HEMEDÂNÎ, Emîr-i Kebîr

Alî b. Şihâbiddîn b. Muhammed Hemedânî (ö. 786/1385)

Kübreviyye tarikatının Hemedâniyye kolunun kurucusu, Keşmir’in İslâmlaşmasında önemli tesiri bulunan sûfî.

Müellif:

12 Receb 714’te (22 Ekim 1314) Hemedan’da doğdu. Mîr Seyyid Ali, Emîr-i Kebîr, Seyyid Ali Hemedânî, Alî-i Sânî ve Şâh-ı Hemedân gibi unvanlarla anılır. Soyu Hz. Hüseyin’in oğlu, dördüncü imam Ali Zeynelâbidîn’e ulaşmaktadır. Annesi Bîbî Fatma da Hz. Ali soyundandır. Babası Şehâbeddin Hemedan valisi idi. Hemedânî tahsiline dayısı Seyyid Alâeddin’in yanında başladı ve onun tavsiyesiyle Kübreviyye şeyhlerinden Alâüddevle-i Simnânî’nin halifesi Mahmûd-ı Mezdekânî’ye intisap etti. Bir süre şeyhinin Mezdekân’daki tekkesinde kaldıktan sonra Simnânî’nin diğer bir halifesi Takıyyüddin Ali Dostî ile tanışarak ondan da hırka giydi. Dostî’nin vefatından sonra tekrar Mezdekân’a döndü. Mezdekânî ona kemale ermesi için seyahate çıkmasını ve başka şeyhlerle de görüşmesini tavsiye etti. Fütüvvet hırkasını Simnânî’nin halifelerinden Muhammed Ezkânî’den giyen Hemedânî sefere çıktı. Yirmi yıl süren bu seyahati sırasında Türkistan, Mâverâünnehir, Hindistan, Irak, Suriye ve Anadolu’yu dolaştı. Keşmir Sultanı Şehâbeddin döneminde 700 seyyidle birlikte Keşmir’e giderek (774/1372) orada dört ay kaldı. Yedi yıl sonra Keşmir’e ikinci gidişinde Sultan Şehâbeddin’in yerine geçen kardeşi Sultan Kutbüddin tarafından karşılandı. Sultanla iyi münasebetler kurarak İslâm esaslarına aykırı uygulamalardan vazgeçmesini sağlaması, Keşmir’deki gayri müslim halkın İslâmiyet’i kabul etmesinde tesirli oldu. İki buçuk yıl burada kaldıktan sonra Hemedan’a dönmek için yola çıktı. Timur’un seyyidleri Hemedan’dan çıkardığını öğrenince Türkistan ve Huttalân’a uğradıktan sonra 785’te (1383) tekrar Keşmir’e döndü. Ancak burada fazla kalmadı ve çıktığı hac yolculuğu sırasında hastalanarak Kebrüsvâr’da vefat etti (6 Zilhicce 786/19 Ocak 1385). Cenazesi, önce halifesi ve damadı Hâce İshak Huttalânî’nin bulunduğu Huttalân kasabasına nakledildi, daha sonra bugün Tacikistan sınırları içinde bulunan Kûlab’da toprağa verildi.

Hemedânî’nin sağlığında çevresinde çok sayıda mürid toplanmış, bu müridler Keşmir’in İslâmlaştırılmasına büyük katkıda bulunmuşlardır. Bu dönemde Keşmir’de çok sayıda cami ve tekke yapılmış, bazı Hindu mâbedleri camiye çevrilmiştir. Hemedânî’nin vefatından sonra oğlu Mîr Muhammed, Sultan İskender döneminde Keşmir’i müslümanlaştırma faaliyetine devam etmiştir. Mîr Muhammed’in Sultan İskender üzerinde büyük etkisi olmuş, sultana “bütşiken” (put kıran) lakabının verilmesini muhtemelen o sağlamıştır.

