Fatih Özmen. Türkiye Selçuklu Devleti ve Beylikler Dönemi’nde Ankara. Yüksek lisans tezi (2004)

Tez KünyeDurumu
Türkiye Selçuklu Devleti ve Beylikler Dönemi’nde Ankara /
Yazar:FATİH ÖZMEN
Danışman: PROF. DR. SALİM KOCA
Yer Bilgisi: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı / Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:Anadolu Selçukluları = Anatolian Seljuks ; Ankara = Ankara ; Beylikler Dönemi = Principality Period ; Kent tarihi = Urban history ; Selçuklular = Seljuks ; Selçuklular Dönemi = Seljuks Period
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2004
136 s.
ÖZET Ankara’da yapılan arkeolojik kazılar ve araştırmalar neticesinde Ankara tarihinin Paleolitik ve Neolitik dönemlere ait izler taşıdığı görülmüş, Kalkolitik ve Bakır Çağ dönemlerine ait eşyalar da ortaya çıkarılmıştır. Ankara, konumu itibarıyla tarihte birçok devletin hakimiyetine girmiş ve birçok devlet tarafından yağma ve tahribe uğramıştır. İlk Çağ Ankara’sında Hititlerin hakimiyetinden sonra sırasıyla Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Galatlar ve Roma imparatorluğu’nun hakimiyetlerini görüyoruz. Şehir, 7. yüzyılda Sasanilerin 8. ve 9. yüzyıllarda Abbasiler’in yağma ve tahriplerine maruz kalmıştır. 10. ve 11. yüzyıllarda Türklerin eline geçene kadar ( 1071 ) kadar Bizans’ın önemli “thema” ( askerî garnizon ) larından biri olarak varlığını devam ettirmiştir. Ankara, 1071 Malazgirt Muharebesi’nden iki sene sonra 1073 yılında Türklerin eline geçti. I. Haçlı Seferi sırasında şehri ele geçiren Haçlılar, yapılan anlaşma uyarınca 1101 senesinde şehri Bizans İmparatorluğu’na bıraktılar. Şehirdeki Bizans hakimiyetinin ne kadar sürdüğü kesin olarak bilinmemekle birlikte 1127’den önceki bir tarihte Türklerin eline geçtiği bilinmektedir. Çünkü Dânişmendli hükümdarı Emir Gazi, 1127 senesinde burayı Türkiye Selçuklu Sultanı ve damadı I. Mes’ud ile birlikte bozguna uğrattığı I. Kılıçarslan’ın oğlu Melik Arab’dan almıştır. 1142 yılına kadar Ankara’da Dânişmendli hakimiyeti devam etmiş 1142 yılında ise Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mes’ud, şehri ele geçirerek şehrin idaresini oğlu Şahinşah’a bırakmıştır. 1164 yılında ise Sultan II. Kılıçarslan kardeşi Şahinşah’ı mağlub ederek Ankara’yı topraklarına kattı. II. Kılıçarslan Döneminde Ankara’da çok az Hıristiyan kalmıştı. Sultan Kılıçarslan ülkeyi 1 1 oğlu arasında paylaştırdığında Ankara, Muhyiddin Mes’ud’un payına düştü. Muhyiddin Mes’ud zamanında Ankara’da ilmî ve kültürel faaliyetler hızlandı.107 1204 yılına gelindiğinde Muhiddin Mes’ud’un kardeşi II. Süleyman-şah şehri ele geçirdi ve Mes’ud’u öldürttü. 1211 yılında Selçuklu tahtına geçen I. Izzeddin Keykâvus ile kardeşi Alâeddin Keykubad arasında taht kavgası başladı. Izzeddin Keykâvus, Ankara Kalesi’ne kapanan kardeşini 1212 yılında mağlup etti ve şehri teslim aldı. Izzeddin Keykâvus’un ölümüyle yerine kardeşi Alâeddin Keykubad geçti ( 1220 – 1237 ). Izzeddin Keykâvus ve Alâeddin Keykubad dönemlerinde Ankara, “sol kol uç beylerbeyliğinin merkezi durumunda idi ve başında Seyfeddin Kızıl bulunuyordu. 1235 yılında Ankara, Tâceddin Pervâne’ye iktâ edildi. 1250 yılında Moğol takibinden kaçan II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Ankara’ya sığındı ve şehrin surlarını tamir ettirdi. II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde Ankara kısa bir süre Selçuklu tahtında hak iddia eden Alâeddin Siyavuş ( Cimri ) ile Karamanlıların eline geçti. Özetle Ankara, Türkiye Selçuklularının Moğollar karşısında uğradıkları 1243 Kösedağ bozgunundan sonra 1304 yılına kadar Moğol Hükümdarlarının nüfuzu altında bulunan Selçuklu Sultanları tarafından yönetildi. 1304 – 1341 yılları arasında ise ilhanlı hakimiyetinde kalan Ankara, 1341 ‘de Eretna Devleti’nin hakimiyetine girdi. 1381 yılında da Kadı Burhaneddin Devleti’nin hakimiyetinde kalan Ankara, 1354 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa tarafından Osmanlı ülkesine katıldı. 1330 – 1361 yılları arasında Ankara’da Ahilerin oldukça etkili olduklarını ve otorite boşluğunun yaşandığı bu dönemde Ankara’da hükümet ettiklerini görüyoruz. Ankara, Bizans’ın son dönemlerinde olduğu gibi Selçuklu hakimiyeti içinde de 13. yüzyıla kadar bir sınır kalesi olarak işlev görmüş, şehircilik anlamında bir gelişme gösterememiştir. Ancak 13. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle Ankara’daki Ahi hakimiyeti döneminde şehir kale surlarının dışına taşarak gelişmiştir. Ankara’da Türkmen nüfusu oldukça artmıştır. 14. ve 17. yüzyıllar arasında Osmanlı idaresindeki Ankara şehri bu sefer de Osmanlı’nın Anadolu Türk birliğini kurma gayesinde bir sınır kalesi olarak işlev görmüştür.
