eş-Şİ‘R ve’ş-ŞUARÂ

İbn Kuteybe’nin (ö. 276/889) Arap şiiri ve şairlerine dair eseri.

Müellif:

Asmaî’nin Fuḥûletü’ş-şuʿarâʾ adlı risâlesi, Ebû Temmâm’ın Fuḥûlü’ş-şuʿarâʾ ve İbn Sellâm el-Cumahî’nin Ṭabaḳātü fuḥûli’ş-şuʿarâʾ adlı eserlerinden sonra Arap şiiri ve şairleri hakkında tabakātü’ş-şuarâ tarzında yazılmış en önemli kitaptır. Kaynaklarda Ṭabaḳātü’ş-şuʿarâʾ, Kitâbü’ş-Şiʿr ve Kitâbü’ş-Şuʿarâʾ adlarıyla da geçmektedir (Tâhir Ahmed Mekkî, s. 179-180). Eserin mukaddimesinde izlediği yöntem ile eserin muhtevası, şiir teorisi ile eleştirisine ve şairlerin kısımlarına ilişkin bilgi veren İbn Kuteybe, ele aldığı şairlerin zamanları, yetenekleri, kabileleri, baba adları, onlardan lakap ve künyeleriyle tanınanlar hakkında bilgi aktardığını, şairlere dair nakil ve anekdotlara, onların beğenilen şiirlerine, ilim adamlarının lafız ve mâna bakımından hatalı buldukları hususlara, mütekaddimîn şairlerinin söyleyip müteahhirînin onlardan yaptığı alıntılara (intihal, serika), şiirin bölümlerine, türlerine ve beğenilen niteliklerine yer verdiğini belirtir. Ardından asıl amacının edebiyat ehlinin büyük kısmının âşina olduğu, garîb kelimeler, nahiv, Kur’an ve hadis alanlarında şiirleriyle istidlâlde bulunulan meşhur şairleri zikretmek olduğunu ekler. Mukaddimede daha sonra şairleri mütekellif ve matbû olmak üzere ikiye ayıran İbn Kuteybe, birinci grubu Züheyr b. Ebû Sülmâ ile Hutay’e gibi büyük bir dikkatle şiir tertip edenler diye nitelendirmiş ve şiirlerinden örnekler kaydetmiştir. Müellif daha sonra şiir yazmayı etkileyen, kötü beslenme gibi fizyolojik, ayrıca psikolojik âmiller üzerinde durmuş, her ilmin kaynağından (semâ) öğrenilmesine ihtiyaç bulunduğunu, ancak bu hususta din ilimleriyle şiire çok özen gösterilmesi gerektiğini belirtmiş, ardından ezberlenip nakledilen şiirlerin lafız ve mâna güzelliğinin yanı sıra başka sebeplerinin de olduğunu söyleyerek bunların bir kısmını sıralamıştır. İbn Kuteybe matbû dediği ikinci grup şairleri yaratılıştan şiire yatkın, kafiyeli söze yetenekli, beytinin birinci kısmı ikincisine ışık tutan ve kafiyeyi çağrıştıran şairler diye nitelendirmiş, ayrıca şairlerin medih, hicâ, mersiye ve gazel sanatlarında eşit yetenekte olmadıklarını misallerle açıklamıştır. Daha sonra yine çeşitli örneklerle şiirin kafiyeleri ve i‘rabında yapılabilecek hatalara yer vermiştir. Arapça kitapların mukaddimelerinde ilk defa İbn Kuteybe eserinde takip ettiği metodu açıkça ortaya koyan yazar olmuştur (a.g.e., s. 180).

