GÜLÂBDAN

Gül suyu şişesi.

Müellif:

Farsça olan kelime, “gül suyu” anlamındaki gül-âb’dan (cülâb, cüllâb) -dân ekiyle türetilmiştir. Cam, seramik veya maden işçiliğinde örneklerine rastlanan gülâbdan, gül suyu serpmek için kullanılan geniş karınlı, uzun boyunlu, dar ağızlı bir kap türüdür.

Güzel koku kullanımı binlerce yıl öncesine dayanan bir gelenektir. Çeşitli dönemlerde ortaya çıkan koku kapları değişik biçimlerde yapılmış olup koku şişelerinin de umumiyetle ince uzun boyunlu olduğu görülmektedir. Kokular bazan dinî, bazan da cezbedici bir özellik taşımaktadır. Gül suyu daha çok sünnet düğünü gibi dinî yönü ağır basan törenlerde ve özellikle mevlidlerde kullanılır; çok defa gülâbdan buhurdanla beraber takım halinde bir tepsi içinde yer alır.

Gülâbdanların üzerleri ince bir zevki yansıtan desenlerle süslenmiştir. Altın, gümüş, tombak gibi madenî olanların zengin kabartmalı veya değerli taş kakmalı örnekleri mevcuttur. Seramik gülâbdanlar ise sır altına yapılmış renkli motiflerle süslenmiştir. En zengin bezeme cam gülâbdanlarda göze çarpar. Bunların ağızları bazan geçme gümüş, bazan da yivli cam emziklidir. Renksiz cam gülâbdanların üzeri kesme ve yaldızla hareketlendirilmiş, renkli ve opal cam gülâbdanlar mine ve yaldızla bezenmiştir. Renkliler genelde kırmızı ve kobalt mavisi, opaller süt beyazı, turkuvaz, yeşil ve morumsu mavi camlardan yapılmıştır. Umumiyetle yaldız bölmeler halinde düzenlenmiş olan süslemelerde en çok gül, meyve, madalyon, çelenk ve ayyıldız gibi motiflerle geometrik şekiller kullanılmıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Fuat Bayramoğlu, Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, İstanbul 1974, s. 30-31.

Nedret Bayraktar, İstanbul Cam ve Porselenleri, İstanbul 1982, s. 24, 40.

Üzlifat Canav, Cam Eserler Kolleksiyonu, İstanbul 1985, s. 99, 103-104, 114-117.

Fulya Bodur, Türk Maden Sanatı, İstanbul 1987, s. 119-120.

Anatolian Civilisations, III, İstanbul 1983, s. 181, 285.

Cihat Soyhan, “Maden Sanatı”, Antika, sy. 26, İstanbul 1987, s. 11.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1996 yılında İstanbul’da basılan 14. cildinde, 227 numaralı sayfada yer almıştır.