EBÛ UBEYDE, Müslim b. Ebû Kerîme

(ö. 145/762)

İbâzıyye’nin gelişmesinde etkili olan âlimlerden biri.

Müellif:

İran asıllı olduğu tahmin edilmektedir. Seksen yıl yaşadığı konusundaki rivayetler dikkate alındığında 65 (685) yılı civarında doğduğu söylenebilir. Temîm kabilesinin âzatlı kölesi yahut Urve b. Üdeyye’nin hizmetçisiydi. Boyu kısa olup bir gözünün görmediği, meyve ve sebze kurutup geçimini sağladığı, bu sebeple “Kaffâf” lakabı ile anıldığı belirtilir (Câhiz, I, 347; III, 265; Şemmâhî, I, 191-193, 196). Basra’da yetişen Ebû Ubeyde ılımlı ve uzlaşmacı bir âlim olan Câbir b. Zeyd’den hadis, fıkıh ve akaid okudu, bu arada Ca‘fer b. Semmâk gibi âlimlerin derslerine devam etti. Hasan-ı Basrî, Muhammed b. Sîrîn, Mücâhid b. Cebr ve Ebû Nûh Sâlih ed-Dehhân’dan hadis rivayet etti. Uzun süren tahsil hayatından sonra kırk yaşlarında öğretim faaliyetine başladı. İlmî birikimi açısından ilk İbâzî âlim ve fakihlerinden kabul edilir. İbn Sellâm el-İbâzî’nin, “Câbir’den sonra ashabımızın fakihlerinin büyüklerindendir” şeklindeki sözleri (Bedʾü’l-İslâm, s. 110) onun mezhepteki yerini ortaya koyar. Hocası Câbir b. Zeyd’in, Abdurrahman b. Eş‘as isyanına katıldığı gerekçesiyle Emevîler tarafından Uman’a sürgün edildiği dönemde Ebû Ubeyde, Irak Valisi Haccâc tarafından fikirlerinden ötürü bir süre hapsedildiyse de Haccâc’ın ölümü üzerine hapisten çıktı. Hocasının 93 (712) yılında ölümünün ardından Basra İbâzî cemaatinin liderliğini üstlendi ve ilk iş olarak İbâzî davet ehlinin önde gelen kadrosunu düzenledi. Hocasının düşüncelerini benimseyen Ebû Ubeyde, Basra İbâzîleri’ni dikkatli bir şekilde yönlendirmeyi başardı. Emevî idarecilerinin gazabına hedef olmamak için onlara karşı esnek bir tutum sergiledi.

II. Yezîd döneminde halifenin sert tutumu sebebiyle İbâzîler arasında yeniden ortaya çıkmaya başlayan ihtilâlci unsurları onaylamayan Ebû Ubeyde doğrudan siyasî iktidara karşı harekete geçmeyi doğru bulmuyordu. Bu tavrıyla, Emevîler’in son ve Abbâsîler’in ilk dönemlerinde İbâzıyye’nin başarısında büyük rol oynadı. Bir süre sonra bazı tahrikler yüzünden Basra İbâzîleri’nin parçalanmasından endişe edip yeniden teşkilâtlanma çabası içine girdi. Kendisi, Basra İbâzîliği’nin propaganda ve eğitim merkezi olması fikrinden hareketle çeşitli bölgelerde ortaya çıkan İbâzî ayaklanmalarını destekleyerek Emevî Devleti’nin kalıntıları üzerinde bir İbâzî hilâfeti kurmayı hedeflemekteydi. Bundan dolayı bir âlimler teşkilâtı oluşturdu, malî ve askerî işleri kendisine yakın bir isim olan Ebû Mevdûd Hâcib et-Tâî’ye havale ederken dinî görevleri bizzat üstlendi (Dercînî, II, 248-249; Şemmâhî, I, 197-198).