Mukaddimenin daha sonraki kısmı Arap şiirinin teori ve eleştirisine dair önemli kaynaklardan birini teşkil etmektedir. İbn Kuteybe burada birçok Arap şiiri ve şairinin bulunduğunu, ancak bunların az bir kısmının şiirlerinin sonraki dönemlere intikal ettiğini belirtmiştir. Ardından daha önce görülmedik şekilde, eskiyi kutsayan anlayışa karşı çıkan bir şiir eleştirmeni sıfatıyla aslında değersiz olan şiirlere eski diye değer atfeden, kusursuz yeniye sırf yeni olduğu için itibar göstermeyen kişileri tenkit etmiş, her iki gruptan seçtiği şiirleri objektif biçimde değerlendirdiğini söylemiş, eskiliğin izâfî olduğunu, yeni sayılanların zamanla eski kabul edileceğini ilk defa vurgulamış, şiir ve belâgatta her devirde güzel ürünlerin ortaya konabileceğini ifade etmiştir. Müellif şiirleri lafzı ve mânası güzel olanlar, lafzı güzel olup mânası güzel olmayanlar, anlamı güzel olup lafızları onu ifadede yetersiz kalanlar, hem sözleri hem anlamları zayıf olanlar şeklinde dörde ayırıp her birini örneklerle açıklamıştır. Daha sonra kafiyelerde i‘rab farklılığı (ikvâ), rediflerin farklılığı (sinâd) ve kafiyenin iki defa tekrarı (îtâ) gibi şiir kusurları ve şiirlerde yapılan tashîf hataları üzerinde durmuştur. Ona göre iyi bir methiye ve kasidede eski konak yerlerinin mutlaka zikredilmesi, oralarda durulup ağlanması, sevgiliye duyulan özlemin dile getirilmesi şeklindeki nesîb/teşbîb kısmına yer verilmesi, çöl yolculuğu, çekilen sıkıntıların tasvir edilmesi, ardından medih kısmına geçilmesi ve bu kısımların dengeli olması gerekir. Ancak İbn Kuteybe’nin bu sözleriyle eski ve yeni şiirin edebî değeri hakkında daha önce söylediklerinin çeliştiği görülmektedir. Eserin asıl kısmında kaliteli şiir esas alınarak Câhiliye şairleriyle İslâmî dönem ve Emevî, Abbâsî dönemi şairlerinin biyografisine yer verilmiştir. 206 şair içeren bu bölüm, İmruülkays b. Hucr ile başlayıp Eşca‘ es-Sülemî ile sona ermiştir. Müellif, ele aldığı bir şair hakkında âlimlerin eleştiri ve değerlendirmeleriyle kendi düşüncelerini ve şairden seçtiği en güzel beyitleri kaydetmiştir.

Kitabın mukaddimesi ilk defa Theodor Nöldeke tarafından Almanca’ya çevrilmiştir (Beiträge zur Kenntnis der Poesie der alten Araber, Hannover 1864, s. 1-51). Rittershausen’in Hollandaca tercümesiyle birlikte neşrettiği eseri (Leiden 1875) Michael Jan de Goeje, Theodor Nöldeke’nin Almanca’ya çevirdiği mukaddimesiyle birlikte yayımlamıştır (Leiden 1904). Daha sonra M. Gaudefroy-Demombynes mukaddimeyi Fransızca çevirisiyle beraber neşretmiştir (Paris 1947). eş-Şiʿr ve’ş-şuʿarâʾ Arap dünyasında ilk defa Muhammed Emîn el-Hâncî (Kahire 1302/1884) ve Muhammed Bedreddin en-Na‘sânî’nin (Kahire 1322) ta‘lîkātıyla yayımlanmışsa da bunlar eksik kabul edilmiştir. Eserin İstanbul baskısı (1302) ile Mustafa es-Sekkā neşri de (Kahire 1350), eksik sayılmıştır. Bu sebeple Ahmed Muhammed Şâkir tarafından Leiden baskısı esas alınıp tahkik edilmiş (Kahire 1364-1369/1945-1950, 1966; Tâhir Ahmed Mekkî, s. 188-189), ayrıca Michael J. de Goeje’in baskısı göz önünde bulundurularak Muhammed Yûsuf Necm ve İhsan Abbas’ın gözden geçirmesiyle neşredilmiş (Beyrut 1964), Müfîd Muhammed Kumeyha’nın tahkikiyle de basılmıştır (Beyrut 1981).

BİBLİYOGRAFYA
İbn Kuteybe, eş-Şiʿr ve’ş-şuʿarâʾ (nşr. Ahmed M. Şâkir), Kahire 1364-69/1945-50, I-II; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 85-86; Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1102; Serkîs, Muʿcem, I, 212; Brockelmann, GAL, I, 126; Suppl., I, 185; G. Lecomte, Ibn Qutayba, Damas 1965, s. 93-175; Tâhir Ahmed Mekkî, Dirâsât fî meṣâdiri’l-edeb, Kahire 1980, s. 177-194; İhsan Abbas, Târîḫu’n-naḳdi’l-edebî ʿinde’l-ʿArab, Amman 1986, s. 104-115; Şevkī Riyâz Ahmed, Fi’l-Mektebeti’l-ʿArabiyye, Kahire 1991, s. 93-94; Ahmet Subhi Furat, Arap Edebiyatı Tarihi (Başlangıçtan XVI. Asra Kadar), İstanbul 1996, s. 232-233; Kenan Demirayak – M. Sadi Çöğenli, Arap Edebiyatında Kaynaklar, Erzurum 2000, s. 230-231; B. M., “İbn Qutaiba, liber poesis et poetaum”, JA, dixième serie: IV (1904), s. 523-530; Seyyid Ahmed Sakr, “en-Naḳd: eş-Şiʿr ve’ş-şuʿarâʾ li’bn Ḳuteybe”, el-Kitâb, II/8, Kahire 1946, s. 295-301; Hüseyin Varol, “İbnu Kuteybe ve Eserleri”, EAÜİFD, sy. 6 (1986), s. 141-153.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2010 yılında İstanbul’da basılan 39. cildinde, 179-180 numaralı sayfalarda yer almıştır.