BEGÜM

Hindistan’da Bâbür ve halefleri devrinde (1526-1858) hükümdarların anne, kız kardeş ve dul kadınları gibi aile fertlerine verilen unvan.

Müellif:

Türkçe bey unvanının müennesi olan bu kelimenin begim (beg+i+m), bigim, begum, begam şekilleri de vardır. Hindistan’da 1526 yılına kadar böyle bir unvana rastlanmamakla birlikte bunun Timurlular’da kullanıldığı görülmektedir.

Bâbür’ün Veḳāyiʿi ile Gülbeden Begüm’ün Hümâyûnnâme’sinde begümler hakkında ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Burada bunların soy kütükleriyle Bâbür ve Hümâyun Şah zamanlarındaki faaliyetleri anlatılmaktadır. Ak Begim, Apak Begim, Ayşe Sultan, Çölî, Dildâr, Gevher Şad, Gülbeden (Hümâyûnnâme yazarı), Gülçehre, Gülizar, Gülruh, Hanzâde, Hatice, İsen Devlet, Mâhım, Mahdûme, Ma‘sûme, Mihr Bânû ve Mihr-i Cihân XVI. yüzyılın en önde gelen begümleri olarak zikredilmektedir.

Bige Begüm, Nâsırüddin Hümâyun Şah’ın hanımıdır. Hint-Türk Devleti’nin büyük şahlarından Celâleddin Ekber’in annesi Hamide Bânû Begüm’dür. Nûreddin Cihangir’in eşi Nur Mahal veya Nûr-ı Cihân da sarayın önde gelen begümlerindendi. Cihangir’in oğlu Şehriyar da Lâdili adlı begümle evli idi. Şah Cihan, Cihanârâ (sonra Padişah Begüm) ile evlenmişti. Cihanârâ, Mümtaz Mahal adıyla şöhret bulmuş olup Tac Mahal gibi bir mimari şaheser onun adına yapılmıştır. Kendisine hazineden 1.000.000 rupi verilmekte iken Padişah Begüm olunca buna 600.000 rupi daha eklenmiştir. Evrengzîb’in begümü de yıllık 1.200.000 rupi gibi yüksek bir tahsisata sahipti.

Hint-Türk İmparatorluğu 1858’de II. Bahadır Şah’ın tutuklanması ile ortadan kalktı. Bu tarihten sonra İngiltere Hindistan’a yerleşerek hâkimiyetini kurdu. Böylece saraydaki begüm varlığı da sona erdi. Bununla beraber Hindistan’ın birçok yerindeki müslüman devletlerde idarecilerin eşleri begüm unvanını yaşattılar. İsmâilîler’in Ağa Hanlar’ının kadın ve kız çocukları da bu geleneği devam ettirdiler. Doğu ve Batı Pakistan’da, Hindistan’daki müslümanlar arasında begüm tabiri gittikçe yaygınlaştı. Bugün de kullanılan bu unvan Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah’ın kız kardeşi Fâtıma Cinnah’ın da sıfatı olmuştur. Halen Pakistan’da çok fakir olanlar hariç evli kadınlar bu unvanı “hanım” karşılığında kullanmaktadırlar. Yine bu ülkede ve Hindistan’da kocalar ve hizmetçiler hanımlarına genellikle bu unvanla hitap etmektedirler. Son zamanlarda azalmakla birlikte bu unvan yeni doğan her kız çocuğunun âdeta geleneksel unvanı durumundadır. Begüm Türkiye’de de isim olarak kullanılmaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 587-588, ayrıca bk. İndeks.

Gülbeden Begüm, Hümâyunnâme (trc. Abdürrebab Yelgar – Eymen Manyas), Ankara 1944, s. 145-147 ve ek A.

Ebü’l-Fazl-ı Allâmî, Âyîn-i Ekberî (trc. H. Blochmann), Calcutta 1873, s. 615.

Abdülhamîd Lâhûrî, Pâdişâhnâme, Calcutta 1867, I, 96.

A. S. Bazmee Ansari, “Begum”, , I, 1161.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1992 yılında İstanbul’da basılan 5. cildinde, 344 numaralı sayfada yer almıştır.