FEZLEKE

Osmanlı bürokrasisinde özet karşılığı olarak raporların sonuç kısmı veya tahkikat evrakı için kullanılan terim.

Müellif:

“Bir olayın, meselenin veya raporun esas noktalarını ve sonucunu açıklamak üzere hazırlanan özet veya kısaltma” anlamına gelen fezleke terimi, Osmanlılar’da resmî bir evrak türü olmaktan ziyade bu tür hulâsaları ifade etmek için kullanılan genel bir tabirdir. Bu tabire erken tarihli resmî yazışmalarda rastlanmamaktadır. XVII. yüzyıldan itibaren ara sıra kullanılmış olmakla beraber bunun yaygınlaşması XIX. yüzyılda başlamış ve bu devir Osmanlı bürokrasisinde tahkikat evrakının, müstantik kararnâmesinin adı haline gelmiştir.

Mehmet Zeki Pakalın sadrazamın emriyle, divanda şikâyetleri dinleneceklerin isteklerinin çavuşbaşı tarafından yazılıp divanda ona hulâsa olarak sunulduğunu ve bu kısaltılmış ifadelere fezleke dendiğini yazarsa da (Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, 625) herhangi bir kaynağa atıfta bulunmaz. Ancak büyük bir ihtimalle Pakalın’ın dayandığı İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde, şikâyetleri sadrazamın divanına arzetmek üzere çavuşbaşının “fezleke yaptığı”nın belirtilmesi (Saray Teşkilâtı, s. 415), bunun o döneme ait bir adlandırma değil doğrudan doğruya Uzunçarşılı’nın kendi ifadesine dayandığını düşündürmektedir. Nitekim divana gelen davaların özetlerini ihtiva eden ve bugün Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde nâdir olarak rastlanan defterlerde böyle bir tabir geçmemektedir. Bununla birlikte XVII. yüzyılda Kâtib Çelebi’nin eserine Fezleke adını vermesiyle bunun giderek resmî literatürde de kullanılmaya başlandığı söylenebilir. Zamanla soruşturma tutanakları, raporların özetleri veya sonuçları için fezleke tabiri yerleşmiş, XIX. yüzyılda doğrudan bu tür evrakın adı olmuştur. Nitekim mahkemelerdeki soruşturma veya duruşmaların tutanak özetleri bu adla anılmıştır. Söz konusu tutanaklarda davalı, davacı ve şahitlerin adları belirtilip olayın tarihi ve konusu, ifadeler, varılan sonuç kısaca anlatılır ve bunlara “fezleke-i istintâk” denirdi. Diğer fezlekelere ise konularına göre “fezleke-i hesâb”, “fezleke-i mâl”, “fezleke-i mukarrerât” ve “fezleke-i ahkâm” gibi adlar verilirdi.

Özet haline getirilmiş teftiş raporlarıyla kısaltılmış eserler için de bu terim kullanılmıştır. Meselâ bu adın yaygınlaşmasına yol açan Kâtib Çelebi’nin Osmanlı tarihini konu alan iki ciltlik Fezleke’si, Ahmed Vefik Paşa’nın yine Osmanlı tarihiyle ilgili Fezleke-i Târih-i Osmânî’si bu türün en tanınmış eserlerindendir.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 415.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Ankara 1992, s. 508.

, I, 625-626.

“Fezleke”, , IV, 601.

(Ed.), “Fad̲h̲laka”, , II, 727.

“Feẕlike”, , XV, 216.

“Fezleke”, , III, 218.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 12. cildinde, 541 numaralı sayfada yer almıştır.