ESAD PAŞA HANI

Şam’da XVIII. yüzyılda yapılan bir Osmanlı hanı.

Müellif:

Şam Valisi Azmzâde Esad Paşa tarafından yaptırılan hanın inşasına 1165 Zilkadesinde (Eylül 1752) başlanmış, kapısı üstündeki kitâbeye göre 1166’da (1753) tamamlanmıştır. Bununla birlikte hanın 1163’te (1750) yapıldığı da ileri sürülmüştür (Ekrem Hasan el-Ulebî, s. 478). Emeviyye Camii’nin güneyinde yer alan yapı Şam’ın en büyük ve en ünlü hanı olarak tanınmıştır. Bir tarafından Hamidiye Medresesi ile Büzûriye Hamamı’na bitişiktir.

İki katlı olan hanın ortasındaki kare avlu, dört pâyeye dayanan kemerlerin taşıdığı dokuz kubbe ile örtülmüştür. Bunlardan ortadakinin altında büyük bir şadırvan-havuz bulunmaktadır. Han çok itinalı bir işçilikle ve Suriye binalarının çoğunda rastlanan ablak tekniğiyle, siyah-beyaz renkte düzgün yontulmuş taş sıralarıyla yapılmıştır. Pencereli kubbe kasnakları ve kubbelerin iç yüzeyleriyle bunların ortalarındaki fenerler de zengin surette bezenmiştir.

Hanın iç tarafında çeşitli gözler bulunduğu gibi dışında da dükkân hücreleri vardır. İç avluya tonozlu bir ana dehlizden girilir. Bunun solunda küçük bir mescid yerleştirilmiş olup yanında ise içinde iki sanduka olan bir türbe yer alır. Hanı mimari bakımdan etraflı şekilde inceleyen Wulzinger ile Watzinger’e göre yapı inşa edilmeden önce var olan ve Bâyezîd b. Amr’a ait olduğu söylenen bu türbe binanın içine alınarak korunmuştur.

Giriş dehlizinin iki tarafındaki merdivenlerden çıkılan üst kat daha muntazam planlı olup hemen hemen hepsi aynı ölçülerdeki odaların önlerinde pâyeli galeriler uzanmaktadır. Ortadaki dokuz kubbeli avluyu adı geçen araştırmacılar “Yakındoğu’nun en etkileyici mekânı” olarak tarif ederler. Harap halde ve iki kubbesi çökmüş durumda olmasına rağmen Şam esnafı burada Cemal Paşa için 1918’de bir kabul töreni yapmıştı. Esad Paşa Hanı’nın orta kısmı dokuz kubbesiyle Osmanlı döneminin bedestenlerinin planına tam bir uygunluk göstermektedir. Yıktırılan Konya ile Kayseri ve Galata bedestenleri bu tipin başlıca örnekleriydi. Esad Paşa Hanı, ayrıntılarda yerli mimari özelliklere sahip olmakla beraber, Osmanlı bedestenleri geleneğini sürdüren bir eser olarak yapıldığı tarih bakımından da bedestenlerin sonuncusunu teşkil etmektedir.

Büzûriye Çarşısı’nın esnafı tarafından ambar olarak kullanılan han 1980’li yıllarda boşaltılarak turistik otel yapılmak üzere restorasyonuna başlanmıştı, ancak restorasyonu henüz tamamlanmamıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Nu‘mân Kasâtılî, er-Ravżatü’l-ġannâʾ fî Dımaşḳi’l-feyḥâʾ, Beyrut 1296/1879, s. 110.

K. Baedeker, Palästina und Syrien, Leipzig 1891, s. 320; a.e. (Fr. trc. Palestine et Syrie), Leipzig 1906, s. 299-300.

K. Wulzinger – C. Watzinger, Damaskus-Die islamische Stadt, Berlin-Leipzig 1924, s. 81-86.

Ekrem Hasan el-Ulebî, Ḫıṭaṭu Dımaşḳ, Dımaşk 1410/1989, s. 477-479.

Abdullah Manaz, Suriye’nin Başkenti Şam’da Türk Dönemi Eserleri, Ankara 1992, tarihî resim, nr. 4.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 11. cildinde, 351-352 numaralı sayfalarda yer almıştır.