CEM‘U’l-CEVÂMİ‘

Tâceddin es-Sübkî’nin (ö. 771/1370) fıkıh usulüne dair eseri.

Müellif:

Sübkî, fıkıh usulü alanında devrinin ilmî geleneğinin de tesiriyle, önce Beyzâvî’nin (ö. 685/1286) Minhâcü’l-vüṣûl’ü üzerine babası Takıyyüddin es-Sübkî’nin başladığı el-İbhâc adlı şerhi tamamlamış, ardından İbnü’l-Hâcib’in (ö. 646/1249) Muḫtaṣarü’l-müntehâ adlı eserine Refʿu’l-Ḥâcib adıyla bir şerh yazmış, daha sonra da bu iki şerhin özeti mahiyetindeki, tam adı Cemʿu’l-cevâmiʿ fî uṣûli’l-fıḳh olan bu eseri kaleme almıştır. Ancak eser plan ve muhteva bakımından Beyzâvî’nin Minhâcü’l-vüṣûl’üne daha yakındır.

Müellif önsözde, eserin esas itibariyle adı geçen iki şerhi kapsadığını, bu arada bazı ilâvelerin yapıldığını, ayrıca kendi zamanına kadar yazılan 100 civarında usul kitabından çeşitli konuları derlediğini belirtmektedir (Cemʿu’l-cevâmiʿ, I, 25-26). Gerçekten müellif, o güne kadar yazılan usul kitaplarında yer alan görüşleri bazan birer kelimelik atıflarla da olsa başarılı bir şekilde özetlemiştir.

Tâceddin es-Sübkî, Cemʿu’l-cevâmiʿde Hanefî ekolünün usul kitaplarına ve görüşlerine de yer vermekle birlikte eserini daha çok Şâfiî (mütekellimîn) ekolüne bağlı kalarak yazmıştır. Ancak kitap, kendinden önceki görüşlerin ve usul kitaplarının bir sentezi olması bakımından iki metodu birleştiren eserler arasında sayılır.

Cemʿu’l-cevâmiʿ, Minhâcü’l-vüṣûl’de olduğu gibi bir mukaddime ile yedi ana bölümden (kitâb) oluşur. Mukaddimede bazı temel kavramların tanımı yapılıp şer‘î hükümle ilgili konular, teklifî ve vaz‘î hüküm, hükmün kaynağı, mevzuu ve muhatabı gibi meseleler ele alınır. Yedi bölüm ise sırasıyla kitap, sünnet, icmâ, kıyas, istidlâl, teâdül-tercih, ictihad konularına ayrılmıştır. Müellif ara konulara bazan doğrudan doğruya, bazan da “Mes’ele” başlığıyla girmekte, delillere inmeden o konuda mevcut görüşleri, çok defa görüş sahiplerini de belirterek vermektedir. Görüş sahiplerinin birçok yerde ayrı ayrı zikredilmesi, söz konusu görüşe katılan usulcüleri bir araya getirme gayreti kadar diğer eserlerde bu şahıslara yapılan yanlış atıfları tashih etme veya Minhâcü’l-vüṣûl’de yer almayan isimleri ilâve etme maksadıyla izah edilebilir (Cemʿu’l-cevâmiʿ, II, 438-439).

Tâceddin es-Sübkî tercih ettiği görüşü genellikle önce verip ardından diğer görüşlere temas etmekte, bazan da hepsini ortaya koyup daha sonra tercihini belirtmektedir. Fakat müellifin tercihi Şâfiî ekolünde yaygın olarak kabul gören görüşten, bilhassa İbnü’l-Hâcib ve Beyzâvî’nin tercihinden genelde ayrı değildir. Eserde görüş ve tercihlerin gerekçelerine ve karşı itirazlara yer verilmez. Müellif, Minhâcü’l-vüṣûl’de yer alan delilleri ihtisar amacıyla kitabına almadığını, sadece meşhur kitaplarda açıkça belirtilmeyen delilleri zikrettiğini ifade etmektedir (Cemʿu’l-cevâmiʿ, II, 438). Ancak Sübkî, çok az yerde de olsa İbnü’l-Hâcib ve Beyzâvî’ye aykırı görüş beyan etmekte ve muhalefetinin önemine dikkat çekmektedir (a.g.e., II, 438).

Eserde meşhur usulcüler isimlerinden çok, çağdaşı diğer kitaplarda olduğu gibi onlara alem olan lakaplarla anılır. Meselâ; “kādî” Ebû Bekir el-Bâkıllânî, “kādıyân” Bâkıllânî ve Kādî Abdülcebbâr, “üstâz” Ebû İshak el-İsferâyînî, “imam” Fahreddin er-Râzî, “imamân” İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî ile Fahreddin er-Râzî, “şeyh” Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî, “eş-şeyh el-imâm” babası Takıyyüddin es-Sübkî isimlerini ifade etmektedir.

