BIYIK

Müellif:

Bıyık hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte hadis kaynaklarının temizlik (tahâret), kılık kıyafet (libas, ziynet) ve âdâb-ı muâşeret (edeb) ile ilgili bölümlerinde sakal ve bıyığa (Ar. şârib) temas eden birçok rivayetin yer aldığı görülmektedir. Bu rivayetlerin incelenmesinden anlaşılacağı üzere bıyıkla ilgili hükümler bütün peygamberlerin tavsiye edip uyguladığı ve selim yaratılışlı, sağduyulu insanların tabii olarak benimseyip uygulayacağı kurallar türündendir (bk. FITRAT). Bu kurallara uymanın amacı sağlığı korumak, temizliğe riayet etmek, güzel bir görünüme sahip olmak suretiyle insanlara karşı saygı göstermektir. Bıyık hakkında müstakil bir risâle kaleme alan Süyûtî (bk. bibl.), şekil ve görünüş güzelliğinin dinî bir yönünün bile bulunabileceğini söylemiş ve güzel görünüşlü insanların söz ve davranışlarıyla daha etkili olacağına dikkat çekerek müftü, vâiz, hatip gibi din görevlilerinin bu konuya önem vermeleri gerektiğini hatırlatmıştır.

Bıyığı kısaltıp düzeltme sünnetinin Hz. İbrâhim ile başladığı kabul edilir. Hz. Peygamber bıyığını kısaltır ve müslümanların da böyle yapmasını tavsiye ederdi. Hatta ashaptan birinin uzamış bıyığını bizzat kendisinin kesip kısalttığı nakledilmiştir (Ebû Dâvûd, “Ṭahâret”, 75). Müslümanların dış görünüşleri de dahil olmak üzere bütün yönleriyle kendilerine has bir insan tipi ve bir toplum meydana getirmelerini isteyen Hz. Peygamber’in müslümanlara bıyıklarını keserek Mecûsî ve müşriklere benzememelerini emrettiği (Buhârî, “Libâs”, 64; Müslim, “Ṭahâret”, 54, 55), bıyığını kısaltıp düzeltmeyenin İslâm toplumundan uzaklaşmış sayılacağını ifade ettiği rivayet edilmiştir (Tirmizî, “Edeb”, 16; Nesâî, “Ṭahâret”, 13, “Zînet”, 2).

Uzun bıyığı tasvip etmeyen İslâm âlimleri bıyığın kısaltılmasının mı (taksîr), yoksa tıraş edilmesinin mi (halk) daha iyi olacağı konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bıyığı kısaltmayı tasvip etmekle birlikte onu tıraş etmenin daha güzel olacağını söyleyen Tahâvî, Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve Muhammed’in de aynı görüşü benimsediklerini nakleder. Bazı Hanefî fıkıh kitapları ise bir ihtilâftan söz etmeksizin bıyığı kısaltmanın sünnet olduğunu söylemekte ve uzunluğu için de kaşı ölçü olarak vermektedir. İmam Mâlik bıyığın kısaltılmasına taraftar olup tamamen kesilmesini bir nevi işkence (müsle) olarak değerlendirmekte ve böyle yapanların te’dib edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Şâfiî âlimlerinden Nevevî de bıyıkların tıraş edilmeyip kısaltılmasının uygun olacağını ifade eder. Ahmed b. Hanbel’e göre ise bıyığın kısaltılması ile tıraş edilmesi arasında fark yoktur.

Bıyığın kısaltılması veya tıraş edilmesi hususunda ileri sürülen farklı görüşler, konu ile ilgili hadislerden ve bunların yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü kısaltmayı tavsiye eden hadisler olduğu gibi tıraş etmeyi öğütleyen hadisler de vardır. Bu hadislerde yer alan “halk” kelimesini kısaltma veya üst dudağın kenarını aşan fazla kısmı kesme şeklinde yorumlayan çok sayıda âlim, kısaltmayı emreden hadisleri esas alarak bıyığın tamamen tıraş edilmesini doğru bulmamışlardır. Hanefîler, uzun bıyığın sahibini daha heybetli gösterdiğini düşünerek savaşa katılan kişilerin bıyıklarını uzatmalarını hoş karşılamışlar, hatta bunun müstehap olduğunu söylemişlerdir.


BİBLİYOGRAFYA

, “ftr” md.

, “liḥye” md.

, “Ṣıfatü’n-nebî”, 4, “Şaʿr”, 1.

Buhârî, “Libâs”, 51, 63, 64, “İstiʾẕân”, 51.

Müslim, “Ṭahâret”, 49-51, 54-56, “Ṣalât”, 9.

Ebû Dâvûd, “Ṭahâret”, 29, 75, “Tereccül”, 16.

Tirmizî, “Edeb”, 14-16, 18.

Nesâî, “Ṭahâret”, 13, “Zînet”, 2.

Tahâvî, Şerḥu Meʿâni’l-âs̱âr (nşr. Muhammed Zührî), Kahire, ts., IV, 231.

, III, 411.

, II, 541.

, II, 264.

a.mlf., el-Mecmûʿ, I, 286-288.

, XXII, 15.

Aynî, ʿUmdetü’l-ḳārî, Kahire 1392/1972, XVIII, 73.

Süyûtî, “Bulûġu’l-meʾârib fî ḳaṣṣi’ş-şârib”, Mecmûʿa min resâʾili’l-imâm es-Süyûṭî, Kahire, ts. (Mektebetü’l-Cündî), s. 52-56.

, I, 130-139.

, VI, 405.

Mahmûd Muhammed es-Sübkî, el-Menhelü’l-ʿaẕbü’l-mevrûd, Kahire 1394/1974, I, 185.

İslâm’da Kılık-Kıyâfet ve Örtünme (nşr. İslâmî İlimler Araştırma Vakfı), İstanbul 1987, s. 164, 169.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1992 yılında İstanbul’da basılan 6. cildinde, 115-116 numaralı sayfalarda yer almıştır.