Basra’nın bir yönetim ve eğitim merkezi olması fikrini gerçekleştirmek için Ebû Ubeyde “hameletü’l-ilm”/“nakaletü’l-ilm” gibi isimlerle anılan geniş bir öğrenci teşkilâtı kurdu. Değişik yerlerden Basra’ya gelen zeki öğrencilerden teşekkül eden bu ilim taşıyıcıları Ebû Ubeyde’nin derslerine devam edip İbâzî inanç ve uygulamalarını öğreniyor, ardından fikirlerini yaymak üzere ülkelerine dönüyor, belli bir taraftar kitlesi edindikten sonra gizlenme ihtiyacı duymadan zuhur halini ilân ediyorlardı. Böylece pek çok kişi öğrendiği ilimleri İslâm dünyasının çeşitli yerlerine taşıdı. Ayrıca Basra dışında ilim taşıyıcıları arasında bir ihtilâf çıktığında Basra’daki âlimler heyeti bunu çözmek için çaba sarfetmekle görevliydi. Böylece Ebû Ubeyde’nin liderliğindeki İbâzî hareketi dinî ve fikrî bir yöne dönüşmüş oluyordu. Bu dönemde Ebû Mevdûd Hâcib et-Tâî, Rebî‘ b. Habîb ve Ebû Nûh Sâlih ed-Dehhân kendisine büyük ölçüde yardım etti. İbâzîlik, İslâm dünyasının Irak dışındaki bölgelerine ve özellikle Kuzey Afrika’ya yayılma imkânı buldu; gizlilik (kitmân) aşamasında dikkatli bir şekilde yeniden örgütlenmekle tarihî gelişim süreci içinde yeni bir merhaleye ulaştı. İbâzıyye’nin Mağrib, Yemen, Hadramut, Uman ve Horasan gibi merkezî iktidarın hâkimiyetinden uzak bölgelere yayılması bu ilim taşıyıcıları sayesinde gerçekleşti (Şemmâhî, I, 196, 199).

Teşkilâtçı bir lider olan ve mensuplarınca “imâmü’l-müslimîn” diye anılan Ebû Ubeyde Basra’da vefat etti. Onun ölümü üzerine İbâzî cemaatinde kısmî bir gerileme başlamışsa da öğrencisi Rebî‘ b. Habîb el-Basrî döneminde (791-796) fırkanın yönetim meclisi Basra’da tekrar yapılanmış ve bir süre daha merkez olma özelliğini korumuştur. Ebû Ubeyde, İslâm dünyasının değişik bölgelerine ilim taşıyan öğrencileri arasında bulunan Rebî‘ b. Habîb el-Basrî, Ebû Süfyân Mahbûb b. Rahîl el-Mekkî, Seleme b. Saîd el-Hadramî ve Dımâm b. Sâib el-Abdî gibi isimler yanında Tâlibü’l-Hak Abdullah b. Yahyâ el-Kindî, Ebü’l-Hattâb el-Meâfirî, Abdurrahman b. Rüstem, Âsım b. Cemîl es-Sidrâtî, İsmâil b. Derrâr el-Gadâmisî, Ebû Dâvûd en-Nefzâvî, Abdülmelik b. Tavîl, Ebû Saîd Abdullah b. Abdülazîz, Muhammed b. Habîb el-Medenî, Ebû Gānim Bişr b. Gānim el-Horasânî ve Îsâ b. Alkame el-Mısrî gibi âlimlerin yetişmesi hususunda büyük çaba harcamıştır.

Eserleri. 1. Risâle fî aḥkâmi’z-zekât. Mağrib’deki İbâzî âlimlerine yönelik soru-cevap tarzında hazırlanmış olan eserde kırka yakın soruya cevap verilmiş, zekât ve öşürle bunların toplanması ve dağıtılmasıyla ilgili konular ele alınmıştır. Eserin, Ebû Ubeyde tarafından bütün halinde hazırlanmış tek çalışması olduğu kabul edilmektedir (Amr Halîfe en-Nâmî, JSS, XV [1970], s. 67). Toplam on iki varaktan meydana gelen yazmalarından biri Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de kayıtlıdır (nr. 21.582). Bunun dışında eserin iki ayrı nüshasının Tunus Bârûniyye ile Şeyh Sâlim b. Ya‘kūb kütüphanelerinde bulunduğu belirtilmektedir (Ateş, s. 28). Risâle, Sâlim b. Muhammed b. Süleyman tarafından tahkik edilerek Uman Kültür Bakanlığı yayınları arasında basılmıştır (Uman 1982). 2. Kitâbü’l-Fıḳh ve’l-ʿaḳāʾid. Fıkhî bilgiler yanında bazı itikadî fırkaların görüşlerinden de bahsedilen eserin bir nüshasının Tunus’un Cerbe adasında olduğu kaydedilmektedir (Amr Halîfe en-Nâmî, JSS, XV [1970], s. 65-67). 3. Mesâʾilü Ebî ʿUbeyde. Otuz sekiz sayfa hacminde fetvalar mecmuası niteliğindeki eser, alışverişle ilgili konulardan savaş ehline uygulanacak esaslara kadar değişik meselelerde fıkhî hükümleri, ayrıca delillerden hüküm çıkarma noktasında İbâzî fıkıh usulü yöntemini içermektedir. Günahta ısrar etme ve tövbe gibi hususlara da kısmen temas edilen eserin Ebû Ubeyde’nin vefatından sonra öğrencileri tarafından derlendiği anlaşılmaktadır (İbn İdrîsû Mustafa b. Muhammed, s. 174-175). Bir nüshası Tunus Mektebetü’l-Bârûniyye’de, başka bir nüshası Cezayir Mizâb’da Şeyh Yûsuf el-Atfâvî’nin özel kütüphanesinde (Amr Halîfe en-Nâmî, Dirâsât, s. 298) bulunmakta, İbn İdrîsû bir üçüncü nüshayı gördüğünü belirtmektedir (el-Fikrü’l-ʿaḳadî, s. 174). 4. Resâʾilü Ebî ʿUbeyde. Müellifin çeşitli risâlelerinden oluşan eserin bir nüshası Tunus Mektebetü’l-Bârûniyye’de kayıtlıdır (Ferhât el-Ca‘bîrî, s. 27). Dercînî’nin zikrettiğine göre (Ṭabaḳātü’l-meşâʾiḫ, II, 238) Ebû Ubeyde’nin bu eserleri dışında hocalarından naklettiği bir hadis mecmuası da vardır.

