sancak olarak teşkilâtlandırıldı. 1568-1574 yılları arasında Erzurum’un bir sancağı durumunda olan Batum, asrın sonlarında müstakil bir eyalet haline geldi. XVII. yüzyılın başlarında Gönye ile birlikte Batum’da 13 zeâmet ve 172 timar bulunuyordu. Bölgenin Osmanlılar tarafından fethiyle başlayan İslâmlaşma hareketi XVIII. yüzyılın sonlarına kadar devam etti. Osmanlılar idaresinde büyük ve tahkim edilmiş bir kalesi bulunan Batum şehri Kafkasya üzerinden yapılan esir ticareti için önemli bir limandı. XVIII. yüzyılın başlarında Batum Kalesi’nin korunması için ortalama 200-300 civarında yeniçeri bulundurulduğu gibi Batum ve Gönye sahilleri ile Abaza ve Megrel gemilerinin korunması için de beş işkampaviye (sahil muhafaza botu) görevlendirilmişti.

1850’lerde Rus deniz seferi ve ticaret şirketi Batum’da bir acentelik açtı ve böylece burası Kırım-Anadolu-Kafkasya ticaret hattının son iskelesi oldu. Sultan Abdülaziz devrinde Trabzon Valisi Emin Muhlis Paşa tarafından imar edilen Batum’da Aziziye adıyla bir cami inşa edildi. 1878 Berlin Antlaşması’yla serbest liman olarak Rusya’ya bırakıldı ise de bu statüsünü ancak 1886’ya kadar koruyabildi. Batum’un gelişmesi 1883’te Batum-Tiflis-Bakü demiryolunun inşasıyla başladı. 1900 yılında Bakü-Batum petrol boru hattının döşenmesiyle de Rusya’nın Karadeniz’deki en önemli petrol iskelesi haline geldi; bu sebeple de nüfusu giderek arttı ve 1926 yılında 45.000 iken 1970’te 101.000’e, 1989’da da 136.000’e ulaştı.

3 Mart 1918’de Rusya Bolşevik hükümeti ile imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması gereğince Artvin ve Ardahan ile birlikte Osmanlı Devleti’ne bırakılan Batum, Nisan 1918’de müstakil bir sancak merkezi haline getirildi. Ancak 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti Batum’dan çekilmek zorunda kalınca şehir İngilizler tarafından işgal edildi (24 Aralık 1918). İngilizler iki yıl kadar kaldıkları Kafkasya bölgesinden Temmuz 1920’de çekildiklerinde Batum’u da boşalttılar ve buraya Gürcistan hükümeti el koydu. Bu durumu kabul etmeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti bir askerî birlik göndererek şehri ele geçirip tekrar sancak olarak teşkilâtlandırdı ve Batum, Birinci Büyük Millet Meclisi’nde beş mebusla temsil edildi. Fakat 16 Mart 1921’de Rusya Şûralar Federatif Sosyalist Cumhuriyeti hükümeti ile imzalanan Moskova Antlaşması gereğince Gürcistan’a bırakıldı. Türk kuvvetlerinin şehri boşaltmasından sonra (28 Mart 1921) Batum, Gürcistan Cumhuriyeti (Gruzija/Gruzinskaja) bünyesinde kurulan Özerk Acara Cumhuriyeti’nin (Adjarskaja) başşehri oldu.

Bugün Batum, sahip olduğu geniş kapasiteli limanı, sanayi tesisleri, eğitim ve kültür kuruluşları ve stratejik konumu bakımından Kafkasya’nın en önemli şehridir. Limanı iç ve dış ticarette, yolcu taşımacılığında önemli rol oynayan ve ayrıca hava, kara ve demiryolu gibi geniş ulaşım imkânlarına sahip olan Batum’da petrokimya tesisleri ve makine fabrikaları bulunmaktadır. İklimin uygunluğu sebebiyle zengin bitki çeşitlerine sahip olan botanik bahçesi ile etnografik, folklorik, tarihî eserlerin sergilendiği iki müze ve Osmanlılar devrinden kalma minaresi yıktırılmış Aziziye Camii başlıca eserlerdir.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 60.

, II, 82-83.

Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyâsî Münâsebetleri: 1578-1590, İstanbul 1962, s. 110, 137, 143, 186-189.

Cengiz Orhonlu, Osmanlı Tarihine Âid Belgeler, Telhîsler: 1597-1607, İstanbul 1970, s. 77.

M. Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas-Ellerini Fethi (1451-1590), Ankara 1976.

İ. Metin Kunt, Sancaktan Eyalete, İstanbul 1978, s. 140, 180.

Batumi (nşr. Aziz Akhvlediani), Batumi 1982.

Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyasına Giriş I: Anadolu’nun İdarî Taksimatı, Ankara 1988, s. 105, 109, 134.

Götthard Jaschke, “Die Elviye-i Selase: Kars, Ardahan und Batum”, , XVIII/1-2 (1971), s. 19-40.

N. N. Shengelia, “Ottoman Arzas Concerning Batumi”, , VII (1984), s. 377-402.

Mirza Bala, “Gürcistan”, , IV, 837-845.

Ch. Quelquejay, “Batumi”, , I, 1108-1109.

Özbek Sovet Ensiklopediyası, Taşkent 1972, II, 93.

, I, 120-122; III, 75-76; VII, 30.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1992 yılında İstanbul’da basılan 5. cildinde, 210-211 numaralı sayfalarda yer almıştır.