HERAT CUMA CAMİİ

Afganistan’ın Herat şehrinde XIII. yüzyıla ait cami.

Müellif:

Bugün Afganistan sınırları içinde bulunan Herat’ın en önemli yapılarından biridir. Çeşitli tamirler geçirerek günümüze ulaşan caminin ilk inşası XI. yüzyılın ikinci yarısına kadar iner. Tarihî kayıtlardan öğrenildiğine göre, Hârizmşah Sultanı Alâeddin Tekiş’in veziri Şemseddin Mes‘ûd Herevî tarafından daha sonra yeniden inşa ettirilen cami 571’de (1175-76) tamamlanmıştı ve şimdikinden daha küçük ölçülerde ahşap çatılı bir cami idi; fakat yapılmasından kısa süre sonra yanarak yok olmuştur. Halen mevcut bulunan yapının inşaatı, 597 (1201) yılında Gurlu Sultanı Gıyâseddin Muhammed b. Sâm tarafından başlatılmıştır. Ek kısımlarla genişletilmiş bir plana göre daha önce yanan yapıyı da içine alacak şekilde tasarlanan bu yeni cami tamamen tuğla malzeme kullanılarak inşa edilmiş, bu sebeple de öncekilerden daha dayanıklı olmuştur. Sultan Gıyâseddin caminin kuzey tarafına kendisi için bir de türbe yaptırmıştır. Cami Sultan Gıyâseddin’in vefatından (599/1203) sonra oğlu Gıyâseddin Mahmûd zamanında tamamlanmıştır. Cami yapımından kırk yıl sonra bir depremde büyük hasar görmüş ve Kertler tarafından ihya edilmiştir.

Bazı mimari elemanları zaman içinde değişmiş olmakla birlikte ana çizgilerini koruyan cami, yalnız Herat’ın değil bütün Horasan bölgesinin en büyük dinî merkezi sayılmaktadır. Yapı, ortadaki dörtgen bir avluyu çevreleyen dört ana eyvan ve küçük eyvanlarla revaklardan oluşan bir plan gösterir. Hândmîr’in tanımlamasına göre ilk yapıldığında 403 kubbe ve otuz revaktan meydana geliyordu ve bu altı kapılı binanın ölçüleri 200 × 150 zirâ idi. Mihrap duvarına bağlanan derin eyvan kalın tuğla ayaklarla desteklenmiş, diğer yönlerdeki üç büyük eyvanla simetrik ve dengeli bir plan ortaya konmuştur. Kapalı mekânlar, dörtgen kesitli pâyelere ve sivri kemerlere oturan bir örtü sistemine sahiptir. Bir sütun ormanı manzarası arzeden pâyelerin çokluğu sebebiyle kesintisiz ve toplu bir iç mekân elde etmek mümkün olmamıştır. Plandaki düzensizlikler farklı dönemlerde yapılan müdahalelerin sonucudur. Bilinmeyen bir sebeple tahribe uğrayan caminin güney ve doğu eyvanları 720’de (1320) yeniden inşa edilmiş ve daha sonra şiddetli bir depremde (765/1364) bazı eyvanları yıkılınca bina tekrar onarılmıştır. 775 (1373-74) yılında Herat’ın Kert emîri tarafından cami için özel olarak yaptırılan şerbet kazanı halen avludaki yerinde durmaktadır. Yapı Timurlu Hükümdarı Şâhruh (1405-1447) ve arkasından Ali Şîr Nevâî (ö. 906/1501) tarafından da tamir ettirilmiştir. Özellikle güneydoğudaki taçkapıda yer alan zengin tuğla tezyinat ve fîrûze sırlı tuğlalarla düzenlenmiş olan yazı kuşaklarının büyük kısmı bu döneme aittir. 1500 yılında onarımı tamamlanan camiye Üstad Şemseddin imzasını taşıyan somaki mermerden yapılmış yedi basamaklı bir minber konulmuştur. Vaktiyle caminin doğu kapısı önünde küçük bir avlu içerisinde taçkapının görünüşünü kapatan seramik fırınları bulunmaktaydı. Yapının restorasyonu için sırlı tuğla, turistler için de hediyelik eşya üreten bu fırınlar 1962 yılında yıktırılmıştır.


BİBLİYOGRAFYA

R. Byron, “Timurid Architecture: General Trends”, Survey of Persian Art (ed. A. U. Pope – P. Ackerman), London-New York 1938-39, II, 1128-129, 1134.

R. N. Frye, “Two Timurid Monuments in Herat”, Artibus Asiae, sy. 11, Ascona 1948, s. 206-212.

A. Lézine, “Herat. Notes de voyage”, , sy. 18 (1963-64), s. 127-145.

G. A. Pugachenkova, “Les monuments peu connus de l’architecture médiévale de l’Afghanistan”, Afghanistan, XXI/1, Kabul 1968, s. 41-48.

A. S. Melikian-Chirvani, “Eastern Iranian Architecture: Apropos of the Ghūrid Parts of the Great Mosque of Harat”, , XXXIII/2 (1970), s. 322-327.

R. Stuckert, “Der Baubestand der Masjid al-Jami in Herat 1942/43”, Afghanistan Journal, VII/1, Graz 1980, s. 3-5.

a.mlf. – B. Glātzer, “Die Grosse Moschee und das Mausoleum Ghiyāt ud-Din in Herat”, a.e., VII/1 (1980), s. 6-22.

L. Golombek, “The Resilience of the Friday Mosque: The Case of Herat”, Muqarnas, sy. 1, Cairo 1983, s. 95-102.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1998 yılında İstanbul’da basılan 17. cildinde, 218-219 numaralı sayfalarda yer almıştır.