FENNÎ EFENDİ

(1850-1918)

Son devir şair, hakkâk ve hattatlarından.

Müellif:

Yozgat’ta doğdu, asıl adı Mehmed Said’dir. Şiirlerinde Fennî mahlasını kullandığı için daha çok bu isimle tanınmıştır. Tahsilini Yozgat’ta Demirli Medrese’de tamamladı. Daha öğrencilik yıllarında şiir ve edebiyatla meşgul olmaya başladı. Babası Kadızâde Hacı Sâdık Efendi ile devrin tanınmış devlet adamı ve şairlerinden Reîsülküttâb Âkif Paşa’nın yeğeni amcazadesi Ömer Râgıb Efendi’den Arapça, Farsça ve hat dersleri aldı.

1873’te Yozgat İdare Meclisi kâtipliğinde memuriyete başladı ve bu görevde uzun müddet kaldı. Bir süre Kayseri’de, daha sonra sırasıyla Boğazlıyan, İncesu, Kalecik, Yabanabad (Kızılcahamam) ve Sivrihisar’da çeşitli memuriyetlerde bulundu. Ardından Ankara’da vergi başkâtipliğiyle tahrirat kâtipliği yaptı. Bu sırada Ankara Valisi Âbidin Paşa’ya gönderdiği bir şiir dolayısıyla paşanın dikkatini çekince terfi ettirilip Ankara Valiliği İdare Meclisi başkâtipliğine getirildi. Bu görevde iken Ankara İdâdîsi’nde hat ve edebiyat, 1911’de de Ankara Erkek Öğretmen Okulu’nda hat dersleri verdi. Emekliye ayrıldıktan bir süre sonra 27 Ramazan 1336 (6 Temmuz 1918) tarihinde Ankara’da vefat etti; kabri Cebeci’deki Asrî Mezarlık’ta ise de yeri belli değildir.

İlk manzumelerinde babası Sâdık Efendi ile amcazadesi Ömer Râgıb Efendi’nin mutasavvıfane şiirlerinin tesirinde kalan Fennî zamanla sanatını geliştirmiş ve Fuzûlî, Bâkî, Nâbî ve Nedîm gibi şairlere tahmîsler ve nazîreler yazabilecek seviyeye ulaşmıştır. Memuriyetleri dolayısıyla bulunduğu yerlerde edebiyat meclislerine katılmış, önemli bazı olaylar hakkında tarih manzumeleri söylemiştir. Nakşibendî şeyhi Ahmed Hüsâmeddin Efendi’nin müridlerinden olan Fennî, Çapanzâde Edib Bey ile Hıfzî mahlasıyla şiirler yazan Hâfız Edhem Efendi gibi o devrin bazı şairlerini etkilemiştir.

Fennî Efendi’yi ilim ve edebiyat âlemine tanıtan Cephanecioğlu Râşid’dir. Râşid’in bir defterde toplamış olduğu Fennî’ye ait 170 kadar şiirin bir kısmını M. Vehbi Ulusoy 1938 yılında Yozgat Halkevi tarafından çıkarılan Bozok dergisinin değişik sayılarında yayımlamıştır. Fennî’nin kendi el yazısıyla ve güzel bir ta‘likle kaleme aldığı, son zamanlara kadar kayıp olduğu sanılan divanı şairin damadı tarafından daha sonra ortaya çıkarılmış olup Ali Şakir Ergin’in özel kütüphanesinde bulunmaktadır.

Aynı zamanda iyi bir hakkâk ve hattat olduğu kabul edilen Fennî’nin tanınmış kişiler için kazıdığı mühürlerden sadece birkaçı günümüze intikal edebilmiştir. Ancak şair kazıdığı mühürlerden kâğıt üzerine bir örnek basarak bunları sakladığından resmî daire, muhtar, idare heyeti âzası, imam ve tanınmış kişiler için hazırladığı 177 kadar basılı mühür örneği bugüne kadar gelebilmiştir. İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Fennî’nin Üsküdar Hacı Selim Ağa Kütüphanesi müdürü Ahmed Remzi Dede için 1315’te kazıdığı mühürden övgüyle söz etmektedir.

Fennî Efendi hat sanatında da güzel örnekler vermiştir. Buğday ve pirinç taneleri üzerine İhlâs sûresini ve Âyetü’l-kürsî’yi yazdığı ve tırnaklarıyla kabartmak suretiyle kâğıt üzerine yazı yazıp desenler çıkardığı bilinmektedir. Ayva ve ceviz yaprağı üzerine gözeneklerini boşaltarak yazdığı yazılardan biri günümüze ulaşmış olup A. Şakir Ergin’in özel koleksiyonunda bulunmaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

Fennî Divanı, Defter, I-II (Ali Şakir Ergin özel kütüphanesi).

Yozgat Şairlerinden Said Fennî (haz. Cephanecioğlu Râşid, 1929), Defter (207 sayfa).

Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî, Millî Ktp., nr. 611.

, I, 90-92, 387-389.

Cephanecioğlu Râşid, “Fennî”, Yozgat, 21 Mart 1928.

M. Vehbi Ulusoy, “Yozgatlı Şair Said Fennî”, Bozok, sy. 2, Yozgat 1938.

“Fennî Mehmed Said Efendi”, , III, 189.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 12. cildinde, 349 numaralı sayfada yer almıştır.