el-HÂVÎ li’l-FETÂVÎ

Süyûtî’nin (ö. 911/1505) fetvalarını bir araya getiren eser.

Müellif:

Çeşitli ilim dallarına ait fetva ve görüşleri içermesi bakımından ansiklopedik bir çalışma mahiyeti arzeden eser, diğer benzerleri gibi günlük hayatta karşılaşılan veya tartışılan meseleleri ele alması bakımından devrinin dinî anlayışını, toplumsal yapısını ve sosyo-kültürel değerlerini yansıtmaktadır.

Mukaddimesinde bildirdiği üzere Süyûtî bu eserinde fetvalarından önemli gördüklerini ve çetin meselelerle ilgili olanlarını ilim dallarına göre sırasıyla “fürû-i fıkıh, usûl-i fıkıh, tefsir, hadis, akaid-kelâm, tasavvuf, nahiv” ana başlıkları altında toplamış ve fetvaları soru-cevap şeklinde düzenlemiştir. Eserin yaklaşık yarıya yakın kısmını teşkil etmekte olan fürû-i fıkıhla ilgili fetvaların tertibinde klasik fıkıh eserlerindeki kitab ve bab sistematiğinin korunduğu görülür. Bu bölüm, Tekrûr bölgesinden yöneltilen sorulara dair fetvaları ihtiva eden “Fethu’l-matlabi’l-mebrûr fi’l-cevâb ani’l-es’ileti’l-vâride mine’t-Tekrûr” başlıklı kısımla sona ermektedir. Bu sorular 898 (1493) yılında sorulduğuna göre eser daha sonraki bir tarihte tamamlanmış olmalıdır. Ayrıca müellif, kendisine yöneltilen bazı sorular hakkında müstakil risâleler kaleme almış ve bunları özel isimlerle adlandırarak ilgili bölümlere koymuştur. Faydalanılan eserlerin çeşitliliği, delillerin bolluğu ve değerlendiriliş biçimi dikkate alındığında sayıları yetmiş dokuzu bulan ve her biri müstakil bir eser olan bu risâlelerin ve diğer fetvaların titiz araştırmalar sonucunda ortaya çıktığı anlaşılır. Fetvaların kaynakları başta Kur’an ve Sünnet olmak üzere sahâbe, tâbiîn, tebeu’t-tâbiîn görüşleriyle Şâfiî fıkhının temel kitapları ve çeşitli ilim dallarına ait birçok eserden oluşmaktadır. Özellikle hadise dair bölümde zaman zaman atıfta bulunulan hadislerin sened ve metin tenkitleri yapılırken diğer fetvalarda zorunlu olmadıkça ulemânın görüşleri, bunların kaydedildiği eserler ve delilleri verilmemekte, genelde kısa bir cevapla yetinilmektedir. Bu da eserin sistematiğinde düzensizliğe yol açmaktadır. Zaman zaman fetvalarının sonunda “fâide” ya da “tenbîh” başlıkları altında faydalı bilgilerin verildiği, bazı fetvaların “fasıl” ve “fer‘”lere ayrıldığı, bazan da “hâtime” ile noktalandığı görülür. Yer yer soru veya cevapların ya da her ikisinin manzum şekilde olması da esere ayrı bir özellik kazandırmaktadır.

Şâfiî mezhebine mensup olmasına rağmen başta dört mezhep imamı olmak üzere sahâbe ve tâbiînden itibaren Selef müctehidlerinin görüşlerine yer vermesi yanında bazan yeni ictihadlarda da bulunması Süyûtî’nin kayıtsız bir mezhep bağlısı olmadığını göstermektedir. Bazı meselelerde Şâfiîler’in diğer mezhep imamlarına uyabileceğini söylemesi de bunun delilidir (meselâ bk. I, 117). Ona yöneltilen bazı sorulardan anlaşıldığı kadarıyla bu özelliği halk tarafından bilinmekte ve mezhebindeki meşhur kavle göre değil kendi ictihadına uygun olarak fetva vermesi istenmektedir (meselâ bk. I, 17). Gerek İmam Şâfiî ve talebelerinin gerekse sonraki âlimlerin görüşlerini verirken bunlar üzerinde değerlendirmelerde bulunarak fetvaya uygun tercihler yapması da Süyûtî’nin ilmî kudretini yansıtmaktadır. Fürû-i fıkıh dışındaki ilim dallarına ait çeşitli meselelerdeki görüşleri ise bu sahalarda da devrinin otoriteleri arasında yer aldığını göstermekte, bazı meselelerde meşhur hocaları ve çağdaşları ile ciddi tartışmalara girmektedir. Çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunan eser basılmıştır (I-II, Kahire 1351-1352, 1353; I-II, Beyrut, ts.).


BİBLİYOGRAFYA

Süyûtî, el-Ḥâvî li’l-fetâvî, Beyrut, ts. (Dârü’l-kitâbi’l-Arabî), I-II.

, II, 188.

A. S. Fulton – M. Lings, Second Supplementary Catalogue of Arabic Printed Books in the British Museum, London 1959, s. 49-52.

Ahmed eş-Şarkâvî İkbâl, Mektebetü’l-Celâl es-Süyûṭî, Rabat 1397/1977, s. 173.

Âyide İbrâhim Nusayr, el-Kütübü’l-ʿArabiyye elletî nüşiret fî Mıṣr beyne ʿâmey 1926-1940, Kahire 1980, s. 15.

Muhammed ez-Zühaylî, “İshâmü’s-Süyûṭî bi’l-iftâʾ”, et-Türâs̱ü’l-ʿArabî, XIII/51, Dımaşk 1993, s. 123-136.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1997 yılında İstanbul’da basılan 16. cildinde, 533-534 numaralı sayfalarda yer almıştır.