Kaynaklarda, Hemedânî’nin başlangıçta Hanefî iken gördüğü bir rüya üzerine Şâfiî mezhebini benimsediği kaydedilmektedir. Hz. Ali’ye ve Ehl-i beyt’e derin sevgi duyan Hemedânî tevellî için teberrînin şart olmadığı görüşündedir. Ehl-i beyt sevgisini yayması Şiî temayüllü bir şeyh olarak tanınmasına ve Alî-i Sânî unvanını almasına sebep olmuş, Ehl-i beyt bağlılığı, halifesi Hâce İshak Huttalânî ile müridi ve Ḫulâṣatü’l-menâḳıb (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2794, vr. 678a-751b) adlı menâkıbnâmesinin müellifi Nûreddin Ca‘fer-i Bedahşî’de de devam etmiştir.

Hemedânî’nin şeyhlerinden farklı bazı fikirlere sahip bulunması, tasavvufa dair çok sayıda eser yazması, müridlerinin özellikle Keşmir’de kurdukları tekkeler aracılığıyla İslâmiyet’i yayma faaliyetine girişmeleri, onun adına nisbet edilen Hemedâniyye adlı bir tarikatın doğmasına yol açmıştır. Eserlerinin birçoğunun henüz incelenmemiş ve yayımlanmamış olması bu tarikat hakkında fazla bilgi sahibi olmayı mümkün kılmamakla beraber onun genelde mensubu bulunduğu Kübreviyye’nin ilkelerine bağlı kaldığı, ancak bunlara bazı yeni unsurlar eklediği söylenebilir. Hemedânî, Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye de ilgi duymuş, onun Fuṣûṣü’l-ḥikem’ine Ḥallü’l-Fuṣûṣ (Şerḥu Fuṣûṣi’l-ḥikem) adıyla anılan Farsça-Arapça bir şerh yazmış (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2794, vr. 503a-677a), Kübreviyye tarikatının esaslarıyla İbnü’l-Arabî’nin görüşlerini bağdaştırmaya çalışmıştır.

Keşmir başta olmak üzere Hindistan ve Türkistan’da kurdukları tekkeler aracılığıyla faaliyet gösteren Hemedâniyye mensuplarından bazıları şeyhin vefatından sonra halifesi Hâce İshak Huttalânî’ye tâbi oldular. Şâhruh tarafından 826 (1423) yılında idam ettirilen Huttalânî’nin mensuplarından bir kısmının halifesi Seyyid Muhammed Nûrbahş’a (ö. 869/1465), bir kısmının da diğer halifesi Abdullah Berzişâbâdî’ye (ö. 872/1468) biat etmesiyle Hemedâniyye iki kola ayrılmış, ilkine Nurbahşiyye, ikincisine de Zehebiyye (İğtişâşiyye) adı verilmiştir. Hemedâniyye’nin Seyyid Îsâ en-Nurbahşî el-Berzencî’ye nisbet edilen Berzenciyye adlı bir kolu daha bulunmaktadır (Harîrîzâde, III, vr. 258b).

Geniş ölçüde Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin etkisi altında bulunan Nurbahşiyye ve Zehebiyye tarikatları daha sonra birer Şiî tarikatına dönüşmüş ve İran’ın Şiîleşmesi için gerekli zemini hazırlamada etkin rol oynamışlardır. Keşmir seyahatinde kendisine refakat eden Kıvâmüddîn-i Bedahşî ile Şettâriyye silsilesinin kurucusu Abdullah-ı Şüttârî’yi de Hemedânî’nin müridleri arasında zikretmek gerekir.