ABSTRACT The archeological excavations and investigations made in Ankara show that Ankara carries features from Paleolithic and Neolithic ages, equipment belonging to Calcolithic and Copper Ages were also found. As a result of its location Ankara has been under the sovereignty of many civilizations and it has been pillaged end destroyed by many countries throughout the history. In ancient ages we witness the sovereignty of the Frigians, Lydians, Persians, Galatians and the Roman Empire, respectively. The city was pillaged and destroyed by the Sasanies in the 7th century and by the Abbasiler in 8th and 9th century. The city was one of Byzantine’s important “thema” (military garrison) until it went under the sovereignty of the Turks in 10th and 11th century. Ankara, taken over by the Turks in 1073 two years after the Malazgirt Battle in 1071. The Crusaders, who got hold of the city during the Crusades left the sovereignty of the city to the Byzantine Empire according to an agreement made in 1 101. Even though it is not definitely known how long the Byzantine reigned the city, it is certain that the Turks took over the city sometime before 1 127. Hence, Emir Gazi, a Danishmend governor along with the Sultan of the Turkish Selshuks and his son-in-low, Mesut I defeated the city in 1 127. The sovereignty of the Danishmends in Ankara continued until 1142 and in 1 142 Mes’ud I, the Sultan of the Turkish Selchuks took over the city and left the reign of the city to his son Şahinşah. In 1164 Sultan Kılıçaslan II defeated his brother Sahinhan and included Ankara to his land. During the period of109 Kılıçaslan there were only a few Christians left in Ankara. Sultan Kılıçaslan distributed his country among his 11 sons and Ankara was in Muhyiddin Mes’ud’s share. During the period of Muhyiddin Mes’ud scientific and cultural activities gained speed. In 1204 Muhiddin Mes’ud was defeated and killed by his bother Süleyman-şah II who in turn took over the city. In 1211 a struggle for the throne between İzzettin Keykavus, who took over the throne of the Selshuks and his brother Alâeddin Keykubad started. Izzeddin Keykâvus, defeated his brother who was in the Tower of Ankara and gained the sovereignty over the city. After death of izzeddin Kaykavus his brother Alaeddin Keykubad took his place (1220-1237). During the period of Izzeddin Keykâvus and Alâeddin Keykubad Ankara was the center of “left branch border governor-general” and it was led by Seyfeddin Kızıl. In 1235 Ankara was assigned to Tâceddin Pervâne’ye. In 1250 Gıyaseddin Keyhiisrev II., who was running away from the Mongolians took shelter in Ankara and he had had the tower walls repaired. For a short period during the reign of Gıyaseddin Keyhüsrev II it was taken by Alâeddin Siyavuş (Cimri) who claimed rights on the Selchuk’s throne. In short, after the Kösedağ defeat of the Turkish Selchuks by the Mongols in 1243 Ankara was reigned by the Sultans of Selchuks who were under the influence of the Mongolian Emperors until 1304. Ankara, which was under the sovereignty of the llhans between 1304-1341, went under the sovereignty of Eretna State in 1341. It was reigned by Kadi Burhaneddin State in 1381 and the city was included to Ottoman state by Süleyman Pasha, son of Orhan Gazi in 1354. Between 1330-1361 we see that the Akhis were quite effective in government during the period when there was a lack of authority in Ankara.110 As in the last period of the Byzantines Ankara was a tower bordered during the reign of Selchuks until 13th century and there is no significant development in the aspect of urbanization. However, after the second half of 13th century especially during the reign of Ahis Ankara spread beyond the tower walls and developed. The Turkmen population in Ankara increased. In 14th and 15th centuries the city of Ankara, under the reign of the Ottomans functioned as a border tower within the efforts of the Ottomans to establish the Anatolian Turkish Unity.

Download: Click here