el-FARK BEYNE’l-FIRAK

Abdülkāhir el-Bağdâdî’nin (ö. 429/1037-38) İslâm mezhepleri tarihi hakkındaki eseri.

Müellif:

Tam adı el-Farḳ beyne’l-fıraḳ ve beyânü’l-fırḳati’n-nâciye minhüm olan eser, mukaddimesinde belirtildiğine göre kurtuluşa eren fırka ile diğerlerini açıklamak ve aralarındaki görüş farklarını göstermek maksadıyla kaleme alınmıştır. Bağdâdî, ümmetin yetmiş üç fırkaya bölüneceğini, biri hariç diğerlerinin cehenneme gireceğini bildiren (Tirmizî, “Îmân”, 18; İbn Mâce, “Fiten”, 17; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 1; Dârimî, “Siyer”, 74) ve sıhhati tartışmalı olan hadisi (bk. FIRKA) sahih kabul ederek eserin plan ve muhtevasını buna göre düzenlemiştir.

Beş kısma ayrılan eserin birinci kısmında yukarıdaki hadis açıklanmıştır. İkinci kısım iki bölüme ayrılmış olup bunların birincisinde “İslâm milleti” (İslâm ümmeti) sözünün anlamı verilmiş, ikinci bölümde ümmetin ihtilâf ettiği konular ve bunların sonunda ortaya çıkan başlıca fırkalar kısaca tanıtılmıştır. Fırka sayısını yetmiş üç olarak tesbit etmeyi amaçlayan Bağdâdî bu bölümde birçok fırkanın kollarını birleştirerek tek fırka haline sokmuştur (meselâ pek çok koldan meydana gelen Keysâniyye iki fırka halinde özetlenmiştir; bk. Zâhid Kevserî neşri, s. 19). Üçüncü kısımda “Fıraku’l-ehvâ” (sapık fırkalar) başlığı altındaki sekiz bölümde Revâfız, Havâric, Kaderiyye-Mu‘tezile, Mürcie, Neccâriyye, Cehmiyye, Bekriyye, Dırâriyye, Kerrâmiyye, Müşebbihe fırkaları ele alınmıştır. İkinci kısımda fırkaların sayısının yetmiş iki olduğu söylendiği halde bu kısımda birleştirilmiş fırkalar hariç başlıca yetmiş dokuz fırka hakkında bilgi verilmiştir. Dördüncü kısımda, “İslâm’a mensup olmadıkları halde İslâm’a nisbet edilen fırkalar” genel başlığı altında ve on yedi kısa bölüm halinde Sebeiyye, Beyâniyye, Mugīriyye, Harbiyye, Mansûriyye, Cenâhiyye, Hattâbiyye, Gurâbiyye, Şuray‘iyye, Hulûliyye, Ashâbü’l-ibâha, Ashâbü’t-tenâsüh, Hâbıtıyye, Hımâriyye, Yezîdiyye, Meymûniyye ve Bâtıniyye grupları anlatılır. Beşinci kısım beş bölüm halinde “el-Fırkatü’n-nâciye” başlığı altında Ehl-i sünnet’e ayrılmıştır.

Abdülkāhir el-Bağdâdî’nin bu eserini yazmaktaki gayesi, sayılarının yetmiş iki olduğunu söylediği, fakat aslında bu sayıyı çok aşan fırkaları reddetmek ve kurtuluşa eren fırkanın ancak Ehl-i sünnet olduğunu ispat etmektir. el-Farḳ beyne’l-fıraḳ’ta, bu alanın diğer eserlerinde görüldüğü gibi fırkaların doğuşu ve gelişmesinde tarihî, siyasî, içtimaî, kültürel vb. şartlar ve sebepler üzerinde durulmamış, fırkayı meydana getiren âmilin bir kişi veya çeşitli kişiler olduğu esasından hareketle önce o kişinin tanıtımına, daha sonra da görüşlerinin tenkidine geçilmiştir. Sünnî olmayan muhtelif şahıs ve fırkalara ait görüşler nakledilirken tarafsızlık ilkesine riayet edilmemiş, Fahreddin er-Râzî ve son devir araştırmacılarının da belirttiği gibi akaid mezheplerinin kendi eserlerinden değil muhaliflerinin eserlerinden nakiller yapılmış, çok defa bu mezheplerin benimsemediği, hatta reddettiği görüşler kendilerine nisbet edilmiş ve bu görüşlerin onların bazı kanaatlerinin kaçınılmaz sonuçları olduğu ileri sürülmüştür (Fahreddin er-Râzî, Münâẓarât, s. 25; İbn Asâkir, nâşirin mukaddimesi, s. 20; Bağdâdî, el-Farḳ, nâşirin mukaddimesi, s. 3). Hatta müellif zaman zaman muhaliflerine dair görüşleri anlatırken sert bir dil kullanarak tahkir edici sözler sarfetmekten çekinmemiştir.

