BEKRÎ, Ebü’l-Hasan es-Sıddîkī

Ebü’l-Hasen Tâcü’l-ârifîn Muhammed b. Muhammed b. Abdirrahmân es-Sıddîkī (ö. 952/1545)

Mısırlı mutasavvıf-şair, tefsir, hadis ve fıkıh âlimi.

Müellif:

898’de (1493) Kahire’de doğdu. Soyu Hz. Ebû Bekir’e ulaşan Bekrî ailesine mensuptur. Mısır’ın tanınmış fakih ve kadılarından Celâl el-Bekrî diye meşhur Ebü’l-Bekā Muhammed b. Abdurrahman’ın oğlu ve Şâzeliyye tarikatının Bekriyye kolunun kurucusu Ebü’l-Mekârim el-Bekrî’nin babasıdır.

Bekrî küçük yaşta kadı Zekeriyyâ el-Ensârî ve Burhân b. Ebü’ş-Şerîf gibi Mısır’ın en ünlü bilginlerinden ders almaya başladı. Daha sonra tasavvufî sohbetlerine katıldığı Abdülkādir ed-Deştûtî’nin tavsiyesiyle, 917’de (1511) Suriye’den Kahire’ye gelen Kādirî şeyhi Radıyyüddin el-Gazzî’ye intisap etti. Şeyhinin bir süre sonra Suriye’ye dönmesi üzerine Kahire’de onun halifesi oldu. Genç yaşta Mısır, Hicaz, Suriye ve Kuzey Afrika ülkelerinde çağının en meşhur mutasavvıfı haline gelen Ebü’l-Hasan el-Bekrî Kahire’de vefat etti ve İmam Şâfiî’nin kabrine yakın bir yerde toprağa verildi.

Eserleri. Bekrî’nin eserlerinden sadece Teshîlü’s-sebîl fî fehmi meʿâni’t-tenzîl’in zamanımıza ulaştığı bilinmektedir. Daha çok et-Tefsîrü’l-Bekrî diye bilinen eserin Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nde bir nüshası vardır (nr. 73). Gazzî ve İbnü’l-İmâd gibi Ebü’l-Hasan el-Bekrî’ye yakın zamanda yaşamış olan müellifler onun Şerḥu’l-Minhâc, Şerḥu’l-ʿUbâb, Şerḥu’r-Ravż gibi eserlerini kaydederler. Bu kaynaklarda Bekrî’nin tasavvuf konusundaki 5000 beyti yanlış anlaşılmasından endişelendiği için imha ettiği de zikredilir. Ayrıca Ḥizbü’l-fetḥ adıyla anılan bir hizbi de (Harîrîzâde, I, vr. 136b) mevcuttur. Brockelmann’ın kaydettiği (GAL, II, 438) eserlerin ona aidiyeti ise kesin değildir.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 194-197.

, s. 414.

, VIII, 292-293.

, I, vr. 131b vd., 136b.

, I, 744.

Ali Paşa Mübârek, el-Ḫıṭaṭü’t-Tevfîḳıyye, Bulak 1306, III, 430-431.

, II, 438; Suppl., I, 122; II, 461.

, I, 181-183.

, VII, 285.

, VII, 208.

, I, 344.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1992 yılında İstanbul’da basılan 5. cildinde, 366 numaralı sayfada yer almıştır.