EBÂN b. OSMAN b. AFFÂN

Ebû Saîd Ebân b. Osmân b. Affân el-Ümevî (ö. 105/723)

Medine valisi, muhaddis tâbiî.

Müellif:

Babası Hz. Osman, annesi Ümmü Amr bint Cündeb ed-Devsiyye’dir. Künyesinin Ebû Abdullah olduğu da söylenmektedir.

On altı yaşlarında iken katıldığı Cemel Vak‘ası’nda (36/656) Hz. Âişe tarafında yer aldı; orduda bozgun başladığını görünce de bazı kimselerle birlikte savaş yerini terketti. 76 (695) yılında Halife Abdülmelik b. Mervân kendisini Medine’ye vali tayin etti. Bu görevde kaldığı yedi yıl süresince beş defa hac emirliği yaptı. Valiliği sırasında Medine’ye Nevfel b. Müsâhik’i kadı tayin etmekle birlikte zaman zaman kendisinin de bu görevi yürüttüğü rivayet edilir. 83’te (702) valilikten azledilen Ebân b. Osman’ın Mekke valiliği yaptığı da söylenmektedir. Eğer bu rivayet doğru ise Halife Abdülmelik tarafından bu iki göreve aynı zamanda tayin edilmiş olmalıdır (İbn Fehd, I, 228-229).

Ebân babasından, Zeyd b. Sâbit ve Üsâme b. Zeyd’den hadis rivayet etmiş, kendisinden de oğlu Abdurrahman, Ömer b. Abdülazîz, Zührî, Amr b. Dînâr, Ebü’z-Zinâd ve daha başkaları rivayette bulunmuşlardır. Zehebî kendisinden rivayet edilen hadislerin fazla bir yekün tutmadığını söylemektedir. Yahyâ el-Kattân Ebân’ı Medine’nin on fakihi arasında saymakta, Amr b. Şuayb da hadisi ve fıkhı ondan daha iyi bilen birini görmediğini söylemektedir. Fıkıh bilgisinin gelişmesinde babasından öğrendiği kazâî hükümlerin önemli katkısı olmuştur. İbn Sa‘d, İclî ve İbn Hibbân gibi hadis otoriteleri Ebân b. Osman’ın güvenilir bir muhaddis olduğunu kaydetmektedirler.

Siyer ve megāzî ilminin öncülerinden biri olan Ebân’ın bu konuyla ilgili hadisleri ihtiva eden Kitâbü’l-Meġāzî adlı bir eserinden bahsedilmekle birlikte bu kitabın Ahmer lakabıyla tanınan Ebân b. Osman b. Yahyâ el-Becelî’ye ait olduğu da ileri sürülmektedir.

Ancak Zübeyr b. Bekkâr veliaht Süleyman b. Abdülmelik’in o sırada Medine valisi olan Ebân b. Osman b. Affân ile görüştüğünü ve megāzîye dair eserinden kendisi için bir nüsha istinsah ettirmek istediğini söyler ki bu bilgiler birinci görüşün doğruluğunu destekler mahiyettedir (Aḫbârü’l-muvaffaḳıyyât, s. 331-333).

Gözlerinde şaşılık, bedeninde alaca hastalığı (baras) olan, bu sebeple elindeki beyazlıklara ve sakalına kına süren Ebân’ın kulakları da ağır işitirdi. 105 yılında (723) Medine’de vefat etti. 96’da (714) ve daha sonraki yıllarda vefat ettiğini söyleyenler de vardır.


BİBLİYOGRAFYA

, V, 151-153.

, I, 450-451.

Zübeyr b. Bekkâr, Aḫbârü’l-muvaffaḳıyyât, Bağdad 1972, s. 331-333.

, s. 198, 201, 207, 307, 578.

, I, 125, 129-130.

, II, 295.

, I, 109.

, III, 209; IV, 418, 447, 448, 452, 456, 466, 476, 496; V, 126.

Nevevî, Tehẕîb, I, 97.

, II, 16-19.

, IX, 233-234.

, I, 97.

, I, 253.

, I, 228-231.

, I, 131.

, I, 277-278.

, II, 134-135.

Nisar Ahmed Faruqi, Early Muslim Historiography, Delhi 1979, s. 181, 217-224, 273.

Mustafa Zeki Terzi, İslâm Tarih Yazıcılığının Doğuşu ve Gelişmesi (öğretim üyeliği tezi, 1981), Samsun Yüksek İslâm Enstitüsü, s. 26-27.

K. V. Zetterstéen, “Ebân”, , IV, 2.

a.mlf., “Abān b. ʿUt̲h̲mān”, , I, 3.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1994 yılında İstanbul’da basılan 10. cildinde, 66-67 numaralı sayfalarda yer almıştır.