DÜRERÜ’l-HÜKKÂM

DÜRERÜ’l-HÜKKÂM (درر الحكام) Molla Hüsrev’in (ö. 885/1480) fıkha dair Ġurerü’l-aḥkâm adlı eserine kendisinin yazdığı şerh.

Müellif: Ahmet Akgündüz

Uzun yıllar kadılık ve kazaskerlik yapmış olan XV. yüzyıl Osmanlı hukukçusu Molla Hüsrev, önce Hanefî fıkıh kitaplarını esas alarak kısaca Ġurer diye meşhur olan hukuk metni Ġurerü’l-aḥkâm’ı hazırlamıştır. Bu eser, kısa ve özlü hükümleriyle âdeta maddeler haline getirilmemiş bir kanun hüviyetindedir ve kadılar tarafından uzun yıllar resmî olmayan bir kanun metni gibi kullanılmıştır. Molla Hüsrev gençliğinden beri İslâm hukuku ile meşgul olduğunu, kadılık görevi sırasında bütün fıkıh kitaplarını içine alan böyle bir metni hazırlamaya niyet ettiğini, karşılaştığı hadiseler sebebiyle hukuk melekesinin geliştiğini ve bütün bu tecrübeler sonunda bir kadının ihtiyacına cevap verebilecek şekilde Ġurerü’l-aḥkâm’ı yazdığını ifade etmektedir (Dürerü’l-ḥükkâm, I, 3). Daha sonra müellif bu kitabını bizzat şerhederek Dürerü’l-ḥükkâm fî şerḥi Ġureri’l-aḥkâm adlı eserini meydana getirmiştir. Dürerü’l-ḥükkâm’ın telifine 12 Zilkade 877 (10 Nisan 1473) tarihinde başlanmış ve eser 2 Cemâziyelevvel 883’te (1 Ağustos 1478) tamamlanmıştır (a.g.e., II, 453). Eserin Fâtih Sultan Mehmed’e hediye edilen nüshası günümüze kadar gelmiştir (Köprülü Ktp., nr. 563).

Hanefî mezhebindeki muteber görüşler esas alınarak telif edilen Dürerü’l-ḥükkâm’ın tertibi diğer fıkıh kitaplarına benzer. “Kitâbü’t-Tahâre” ile başlayıp “Kitâbü’l-Vasıyye” ile sona eren ve böylece İslâm fıkhının ibadet ve muâmelâta dair bütün meselelerini toplayan eserde 55 kitap, 120 bab, 35 fasıl, 3 muhtelif mes’ele, ayrıca bazı tekmile ve tenbihler bulunmaktadır.

Hükümlerin delillerinin zikredilmediği, sadece “kitap”ların başında konu ile ilgili bazı âyet ve hadislerle yetinilen eserde özellikle Hanefî hukukçuları arasındaki ihtilâflara ve hukukî münakaşalara yer verilmiştir. Hanefî kadılarınca bilinmesi gerekli olan önemli hususlarda Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebine ait görüşler de zikredilmiş ve meselelerin hukukî tahlili yapılmıştır (meselâ bk. I, 359; II, 130, 132). Müellifin belirttiğine göre eserde muteber fıkıh kitapları özetlendiği gibi bunlarda bulunmayan yeni meselelere de çözüm getirilmiştir. Müellif ayrıca doksan kadar meselede “diyorum ki” ifadesiyle kendi tercih ve görüşlerini belirttiğini ve eski hukukçuları tenkit ettiğini kaydetmektedir (II, 453).

Dürerü’l-ḥükkâm, Muhammed b. Abdullah et-Timurtâşî’nin (ö. 1004/1596) Tenvîrü’l-ebṣâr ve bunun Haskefî (ö. 1088/1677) tarafından yapılan şerhi ed-Dürrü’l-muḫtâr başta olmak üzere daha sonra telif edilen birçok fıkıh kitabına kaynaklık etmiş, uzun asırlar gerek müderrislerin gerekse kadıların başvurduğu bir müracaat kitabı olmuştur.

Dürer ve Ġurer defalarca basılmış olup (İstanbul 1257, 1258, 1260, 1268, 1277, 1289, 1299, 1300, 1308, 1310, 1312, 1313, 1319, 1329, 1967, 1978) en güzel baskısı II. Abdülhamid devrinde yapılmıştır (I-II, 1317).