Eserleri. Hemedânî çoğu dört beş sayfayı geçmeyen 100’ü aşkın eser kaleme almış olup yayımlanmış belli başlıları şunlardır:

1. Ẕaḫîretü’l-mülûk. On bölümden meydana gelen siyâsetnâme türünde Farsça bir eserdir. Çeşitli baskıları yapılan (Amritsar 1321/1903; Lahor 1323/1905) ve Seyyid Mahmûd-ı Envârî tarafından neşredilen eseri (Tebriz 1358 hş./1979) Muslihuddin Mustafa Sürûrî (ö. 969/1562) Türkçe’ye çevirmiştir (TSMK, Revan Köşkü, nr. 403; Mehmed Reşad ve Tiryal Hanım, nr. 922). Ẕaḫîretü’l-mülûk ayrıca Muhammed b. Hüseyin adlı bir kişi tarafından Sultan İbrâhim adına Hilyetü’l-mülûk adıyla tercüme edilmiştir. Mütercim esere Hz. Peygamber ve ashabıyla velîlerin ahlâkına dair iki bölüm ilâve etmiştir. Hilyetü’l-mülûk’ün mütercim eliyle 1052’de (1642) yazılmış bir nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndedir (Hazine, nr. 360).

2. Risâle-i Fütüvvetiyye. Kübreviyye tarikatıyla fütüvvet müessesesi arasındaki ilişkiyi ortaya koyması bakımından önemlidir. Farsça olan eserin sonunda Hemedânî’nin Ali Tûtî Alişâhî’ye verdiği, fütüvvet silsilesinin tesbitini sağlayan icâzet metni yer almaktadır. Eser, Bibliothèque Nationale (Supplement, Persian, nr. 1642) ve Süleymaniye Kütüphanesi (Ayasofya, nr. 2873; Şehid Ali Paşa, nr. 2794, vr. 457a-466b) nüshalarından faydalanılarak M. Molé tarafından yayımlanmıştır (“Kubrawiyāt II, ʿAlī b. Şihābaddīn-i Hamadānī’nin Risāla-i Futuwwatīya’si”, , IV [1961], s. 33-72).

3. Risâle-i Telḳīniyye (Risâle der Tevbe). Müellifin Risâle-i Menâmiyye ve Risâle-i Hemedâniyye’siyle birlikte Muhammed Riyâz tarafından neşredilmiştir (Dâniş, sy. 16, İslâmâbâd 1989, s. 3-35). F. Meier Risâle-i Menâmiyye’yi Almanca’ya çevirmiştir (Eranos-Jahrbuch, XVIII, Zürich 1950, s. 143-172). Pervîz Ezkâî, Risâle-i Hemedâniyye’yi Hemedânî ile ilgili eserinin (bk. bibl.) sonunda ayrıca yayımlamıştır.

4. Risâletü’l-iʿtiḳādiyye. M. Molé tarafından neşredilmiştir (Bulletin d’études Orientales, sy. 17, Damas 1961-62, s. 138-149).

5. Risâle-i Beyân-ı İʿtiḳād. Bu eseri de M. Molé aynı yerde yayımlamıştır (s. 150-183).

6. Risâle-i Dih Ḳāʿide. Necmeddîn-i Kübrâ’nın Uṣûl-i ʿAşere’sinin tercümesi olup M. Molé tarafından neşredilmiştir (Ferheng-i Îrân-zemîn, VI [Tahran 1337 hş.], s. 38-66).

7. Çihil Esrâr. Hemedânî’nin bazı şiirlerini ihtiva eder (Amritsar 1303; nşr. Seyyid Eşref Buhârî, Tahran 1388/1968).

8. Vâridâtü’l-ġaybiyye ve’l-leṭâʾifü’l-ḳudsiyye. Herevî’nin münâcâtları tarzında bir eserdir (Delhi 1333).

9. Risâle-i Ẕikriyye. Hasan b. Hamza Şîrâzî’nin Teẕkire-i Şeyḫ b. Muḥammed b. Ṣıddîḳ adlı eserinin içinde yayımlanmıştır (Tahran 1367 hş., s. 53-66).

10. Risâle-i Ḳuddûsiyye (Risâle-i ʿAḳabât). Bir önceki eserle birlikte (s. 71-78) ve ayrıca Gulâm Hasan tarafından (Dâniş, sy. 17-18, İslâmâbâd 1989, s. 175-194) neşredilmiştir.

