FÂTIMA bint ALÂEDDİN es-SEMERKANDİYYE

Fâtıma bint Muhammed b. Ahmed es-Semerkandiyye

VI. (XII.) yüzyılda yaşayan fıkıh âlimi.

Müellif:

Semerkant’ta doğdu. Doğum ve ölüm tarihleri belli değildir. İlk fıkıh bilgisini, dönemin meşhur Hanefî fakihi olan babası Alâeddin es-Semerkandî’den (ö. 539/1144) aldı. Babasının Tuḥfetü’l-fuḳahâʾ adlı eserini ezberledi. Zamanında revaçta olan bazı ilim ve sanat dallarında ilerleyerek fıkıh ve hadis âlimi, ayrıca bir hüsn-i hat ustası oldu.

Alâeddin es-Semerkandî güzelliğiyle de dikkatleri çeken kızını, aralarında bazı Türk hükümdarların da bulunduğu birçok talibine rağmen talebesi Kâsânî ile evlendirdi. Kâsânî, uzun süre ders aldığı hocasının Tuḥfetü’l-fuḳahâʾsına Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾiʿ fî tertîbi’ş-şerâʾiʿ adıyla bir şerh yazmıştı. Bundan dolayı Kâsânî için söylenen, “Semerkandî’nin Tuḥfe’sini şerhetti ve kızıyla evlendi” sözü meşhur olmuştur.

Evlilikten sonra Kâsân’da aynı evde oturan baba-kız-damat tabii bir fetva heyeti oluşturdu. Daha sonra Halep’e yerleşen ve ömürlerinin sonuna kadar burada kalan Kâsânî-Fâtıma çifti, Halep ve Şam atabegi Nûreddin Mahmud Zengî’den büyük itibar gördü. Fâtıma’ya çok değer veren Nûreddin bazı önemli işlerinde onunla istişare eder ve çeşitli fıkhî meselelerde görüşlerini alırdı.

Hanefî fıkıh otoritelerinden biri durumuna gelen Fâtıma, bazan eşi Kâsânî’nin hatalarını düzelttiği gibi zaman zaman Kâsânî de tereddüde düştüğü fıkhî meselelerde kendisinin görüşüne başvururdu. Hat sanatında da mahir olan Fâtıma fetvalarını bizzat kendi hattıyla yazar ve eşiyle babası bu fetvaları şahit sıfatıyla imza ederlerdi. Fâtıma bileziklerini satarak bir ramazan ayı boyunca fıkıh âlimlerine iftar yemeği vermiş, böylece Halep’te kendisinden sonra da süregelen bir âdeti başlatan ilk hanım olmuştur.

Halep’te vefat eden Fâtıma’nın mezarı Kubûrü’s-sâlihîn Mezarlığı’nda Kâsânî’nin kabri yanında olup halk arasında bu iki kabir “karı kocanın mezarı” (kabrü’l-mer’e ve zevcihâ) diye bilinir.

Kaynaklarda adlarından söz edilmemekle birlikte Fâtıma’nın hadis ve fıkıh alanlarında bazı eserleri olduğu belirtilmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

, III, 246-250.

, III, 18; IV, 25-28.

, s. 84.

, II, 274.

a.mlf., Mevzûâtü’l-ulûm, I, 736.

a.mlf., Ṭabaḳātü’l-fuḳahâ, Musul, ts. (el-Mektebetü’l-merkeziyyetü’l-âmme), s. 102-103.

Ali el-Kārî, el-Es̱mârü’l-ceniyye fî esmâʾi’l-Ḥanefiyye, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1841/1, vr. 91a.

, s. 158.

Mehmed Zihni, Meşâhîrü’n-nisâ, İstanbul 1982, II, 128-129.

Zeyneb Fevvâz, ed-Dürrü’l-mens̱ur fî ṭabaḳāti rabbeti’l-ḫudûr, Bulak 1312, s. 367.

Ali Himmet Berki, Büyük Türk Hükümdarı İstanbul Fatihi Sultan Mehmed Han ve Adâlet Hayatı, İstanbul 1953, s. 39.

Yusuf Ziya Kavakcı, XI ve XII. Asırlarda Karahanlılar Devrinde Māvarā’ al-Nahr İslâm Hukukçuları, Ankara 1976, s. 96, 122-124, 296-297.

Abdullah Şehhâte, el-Merʾe fi’l-İslâm beyne’l-mâżî ve’l-ḥâżır, Kahire 1977, s. 82.

, IV, 94-95.

Mustafa es-Sibâî, el-Merʾe beyne’l-fıḳh ve’l-ḳānûn, Beyrut 1984, s. 165.

Heffening, “Kâsânî”, , VI, 374.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 12. cildinde, 225 numaralı sayfada yer almıştır.