Şerh ve Hâşiyeleri. Dürerü’l-ḥükkâm üzerinde tam ve kısmî olmak üzere yirmiye yakın şerh ve hâşiye kaleme alınmış olup (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1199-1200; Brockelmann, GAL, II, 292-293; Suppl., II, 316-317) bunların belli başlıları şunlardır: 1. Kınalızâde Ali Efendi (ö. 979/1572), Ḥâşiye ʿalâ Düreri’l-ḥükkâm (Süleymaniye Ktp., Kasîdecizâde Süleyman Sırrı, nr. 243; Şehid Ali Paşa, nr. 749; Yenicami, nr. 397). 2. Kadı Mehmed Vânî Efendi (ö. 1000/1592), Naḳdü’d-Dürer (İstanbul 1314, Netâʾicü’n-naẓar’ın kenarında). Eserin en önemli hâşiyesidir. 3. Azmîzâde Mustafa Hâletî (ö. 1040/1631), Ḥâşiye ʿale’d-Dürer ve’l-Ġurer (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1109; Cârullah Efendi, nr. 611; Çorlulu Ali Paşa, nr. 177). 4. İsmâil b. Abdülganî en-Nablusî (ö. 1062/1652), el-İḥkâm. Tamamı on iki cilt olduğu kaydedilen bu şerh Hanefî mezhebinin önemli meselelerini derlemiştir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1199). 5. Hasan b. Ammâr eş-Şürünbülâlî (ö. 1069/1658), Ġunyetü ẕevi’l-aḥkâm fî buġyeti Düreri’l-ḥükkâm (İstanbul 1297, 1299, 1300, 1301, 1308, 1310, 1317, 1318, 1319, 1329). Basit bir üslûbu olmakla birlikte çok tutulan bir eserdir. 6. Nûh b. Mustafa er-Rûmî (ö. 1070/1659), Netâʾicü’n-naẓar fî ḥavâşi’d-Dürer (İstanbul 1314). 7. Abdülhalîm b. Pîr Kadem (ö. 1088/1677), el-Keşf bi-rumûzi’l-Ġureri’l-aḥkâm ve tenvîri Düreri’l-ḥükkâm (I-II, İstanbul 1270, 1311, 1331). 8. Ebû Saîd el-Hâdimî (ö. 1176/1762), Ḥâşiye ʿale’d-Dürer (İstanbul 1269, 1270, 1310).

Asırlarca Mülteḳa’l-ebḥur ile birlikte Osmanlı Devleti’nin yarı resmî hukuk külliyatı olarak kabul edilen Dürer ve Ġurer, III. Mehmed zamanında (1595-1603) Süleyman b. Velî el-Ankaravî (I-II, İstanbul 1258, 1292) ve ayrıca Şam Kadısı Gelibolulu Osman (ö. 1136/1723) tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Trablus müftüsü Şeyh Ali el-Hamevî (ö. 1090/1679) eseri 2000 beyit halinde nazma çekmiş, Ahîzâde Abdülhalim Efendi de (ö. 1013/1604) ihtisar etmiştir (Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 454). Vefa nâibi Boyabatlı Kara Bekir’in (ö. 1898) yeniden Türkçe’ye çevirdiği eser (İstanbul 1285) Arif Erkan tarafından sadeleştirilerek yayımlanmıştır (I-IV, İstanbul 1979).

BİBLİYOGRAFYA

Molla Hüsrev, Dürerü’l-ḥükkâm, İstanbul 1317, I-II.
Dürer ve Gurer Tercümesi (haz. Arif Erkan), İstanbul 1979, I-IV.
Taşköprizâde, Miftâḥu’s-saʿâde, II, 192-193.
Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 747; II, 1199-1200.
İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr (Kahire), I, 20.
Leknevî, el-Fevâʾidü’l-behiyye, s. 184.
Osmanlı Müellifleri, I, 292-293.
Brockelmann, GAL, II, 292-293; Suppl., II, 316-317.
Ahmet Akgündüz, Mukayeseli İslâm ve Osmanlı Hukuku Külliyatı, Diyarbakır 1986, s. 38, 78.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1994 yılında İstanbul’da basılan 10. cildinde, 27-28 numaralı sayfalarda yer almıştır.