Ertuğrul Danık. Ortaçağda Harput (XI-XV. Yüzyıllarda). Yüksek lisans tezi (1995)

Tez KünyeDurumu
Ortaçağda Harput (XI-XV. Yüzyıllarda) / Harput in middle ages (XI-XV. Centuries)
Yazar:ERTUĞRUL DANIK
Danışman: PROF. DR. BEYHAN KARAMAĞARALI
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Arkeoloji ve Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
Konu:Sanat Tarihi = Art History
Dizin:Elazığ-Harput = Elazığ-Harput ; Orta Çağ = Middle Ages ; Tarihi binalar = Historical buildings ; Tarihsel gelişim = Historical development
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
1995
167 s.
ÖZET İlk kullanımı Urartular’a kadar indirilen Harput kenti, XI.yy’a kadar değişik kültür egemenliklerini yaşamış olup, Xl.yy. başlarında Bizans egemenliğinde kale kent konumundayken; 1087 yılından sonra, Çubuk Bey ile birlikte Türk egemenliği arana girince, özellikle de Artuklu dönemi ile birlikte Türk kenti kimliği kazanarak, XII.yy’dan sonra Bizans kale kent modelinden çıkıp, kapalı kent modeline geçmiştir. Çubukoğulları’na ve Harput Artukluları’na başkentlik yapan kent, Artuklu dönemi ile birlikte sıkıştığı iç kaleden çıkıp kuzey aksına doğru gelişmeye başlarken, batı aksım da zorlamaya başlamıştır. Bu dönemde yapılan ve günümüze ulaşmış yapılardan Ulu Cami, Esediye Camii, Ahi Musa Mescid ve Türbesi, Mansur Baba Türbesi, Zahiri Baba Türbesi adlı yapıların iç kalenin kuzeyinde; Alacalı Mescid adlı yapının iç kalenin batısında yer alması, bu düşüncemizi doğrulamaktadır. Aynı şekilde kaynaklarda adı geçen ancak, günümüze ulaşmayan Artuklu yapılarından Esediye ve Zahiriye Medresesi ile Dere Hamamı ve Maristanın iç kalenin kuzeyinde, darphanenin iç kale içinde olduğunu düşünmekteyiz.Artuklu döneminde kurulduğunu düşündüğümüz dış kale surları ise, kentin günümüzde de kullanılan sınırlarını belirlemiştir. Tarihinin en parlak dönemini Artuklular ile birlikte yaşayan kent, 1234’de başlayan Selçuklu döneminde de batı yönünde gelişmeye devam etmiştir. Bu dönemden günümüze ulaşan Arap Baba Mescid ve Türbesi, kentin batı aksında kurulmuştur. 1243 Kösedağ savaşından sonra Moğolların Anadolu’ya girmesi ve Selçuklular’ın vergi veren devlet durumuna düşmesi ile birlikte, uzun süre imar çalışmalarından uzak kalan kent,1363’te Dulkadirli, 1465’te Akkoyunlu, 1507de Safevi, 1514’de Osmanlı egamenliklerine girer. Osmanlı’ya kadar batı aksında gelişmeye devam eden kentte, Dulkadirli döneminde özellikle iç kalede ciddi onarım çalışmaları yapılır ki, günümüze ulaşan kitabeler bunu kanıtlar. Dulkadirliler iç kaleyi onarmakla kalmayıp, iç kalede Kale Camii adıyla anılan bir de cami inşa ederler. Akkoyunlu döneminde yine bati aksında Sara Hatun Camii adlı yapıyı görürüz. Aynı dönemde iç kalede tamirat yapıldığım gösteren kitabe dışında, günümüze ulaşan başka bir yapı yoktur. 1507de başlayıp 1514’de biten Safevi döneminde, herhangi bir yapı yapıldığım gösteren veri olmayıp, olasılıkla kısa süreli bu dönemde imar çalışması yapılmamıştır. 1514’den sonra başlayıp 1923’e kadar süren Osmanlı döneminde, dış kale önemini11 yitirerek kaybolurken, kentin çeşitli yerlerine yerleştirilmiş cami, mescid hamam, medrese, han, gibi yapılar kentin bu dönemde yoğun olarak kullanıldığını göstermektedir. XIX yy. sonlarında Harput’un güneyinde yer alan Mezra adlı yerde, Mamuret-ül Aziz adlı bugünkü Elazığ kent merkezi kurulduktan sonra, Harput kenti eski önemini yitirerek, zamanla küçülmüş ve bugünkü bucak merkezi durumuna düşmüştür.
m SUMMARY The first foundation of Harput goes back until the Urartian period. Harput experienced different cultures until the XI th century and in “the beginnings of the XI th century, while it was the castle city of the Byzantium, in entered into Turkish sovereignity together with Çubuk Bey. The city achieved a Turkish character especially together with the Artukid period and after the XII th century it passed to the close city model. The city became the capital of Çubukoğullan and the Artukides and within this period it developed through the nothern axle, leaving the inner castle and even went through the western axle. The buildings constructed during this period and which had reached to our time straighten this observation of us, as Ulu Mosque, Esediye Mosque, Ahi Musa Masjid and Tomb, Mansur Baba Tomb, Zahiri Baba Tomb, which are located to the north of the inner castle, and as Alacalı Masjid which is located to the west of the inner castle. From the Artucid buildings, which *£S-Esediye and Zahiriye Medresses, Dere Hammam and Maristan, we think that these were located to the north of the interior castle and the mint was in the interior castle. The city walls, which we think that they were built during the Artukid period, determined the territories of the city which are still the same territories of 0 today. It lived its most prosperous period together with the Artukides and during the Seljuks period which began in 1234, the city developed through the western axle. Arap Baba Masjid and Tomb which had reached to our time, was built to the western axle of the city. After the war of Kösedağ in 1243, Moğols entered the Anatolia and the Seljuks became a state paying taxes and the city stayed away from the development and construction works for a long time. Afterwards, the city was under the sovereignity of Dulkadirli in 1363, Akkoyunlu in 1465, Safevi in 1507 and Ottomans in 1514. Then it developed to the western ax&^ttntil the Ottomans. During the Dulkadirli Period important restoration works were held, especially within the interior part of the castle which are to be proved by the inscriptions reached today. During the Safevi period which began in 1507 and lasted until 1514, there is no evidence abaout any construction work and most probably there were no development works in this short period.IV During the Ottoman period which began in 1514 and lasted until 1923, exterior castle began to lose its importance and the buildings like mosque, masjid, hammam, medresse, khan etc. which are located to the different places of the city show that the city was used intensively during this time. Harput became to be a subdistrict after today’s Elazığ city was founded in the late XIX th century on a place called Mezra which was to the south of Mamuret-ûl Aziz.

Download: Click here