Cemʿu’l-cevâmiʿ, daha önce telif edilen klasik usul kitaplarını muhtasar da olsa derlediği için hem çağdaşları hem de sonraki âlimler tarafından itibar görmüş, medreselerde yüzyıllar boyunca okutulmuş, zamanla fıkıh usulünün klasik eserleri arasına girmiştir. Üzerinde birçok şerh, hâşiye ve ihtisar çalışması yapılmış olan eser ayrıca nazma çekilmiş ve bu çalışmalarla birlikte defalarca basılmıştır.

A) Şerhleri. Esere ilk şerhi müellifin yazdığına dair kaydı (, II, 109; Suppl., II, 105) ihtiyatla karşılamak ve bunu bazı ilk devir kaynaklarda mevcut ifadenin (İbn Hacer, III, 140; İbnü’l-İmâd, VI, 222) yol açtığı bir yanılma olarak görmek gerekir. Kaynakların bir kısmı, müellifin sonradan yazdığı Menʿu’l-mevâniʿ (Mısır 1322) adlı eseri Cemʿu’l-cevâmiʿin şerhi olarak göstermek temayülünde iseler de Menʿu’l-mevâniʿin bu kitaba o devirde yapılan itirazlara müellifin verdiği cevapları içine alan bir eser olduğu anlaşılmaktadır. Eserin on beş civarındaki şerhinden belli başlıları şunlardır: 1. Bedreddin ez-Zerkeşî, Teşnîfü’l-mesâmiʿ (Kahire 1332). 2. Şemseddin Muhammed b. Muhammed el-Esedî el-Gazzî, el-Burûḳu’l-levâmiʿ. Gazzî bu eserde Cemʿu’l-cevâmiʿ ile ilgili bazı görüş ve tartışmaları yazıp Sübkî’ye göndermiş, müellif de onun soru ve itirazlarına verdiği cevapları Menʿu’l-mevâniʿ adlı eserinde toplamıştır. Kaynaklarda Gazzî’nin Teşnîfü’l-mesâmiʿ adıyla yaptığı bir başka şerhten de söz edilmektedir (Sehâvî, IX, 218; , I, 596). 3. Ebû Zür‘a el-Irâkī, el-Ġays̱ü’l-hâmiʿ. Zerkeşî’nin şerhinin muhtasarı mahiyetindedir (, II, 105). 4. Celâleddin el-Mahallî, el-Bedrü’ṭ-ṭâliʿ fî ḥalli Cemʿi’l-cevâmiʿ. Eserin en güzel şerhlerinden biridir. Metinle ve hâşiyeleriyle birlikte defalarca basılmıştır (Bulak 1285, 1287; Kahire 1308, 1318, 1358; Mısır 1304; Fas 1327). Mahallî şerhi üzerine yapılan belli başlı hâşiyeler: a) İbn Hatîb el-Fahriyye diye tanınan Bedreddin Muhammed b. Muhammed’in hâşiyesi. Mahallî’nin öğrencisi olan müellif, hâşiyesinde İbn Ebû Şerîf’in hocasına yönelttiği tenkitleri cevaplandırmaya çalışmıştır (Sehâvî, IX, 25). b) Kemâleddin İbn Ebû Şerîf el-Makdisî, ed-Dürerü’l-levâmiʿ bi-taḥrîri Cemʿi’l-cevâmiʿ (Fas 1312). Müellif 886 (1481) yılında tamamladığı bu hâşiyesini yazarken Molla Gürânî’nin Cemʿu’l-cevâmiʿ şerhinden büyük ölçüde faydalanmış, ona tâbi olarak bazı aşırılıklara ve zorlamalara da düşmüştür (Sehâvî, IX, 66). c) Nûreddin es-Semhûdî, Ṣadḥu’s-sevâciʿ (, II, 105). d) Zekeriyyâ el-Ensârî, Ḥâşiye ʿalâ Cemʿi’l-cevâmiʿ (TSMK, Revan Köşkü, nr. 539). e) İbn Kasım el-Abbâdî, el-Âyâtü’l-beyyinât (I-IV, Bulak 1289; Kahire 1316). f) Abdurrahman b. Câdullah el-Bennânî’nin hâşiyesi. İbn Kāsım el-Abbâdî’nin metoduyla fakat muhtasar olarak yazılmıştır (Bulak 1285, 1297; Kahire 1308). Abdurrahman b. Muhammed eş-Şirbînî de Mahallî şerhi ve Bennânî hâşiyesi üzerine ilâve ve notlar (takrîrat) yazmış, ikisi birlikte basılmıştır (Kahire 1358). g) Hasan b. Muhammed el-Attâr’ın hâşiyesi (Kahire 1316, 1358). h) Muhammed Haseneyn Mahlûf el-Adevî’nin hâşiyesi (Kahire 1341). 5. Molla Gürânî, ed-Dürerü’l-levâmiʿ. Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki (Karaçelebizâde Hüsâmeddin, nr. 81; Yozgat, nr. 172) yazmaları ile bazı kaynaklarda (, I, 596; , I, 135) bu adla geçen eser, Brockelmann tarafından el-Budûrü’l-levâmiʿ şeklinde kaydedilmiştir (, II, 106). Molla Gürânî eserinin birçok yerinde Mahallî’yi tenkit etmiş, buna karşılık Mahallî’nin öğrencileri de yazdıkları eserlerde Molla Gürânî’nin yanlışlarını ortaya koymaya çalışmışlardır (Sehâvî, I, 242; VII, 41). 6. Ebü’l-Abbas Ahmed b. Halef b. Abdurrahman Halûlû el-Kayrevânî, eż-Żiyâʾü’l-lâmiʿ. Abdullah b. İbrâhim el-Alevî’nin Neşrü’l-bunûd adlı eserinin kenarında basılmıştır (I-III, Fas 1326). 7. Muhammed Bahît, el-Bedrü’s-sâṭıʿ ʿalâ Cemʿi’l-cevâmiʿ (Kahire 1332, I. cüz).