İslâm mezhepleri tarihi geleneğini en kesin çizgileriyle belirlediği kabul edilen ve kendinden sonraki eserlere usul ve tasnif açısından büyük ölçüde tesir eden el-Farḳ beyne’l-fıraḳ’ın bugüne kadar üçü tahkikli, biri tahkiksiz olmak üzere dört baskısı yapılmıştır. Bunlardan Muhammed Bedr neşrinde (Kahire 1328/1910) Berlin Königlichen Bibliothek’te (nr. 2800) kayıtlı bir nüsha, Zâhid Kevserî neşrinde ise (Kahire 1367/1948) Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin soyundan gelen Çelebizâde’den alınmış yazma nüsha esas alınmıştır. Bu ikinci neşre, Berlin nüshasında bulunmayan beşinci kısmın beşinci ve daha sonraki bölümleri de eklenerek eser tamamlanmıştır. Muhammed Muhyiddin Abdülhamîd’in gerçekleştirdiği üçüncü neşir (Kahire 1964), anlaşıldığı kadarıyla Muhammed Bedr ve Kevserî neşirlerine dayanmaktadır. Ancak bunlardaki bazı hatalar tashih edilmiştir. el-Farḳ beyne’l-fıraḳ’ın tahkiksiz baskıları da yapılmıştır (meselâ Beyrut 1393/1973).

el-Farḳ beyne’l-fıraḳ, Ethem Ruhi Fığlalı tarafından Mezhepler Arasındaki Farklar (el-Fark Beyne’l-Fırak) adıyla Türkçe’ye (İstanbul 1979; Ankara 1990) ve Muhammed Cevâd Meşkûr tarafından Terceme-i el-Farḳ beyne’l-fıraḳ adıyla Farsça’ya (Tahran 1367 hş.) tercüme edilmiştir. Eseri Abdürrezzâk b. Rızkullah b. Ebû Bekir b. Halef er-Res‘anî (ö. 661/1263) Muḫtaṣaru Kitâbi’l-Farḳ beyne’l-fıraḳ başlığı altında ihtisar etmiş, bu muhtasarın Şam Zâhiriyye Kütüphanesi’nde kayıtlı yazma nüshasını (nr. 62/37) Philip Hitti yayımlamıştır (Kahire 1924, 1956). Eserin baş taraftan Mürcie’ye kadar olan kısmı I. cilt olarak Kate Chambers Seelye tarafından (New York 1919), geri kalan kısmı da II. cilt olarak Abraham S. Halkin tarafından (Tel Aviv 1935) Moslem Schismes and Sects adıyla İngilizce’ye çevrilmiştir. Bunlardan ilki bir hayli hatalı, Muhammed Bedr’in neşrinden yapılan ikinci tercüme ise daha başarılıdır.


BİBLİYOGRAFYA

Dârimî, “Siyer”, 74.

İbn Mâce, “Fiten”, 17.

Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 1.

Tirmizî, “Îmân”, 18.

, nâşirin mukaddimesi, s. 3, ayrıca bk. s. 19.

a.mlf., Mezhepler Arasındaki Farklar (Ethem Ruhi Fığlalı), İstanbul 1979, mütercimin önsözü, s. XXV, XXVII.

Makdisî, Aḥsenü’t-teḳāsîm, Leiden 1906, s. 39.

, III, 248.

İbn Asâkir, Tebyînü keẕibi’l-müfterî (nşr. M. Zâhid Kevserî), Beyrut 1399/1979, nâşirin mukaddimesi, s. 20.

Fahreddin er-Râzî, Mefâtîḥu’l-ġayb, Tahran, ts., XXII, 219.

a.mlf., Münâẓarât, Haydarâbâd 1355, s. 25.

, I, 482.

, II, 606.

, IV, 173.

Abdurrahman Bedevî, Meẕâhibü’l-İslâmiyyîn, Beyrut 1979, I, 635.

, s. 107.

, s. 314-316.

Fuat Sezgin, Beiträge Zur Erschliessung der Arabischen Handschriften in Istanbul und Anatolien, Frankfurt 1986, s. 42-43.

Henri Laoust, “La Classification des sectes dans le Farq d’al-Baghdadi”, , XXIX (1961), s. 19-59.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 12. cildinde, 172-173 numaralı sayfalarda yer almıştır.