11. Meşâribü’l-eẕvâḳ. İbnü’l-Fârız’ın Ḳaṣîde-i Ḫamriyye’sinden otuz iki beytin şerhi olan bu risâleyi Muhammed Riyâz (Ferheng-i Îrân-zemîn, XX [Tahran 1353 hş./1974], s. 266-315) ve Muhammed Hâcevî (Tahran 1362 hş.) yayımlamışlardır.

12. Kitâbü’l-Mevedde fi’l-ḳurbâ. Hz. Ali ve Ehl-i beyt’in faziletlerine dair hadisleri ihtiva eden ve on dört bölümden meydana gelen eser Bombay (1310/1892) ve Leknev’de (1370/1950) basılmıştır. Eserin Kalküta’da Royal Asiatic Society of Bengal Kütüphanesi’nde bulunan nüshası (nr. A 292) el-Mevsim dergisinde yayımlanmıştır (II/II, sy. 8 [Şam 1990], s. 1299-1325).

13. Evrâdü’l-fetḥiyye. Hemedânî’nin tertip ettiği bu vird Leknev (1257), Lahor (1289), İstanbul (1298, Mecmûʿatü’l-aḥzâb içinde, II, 16-29) ve Kanpûr’da (1300) basılmıştır. Evrâdü’l-fetḥiyye Muhammed Ca‘fer Ca‘ferî tarafından şerhedilmiş (Leknev 1293), bu şerhli baskıyı Hakîm Muhammed İshak Urduca’ya çevirmiştir (Karaçi 1389/1969).

14. Kitâbü Esrâri’n-noḳṭa. Hz. Ali’ye nisbet edilen, “İlim bir noktadır, onu cahiller çoğalttı” şeklindeki sözün şerhi olup Molla Sadrâ’nın el-Mebdeʾ ve’l-meʿâd (Tahran 1314 hş.) adlı eserinin kenarında yayımlanmıştır (s. 153-158). Son üç eser Arapça’dır.

Muhammed Riyâz, Aḥvâl ü Âs̱âr ü Eşʿâr-ı Mîr Seyyid ʿAlî Hemedânî bâ Şeş Risâle ez Vey adlı çalışması içinde (İslâmâbâd 1364 hş./1985) Hemedânî’nin Risâle-i Fütüvvetiyye, Meşâribü’l-eẕvâḳ, Risâle-i Murâdât-ı Dîvân-ı Ḥâfıẓ, Çihil Esrâr, Risâle-i Dervişiyye, es-Sebʿîn fî feżâʾili Emîri’l-müʾminîn ve Risâle-i Ẕikriyye’sini neşretmiştir.

Hemedânî’nin diğer bazı eserleri şunlardır: Iṣṭılâḥâtü’ṣ-ṣûfiyye, Mirʾâtü’t-tâʾibîn, Siyerü’ṭ-ṭâlibîn, Mektûbâtü’l-Emîriyye, Risâle-i Ḥall-i Müşkil, Risâle-i İnsâniyye, Minhâcü’l-ʿârifîn, Ḥaḳīḳat-i Îmân, Mekârimü’l-aḫlâḳ, Risâle-i ʿAḳliyye, Müfredât-ı Ḳurʾân, Şerḥu’l-esmâʾi’l-ḥüsnâ, el-Erbaʿîne’l-Emîriyye, Ḫavâṣṣu ehli’l-bâṭın, en-Nâsiḫ ve’l-mensûḫ fi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm, Tefsîru ḥurûfi’l-muʿcem, Çihil Maḳām-ı Ṣûfiyye, el-İnsânü’l-kâmil. Bu eserlerin büyük bir kısmı Süleymaniye Kütüphanesi’nde mevcut iki mecmuada (Şehid Ali Paşa, nr. 2795; Ayasofya, nr. 2873) külliyat halinde bulunmaktadır (eserlerin bir listesi ve muhtevaları için bk. Seyyid Mahmûd-ı Envârî, s. 302-362; Agha Hussain Hamadani, s. 100-107; eserlerin baskıları ve yazma nüshaları için bk. Pervîz Ezkâî, s. 115-151).


