HÂLİD b. MA‘DÂN

Ebû Abdillâh Hâlid b. Ma‘dân b. Ebî Kerib el-Kelâî (ö. 103/721)

Hadis ve fıkıh âlimi, tâbiî.

Müellif:

Kelâî nisbesinden hareketle Nîşâbur’a bağlı Kelâ’da doğduğu tahmin edilmektedir. Şam ile Humus bölgelerinde yerleşmesi sebebiyle Şâmî ve Hımsî nisbeleriyle de anılmaktadır. Bir kısmından mürsel olmak üzere Muâz b. Cebel, Hz. Âişe, Ebû Hüreyre, Muâviye b. Ebû Süfyân ve Abdullah b. Ömer gibi sahâbîlerden hadis rivayet etti. Kendisinden de Sevr b. Yezîd, Muhammed b. İbrâhim et-Teymî, Hassân b. Atıyye ve Safvân b. Amr gibi muhaddisler rivayette bulundular.

Sika olduğunda görüş birliği bulunan Hâlid’den Evzâî, Süfyân es-Sevrî gibi muhaddisler övgü ile söz etmişlerdir. İbn Kuteybe’nin onu Kaderiyye mezhebine mensup olanlar içinde sayması (el-Maʿârif, s. 625), diğer kaynaklarda böyle bir bilginin bulunmaması sebebiyle ihtiyatla karşılanmalıdır. Rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer alan ve Şamlı fıkıh âlimlerinin üçüncü tabakasından olan Hâlid b. Ma‘dân fıkıh sahasında da otorite idi. Halife Velîd b. Abdülmelik bir konu hakkında Hâlid’in görüşüne başvurmuş, daha sonra da bütün kadılara emir göndererek onlardan bu âlimin görüşü doğrultusunda karar vermelerini istemiştir. Yezîd b. Muâviye’nin emniyet teşkilâtında görev yaptığı, başta Mesleme b. Abdülmelik kumandasındaki İstanbul muhasarası olmak üzere Bizans’a karşı yapılan birçok savaşa katıldığı bilinmektedir. 103 (721) yılında Şam yakınlarındaki Entartus’ta vefat eden Hâlid b. Ma‘dân’ın ölüm tarihi 104, 105 ve 108 (726) olarak da zikredilmektedir.

Hâlid b. Ma‘dân zühd ve takvâ sahibi bir âlim olup zamanının çoğunu oruçlu geçirirdi. Şöhreti sevmez, etrafına halkın toplandığını görünce hemen oradan uzaklaşırdı. Ona göre insanın ikisi maddî, ikisi mânevî olmak üzere dört gözü vardır. İnsan maddî gözü ile dünyada olup bitenleri, kalp gözü ile de âhiretle ilgili hususları görür. Allah bir kul hakkında hayır murat ettiğinde onun kalp gözünü açar; kul da gayb âlemine dair vaad edilen hususları görerek gaybda olanlardan emin olur. Yiyip hamdetmenin yiyip susmaktan daha hayırlı olduğunu söyleyen Hâlid, “Sizden birinize hayır kapısı açıldığında acele etsin, çünkü o kapının kendisine ne zaman kapanacağını bilemez” diyerek hayırda acele edilmesini tavsiye etmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

, VII, 455.

, s. 339.

, III, 176.

a.mlf., , I, 245.

, s. 142.

Ebû Zür‘a ed-Dımaşkī, Târîḫ (nşr. Şükrullah b. Ni‘metullah el-Kūcânî), Dımaşk 1980, I, 243, 350-351; II, 694.

, s. 625.

, VI, 530; XI, 632.

, III, 351.

a.mlf., el-Merâsîl, Beyrut 1402/1982, s. 52-53.

, IV, 196-197.

a.mlf., , s. 113.

Ebû Nuaym, Ḥilye, Beyrut 1387/1967, V, 210-221.

, VI, 189-205.

, I, 270; IV, 474.

, VII, 3101-3111.

, VIII, 167-173.

, I, 96.

a.mlf., , IV, 536-541.

a.mlf., : sene 101-120, s. 71-73.

a.mlf., , I, 93.

Alâî, Câmiʿu’t-taḥṣîl fî aḥkâmi’l-merâsîl (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1407/1986, s. 171.

, XIII, 263.

, IX, 230.

, III, 118-120.

, I, 252.

, I, 126.

, II, 340.

Abdülgaffâr Süleyman el-Bündarî v.dğr., Mevsûʿatü ricâli’l-kütübi’t-tisʿa, Beyrut 1413/1993, I, 435.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1997 yılında İstanbul’da basılan 15. cildinde, 286 numaralı sayfada yer almıştır.