CEMHERETÜ EŞ‘ÂRİ’l-ARAB

Ebû Zeyd el-Kureşî’nin (ö. IV./X. yüzyıl [?]) Câhiliye dönemi ve Emevîler devri Arap şairlerinin bazı kasidelerini bir araya getirdiği şiir mecmuası.

Müellif:

Eserin İbn Ebü’l-Hattâb diye de bilinen müellifi Ebû Zeyd el-Kureşî’nin hayatı hakkında bilgi bulunmadığı gibi yaşadığı yüzyıl da kesin olarak bilinmemektedir. Onun hicrî II veya III. yüzyılda yaşadığını kabul edenler olduğu gibi IV veya V. yüzyıllarda yaşadığını söyleyenler de vardır. Ancak IV. (X.) yüzyılın ilk yarısında yaşamış olması ihtimali daha kuvvetlidir (bk. Cemheretü eşʿâri’l-ʿArab [nşr. Ali Fâûr], neşredenin girişi, s. 5, 6).

İlk defa İbn Reşîḳ el-Kayrevânî’nin (ö. 463/1071) el-ʿUmde’sinde zikredilen bu önemli eser, tenkitçi bir görüşle kaleme alınan bir mukaddime ve her biri yedişer kasideyi ihtiva eden yedi bölümden meydana gelmiştir. Arap edebiyatı tarihi ve Araplar’ın Câhiliye devriyle İslâmiyet sonrası ilk asırlardaki içtimaî hayatı bakımından önemli bilgilerin bulunduğu mukaddimede, önce Arap şiirine dair müellifin yaşadığı yüzyılda pek bilinmeyen bazı haber ve rivayetlere yer verilir, sonra da Kur’ân-ı Kerîm’in diliyle Araplar’ın kullandığı dil karşılaştırılarak Kur’ân-ı Kerîm’in Araplar’a yeni bir dil getirmediği, ancak mevcut dili hârikulâde bir şekilde kullandığı ifade edilir. Daha sonra Araplar’da ilk defa şiir söyledikleri rivayet edilen şairler ele alınır ve meleklere, Hz. Âdem’e, İblîs’e, Amâlika, Âd ve Semûd kavimlerine ve cinlere nisbet edilen bazı şiirler nakledilir. Bunun ardından da Hz. Peygamber’in şiir ve şairler hakkındaki kanaatine yer verilerek onun şiir dinlediği, İslâm’ı müdafaa için şairleri şiir söylemeye teşvik ettiği, aynı şekilde ashap, tâbiîn ve daha sonraki nesillerin de şiir söyledikleri ve konuşmalarında şiirle istişhâdda bulundukları anlatılır. Mukaddimenin daha sonraki kısmında bazı şairlere cin ve şeytanların şiir ilham ettiğine dair efsane kabilinden rivayetlere yer verilir ve mukaddime şairlerin tabakaları, onlarla ilgili dikkat çekici haberler ve haklarında söylenmiş takdirkâr sözlerle son bulur.

Câhiliye devri (yirmi üç adet) ile muhadramûn (on altı adet) ve İslâmî dönemin (on adet) en güzel şiirlerinden seçilerek meydana getirilen Cemheretü eşʿâri’l-ʿArab, Mufaddal ed-Dabbî (ö. 178/794 [?]) ve Asmaî (ö. 216/831) gibi ünlü râvilerin el-Mufaḍḍaliyyât ve el-Aṣmaʿiyyât adlı eserleri için önemli bir tekmile mahiyetindedir. Araştırmacıların çoğuna göre eserin bölümlenmesinde müellif Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ’yı (ö. 209/824 [?]) örnek almış, kırk dokuz şairden birer kaside seçerek bunları her birinde yedi şairin yer aldığı yedi tabakaya ayırmıştır.

Birinci tabaka muallakāt. Ebû Zeyd el-Kureşî muallakāt kelimesini ilk kullananlardan biri olmalıdır (Blachère, s. 173). Rivayete göre muallakāt, Câhiliye devrinde altın suyu ile yazılarak Kâbe duvarına asılan veya kolye gibi boyuna asılacak kadar güzel olan yedi, sekiz veya on kasideye verilen addır. Muallaka şairleri eserde şu sırayla geçmektedir: İmruülkays, Züheyr b. Ebû Sülmâ, Nâbiga ez-Zübyânî, A‘şâ, Lebîd b. Rebîa, Amr b. Külsûm, Tarafe b. Abd.

İkinci tabaka mücemherât (derlenip toparlanan kasideler). Bu başlık altındaki kasideler Câhiliye devrinde yaşayan şu şairlere aittir: Abîd b. Ebras, Antere b. Şeddâd, Adî b. Zeyd, Bişr b. Ebû Hâzim, Ümeyye b. Ebü’s-Salt, Hidâş b. Züheyr, Nemir b. Tevleb.

Üçüncü tabaka müntekayât (seçilmiş kasideler). Câhiliye devrine ait bu yedi kasidenin şairleri şunlardır: Müseyyeb b. Ales, Murakkış el-Asgar, Mütelemmis, Urve b. Verd, Mühelhil b. Rebîa, Düreyd b. Sımme, Mütenahhil b. Uveymir el-Hüzelî.