BİBLİYOGRAFYA

, s. 447.

, III, 542-543.

Haydar Mirza, Târîḫ-i Reşîdî (trc. E. D. Ross), London 1895, s. 432.

Nûrullah et-Tüsterî, Mecâlisü’l-müʾminîn, Tahran 1365 hş., II, 138-143.

Dârâ Şükûh, Sefînetü’l-evliyâʾ, Kanpûr 1318/1900, s. 107-108.

Kuşâşî, es-Simṭü’l-mecîd, Haydarâbâd 1327/1909, s. 77.

, s. 110.

a.mlf., , s. 259.

Hidâyet, Riyâżü’l-ʿârifîn, Tahran 1305 hş., s. 110.

a.mlf., Mecmaʿu’l-fuṣaḥâʾ, Tahran 1295 hş., I, 340.

, III, vr. 255b-263a.

, II, 84-87.

Tevfîk-i Keşmîrî, Vâḳıʿât-ı Keşmîr, Lahor 1303/1886, s. 36-37.

Gulâm Server Lâhûrî, Ḫazînetü’l-aṣfiyâʾ, Kanpûr 1902, s. 293.

, I/2, s. 946-947.

, II, 221; Suppl., II, 311.

Gulâm Ali Âryâ, Ṭarîḳa-i Çiştiyye der Hind ve Pâkistân, Tahran 1365 hş., s. 22, 37.

G. M. D. Sufi, Kashir, Being a History of Kashmir, Lahore 1949, I, 85-94.

, III/2, s. 1294-1297.

, II, 302, 345; III, 526.

Seyyid Ali Zafer, Emîr-i Kebîr Seyyid ʿAlî Hemedânî, Lahor 1972.

Abdülhüseyn-i Zerrînkûb, Dünbâle-i Cüstücû der Taṣavvuf-i Îrân, Tahran 1369, s. 178-183.

Muhammed Riyâz, Aḥvâl u Âs̱âr u Eşʿâr-ı Mîr Seyyid ʿAlî Hemedânî, İslâmâbâd 1364/1985.

Pervîz Ezkâî, Mürevvic-i İslâm der Îrân-ı Ṣaġīr: Aḥvâl u Âs̱âr-ı Mîr Seyyid ʿAlî Hemedânî, Hemedan 1370 hş.

Necîb Mâyil-i Herevî, “Çehâr Naẓar Peyrâmûn-ı Çehâr Es̱er Mensûb be Seyyid ʿAlî Hemedânî”, Dâniş, sy. 11, İslâmâbâd 1366 hş., s. 90-116.

F. Meier, “Die Welt der Urbilder bei ʿAlī Hamadānī”, Eranos-Jahrbuch, XVIII, Zürich 1950, s. 115-172.

Ali Asgar Hekmat, “Les voyages d’un mystique persan de Hamadan au Kashmir”, , CCXL/1 (1952), s. 53-66.

a.mlf., “Ez Hemedân tâ Keşmîr”, Yaġmâ, sy. 4, Tahran 1330 hş./1951, s. 337-343.

M. Molé, “Les Kubrawiye entre Sunnisme et Shiisme aux huitième et neuvième siècles de l’hégire”, , XXIX (1961), s. 110-128.

Seyyid Mahmûd-ı Envârî, “Mîr Seyyid ʿAlî Hemedânî ve Taḥlîl-i Âs̱âr-ı Û”, Neşriyye-i Dânişgede-i Edebiyyât ve ʿUlûm-i İnsânî, XXIX/23, Tebriz 1977, s. 297-363.

Agha Hussain Hamadani, “Life and Works of Sayyid Ali Hamadani”, Pakistan Journal of History and Culture, IV/1, Islamabad 1983, s. 73-121 (bu makale daha sonra aynı adla müstakil kitap olarak yayımlanmıştır: Islamabad 1984).

G. Böwering, “Alī Hamadānī”, , I, 862-864.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1998 yılında İstanbul’da basılan 17. cildinde, 186-188 numaralı sayfalarda yer almıştır.