BİBLİYOGRAFYA :

Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, I, 347; III, 265; İbn Sellâm el-İbâzî, Bedʾü’l-İslâm ve şerâʾiʿu’d-dîn (nşr. W. Schwartz – Sâlim b. Ya‘kūb), Beyrut 1406/1986, s. 110; Müberred, el-Kâmil (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Kahire, ts. (Dârü’l-fikri’l-Arabî), III, 179-181, 258-260; Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ebû Bekir, Kitâbü’s-Sîre (nşr. Abdurrahman Eyyûb), Tunus 1405/1985, I, 57-58; Dercînî, Ṭabaḳātü’l-meşâʾiḫ bi’l-Maġrib (nşr. İbrâhim Tallây), Kosantîne 1394/1974, II, 215-217, 238-249; Şemmâhî, Kitâbü’s-Siyer (nşr. Muhammed Hasan), Beyrut 2009, I, 191-199; Süleyman el-Bârûnî, Muḫtaṣaru Târîḫi’l-İbâżıyye, Tunus 1357/1938, s. 28-30; İvaz M. Halîfât, Neşʾetü’l-ḥareketi’l-İbâżıyye, Amman 1978, s. 24-25, 103-115; J. C. Wilkinson, “The Early Development of the Ibâdî Movement in Basra”, Studies on the First Century of Islamic Society (ed. G. H. A. Juynboll), Carbondale 1982, s. 138-140; a.mlf., “Ibāḍī Theological Literature”, Religion, Learning and Science in the ʿAbbasid Period (ed. M. J. L. Young v.dğr.), Cambridge 1990, s. 35; Ethem Ruhi Fığlalı, İbâdiye’nin Doğuşu ve Görüşleri, Ankara 1983, s. 87-90; a.mlf., “İbâzıyye”, DİA, XIX, 256-257, 259; Ferhât el-Ca‘bîrî, Devrü’l-medreseti’l-İbâżıyye fi’l-fıḳh ve’l-ḥaḍâreti’l-İslâmiyye, Tunus 1408/1988, s. 26-27; Amr Halîfe en-Nâmî, Dirâsât ʿani’l-İbâżıyye (trc. Mîhâîl Hûrî, nşr. M. Sâlih Nâsır – Mustafa Sâlih Bâcû), Beyrut 2001, s. 95-99, 104-117, 298; a.mlf., “A Description of New Ibādī Manuscripts from North Africa”, JSS, XV (1970), s. 63-87; İbn İdrîsû Mustafa b. Muhammed, el-Fikrü’l-ʿaḳadî ʿinde’l-İbâżıyye ḥattâ nihâyeti’l-ḳarni’s̱-s̱âlis̱ el-hicrî, Gardâye / Cezayir 1424/2003, s. 174-175; Orhan Ateş, Günümüz Umman İbâdiyyesi (doktora tezi, 2007), UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 28-29; Harun Yıldız, Kendi Kaynakları Işığında Hâricîliğin Doğuşu ve Gelişimi, Ankara 2010, s. 157-164; T. Lewicki, “al-Ibāḍiyya”, EI2 (İng.), III, 679-682; J. A. Williams, “Khārijīs”, ER, VIII, 288-290.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2016 yılında İstanbul’da basılan (gözden geçirilmiş 2. basım) EK-1. cildinde, 375-376 numaralı sayfalarda yer almıştır.