Dördüncü tabaka müzehhebât. Bir kısmı Câhiliye devrinde yaşayan, bir kısmı ise muhadramûndan olan bu şairlerin hepsi Medineli’dir ve kasideleri altınla yazılmaya lâyık görüldüğünden bunlara müzehhebât denilmiştir. Bu kasidelerin sahipleri şunlardır: Hassân b. Sâbit, Abdullah b. Revâha, Mâlik b. Aclân, Kays b. Hatîm, Uhayha b. Cülâh, Ebû Kays b. Eslet, Amr b. İmruülkays.

Beşinci tabaka merâsî. Bu tabaka, bazısı muhadramûndan olan, bazısı ise tamamen Câhiliye devrinde yaşayan şu yedi şairin mersiyelerini içine almaktadır: Ebû Züeyb el-Hüzelî, Muhammed b. Kâ‘b el-Ganevî, A‘şâ Bâhile, Alkame Zûceden el-Himyerî, Ebû Zübeyd et-Tâî, Mütemmem b. Nüveyre, Mâlik b. Reyb.

Altıncı tabaka meşûbât (karışık kasideler). Muhadramûndan olan bu şairler hem Câhiliye devrinde hem de İslâmî dönemde yaşadıkları için kasidelerinde imanla küfrün karıştığı kabul edilerek bunlara bu isim verilmiştir. Şairleri şunlardır: Nâbiga el-Ca‘dî, Kâ‘b b. Züheyr, Kutâmî, Hutay’e, Şemmâh b. Dırâr, Amr b. Ahmer, Temîm b. (Übey) Mukbil.

Yedinci tabaka mülhamât (sağlam ve kuvvetli kasideler). Bu kasidelerin sahipleri İslâmî dönemde yaşamış olan şu şairlerdir: Ferezdak, Cerîr b. Atıyye, Ahtal, Ubeyd er-Râî, Zürrumme, Kümeyt el-Esedî, Tırımmâh.

Günümüzde yirmi civarında yazması bulunan Cemheretü eşʿâri’l-ʿArab (bk. Sezgin, II, 56-57) çeşitli tarihlerde neşredilmiş ve hakkında muhtelif makaleler yazılmıştır. F. Hommel, 1883 yılında Milletlerarası VI. Müsteşrikler Kongresi’ne Cemhere ile ilgili bir tebliğ sunmuş (bk. “Über eine zu veranstaltende Ausgabe der Ğamharat al-ʿarab…”, Actes 6e Congr. İntern. Orient., Leiden 1883, 2e Partie, sect. I, s. 387-408), Th. Nöldeke ise eser hakkındaki bazı düşüncelerini kısa bir makale halinde kaleme almıştır (bk. bibl.). M. Nallino’nun da eserin neşirleri hakkında bir makalesi bulunmaktadır (“Le varie edizioni e stampe della Ğamharat Ašʿâr al-ʿArab”, , 1931-1932, XIII, 334-341).

Daha önce bazı bölümleri çeşitli eserlerin içinde neşredilen Cemheretü eşʿâri’l-ʿArab (Sezgin, II, 57; Cemhere [nşr. M. Ali el-Hâşimî], I, 81) ilk defa Saîd Anton Ammûn tarafından müstakil olarak yayımlanmıştır (Bulak 1308/1890). Diğer başlıca neşirleri şunlardır: Kahire 1331, 1345; Beyrut 1383/1963; I-II, Kahire 1387/1967 (nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî); Dımaşk 1398/1978; I-II, Dımaşk 1406/1986 (nşr. Muhammed Ali el-Hâşimî); Beyrut 1406/1986 (nşr. Ali Fâûr). Ahmed Hattâb 1383 Beyrut ve 1387 Kahire neşirlerini inceleyerek aralarındaki farkları “Cemheretü eşʿâri’l-ʿArab beyne ṭabʿateyn” adlı makalesinde göstermiştir (bk. bibl.).


BİBLİYOGRAFYA

Ebû Zeyd el-Kureşî, Cemheretü eşʿâri’l-ʿArab (nşr. Ali Fâûr), Beyrut 1406/1986, neşredenin girişi, s. 5-11; a.e. (nşr. Muhammed Ali el-Hâşimî), Dımaşk 1986, I-II.

, II, 480.

, I, 10, 61.

Mehmed Fehmî, Târîh-i Edebiyyât-ı Arabiyye, İstanbul 1332, s. 301-304, 561-563.

, I, 313.

, I, 19.

, s. 169-182.

, II, 72, 415.

, II, 56-57.

Abdülvehhâb es-Sâbûnî, Şuʿarâʾ ve devâvîn, Beyrut 1978, s. 210-212.

, II, 300-302.

, s. 261-263.

T. Nöldeke, “Einige Bemerkungen über das Werk Ğamharat aš‘ār al ‘Arab”, , XLIX (1895), s. 290-293.

Mustafa Cevâd, “Müʾellifü Cemhereti eşʿâri’l-ʿArab”, , VII (1960), s. 175-196.

Ahmed Hattâb, “Cemheretü eşʿâri’l-ʿArab beyne ṭabʿateyn li-Ebî Zeyd el-Ḳureşî”, , XXVIII/2 (1984), s. 653-670.

Ch. Pellat, “Abū Zayd al-Kuras̲h̲ī”, , s. 38-39.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1993 yılında İstanbul’da basılan 7. cildinde, 324-325 numaralı sayfalarda yer almıştır.