B) Manzum Hale Getirilmiş Şekilleri. 1. Radıyyüddin Muhammed b. Muhammed el-Gazzî, ed-Dürerü’l-levâmiʿ fî naẓmi Cemʿi’l-cevâmiʿ. Radıyyüddin’in oğlu Bedreddin el-Gazzî tarafından el-ʿİḳdü’l-câmiʿ fî şerḥi’d-Düreri’l-levâmiʿ adıyla şerhedilmiştir. 2. Süyûtî, el-Kevkebü’s-sâṭıʿ (Kahire 1923). Süyûtî bu manzumesini yine kendisi şerhetmiştir. 3. Ebü’l-Hasan Nûreddin el-Üşmûnî, el-Bedrü’l-lâmiʿ fî naẓmi Cemʿi’l-cevâmiʿ (Kahire 1332). Bu eseri de müellifi şerhetmiştir. 4. Ahmed b. Abdürrezzâk b. Muhammed el-Mağribî er-Reşîdî, Naẓmü’l-uṣûl. 5. Fas Sultanı Abdülhafîz el-Alevî, el-Cevâhirü’l-levâmiʿ fî naẓmi Cemʿi’l-cevâmiʿ (Fas 1327).

C) Muhtasarları. 1. Zekeriyyâ el-Ensârî, Lübbü’l-uṣûl. Ensârî bu muhtasarını daha sonra Ġāyetü’l-vüṣûl ilâ lübbi’l-uṣûl adıyla şerhetmiş ve ikisi birlikte basılmıştır (Kahire 1310, 1330). Şerh üzerine İbnü’l-Cevherî bir hâşiye yazmış, söz konusu metin, şerh ve hâşiye birlikte basılmıştır (Kahire 1360/1941). 2. Mahmûd b. Ömer el-Bâcûrî, el-Fuṣûlü’l-bedîʿa fî uṣûli’ş-şerîʿa (Kahire 1323).


BİBLİYOGRAFYA

(Bennânî hâşiyesiyle birlikte), Kahire 1358, I, 25-26; II, 438-439.

, III, 140.

, I, 242, 343; VI, 5; VII, 40, 41; IX, 25, 66, 218.

, I, 595-597.

, VI, 222.

, I, 41; II, 255.

, I, 208, 468-487, 510-511, 538-539, 591, 722, 936, 968, 1004; II, 1271, 1315-1316, 1336, 1536, 1568.

, II, 109-110, 112, 124, 138, 624; Suppl., II, 105-106, 118, 223, 727.

, I, 21-22, 135-136, 149, 163, 301, 343-344, 555-556, 739, 810; II, 233, 241, 254, 352-353.

Abdülvehhâb Hallâf, İslâm Hukuk Felsefesi (trc. Hüseyin Atay), mütercimin girişi, s. 134-135.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1993 yılında İstanbul’da basılan 7. cildinde, 343-344 numaralı sayfalarda yer almıştır.