HÜDÂYÎ KÜTÜPHANESİ

Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdâyî Külliyesi içinde iken tekkelerin kapatılmasından sonra Hacı Selim Ağa’ya taşınan kütüphane.

Müellif:

Aziz Mahmud Hüdâyî’nin, camide korunmak üzere bazı kitaplar vakfederek kütüphane için ilk adımı attığı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1014 (1605) tarihli Arapça vakfiye sûretindeki kayıtlardan anlaşılmaktadır (Anadolu Vakfiyesi Defteri, nr. 611, s. 5). Hüdâyî, kitaplarının camisine konulmasını ve sağlığında kendisinin, ölümünden sonra âlim ve ârif kişilerin bu eserlerden faydalanmasını, bunlardan bir cüz ve bir kâğıdın dahi dışarı çıkarılmayıp camide okunmasını, caminin harap olması yüzünden orada muhafazası mümkün olmazsa Üsküdar’daki diğer cami, mescid, tekke ve dârütta‘lîm gibi binalarda korunmasını şart kıldı. Aynı defterde kayıtlı (s. 8) 1037 (1627) tarihli vakfiye sûretinde ise Hüdâyî’nin bunlara ilâveten kitaplardan mütevellilerin izniyle talebenin de istifade etmesini ve buna engel olunmamasını şart koştuğu görülmektedir. Ayrıca vakfettiği eserlerin tescili için müridlerinden Osman Dede b. Ali’yi vekil tayin ettiğini belirtmektedir. İlk vakfiyede tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf, ahlâk ve tarih gibi konularda 100’den fazla eserin adları ve bunların müellifleri kaydedilmiştir.

1850 yılında çıkan bir yangına kadar kütüphanenin ne gibi bir gelişme gösterdiği ve bu sırada tamamen yanan külliyeden Hüdâyî’nin vakfettiği kitapların ne kadarının kurtulabildiği bilinmemektedir. Bu yangının ardından külliye 1272 (1855-56) yılında Sultan Abdülmecid tarafından yeniden yaptırılmış, müstakil bir kütüphane binası ise 1317’de (1899) Lutfi Bey tarafından cami ile şadırvan arasında inşa ettirilmiştir (bk. AZİZ MAHMUD HÜDÂYÎ KÜLLİYESİ).

Kütüphane binası tamamlandıktan sonra kitap temini hususunda en büyük gayreti gösteren ve âdeta kütüphaneyi yeniden tesis eden dergâhın muhib ve müdavimlerinden Bursalı Mehmed Tâhir olmuştur. Muallim Vahyî, onun iki aya yakın bir süre kütüphanenin yeniden kurulmasında âdeta bir amele gibi çalıştığını, gerek bizzat hediye ettiği gerekse hayır sahiplerinden ve müelliflerden topladığı eserlerle kütüphanenin ortaya çıkışına vesile olduğunu belirtmektedir. Âsitânenin son şeyhlerinden Meclis-i Meşâyih reisi Mehmed Gülşen Efendi’nin 16 Ağustos 1912’de Cerîde-i Sûfiyye’de çıkan teşekkür yazısından bu kütüphaneye Şehzade Mehmed Selim Efendi gibi saray mensuplarının da kitap hediye ettiği anlaşılmaktadır. 1925 yılında tekkelerin kapatılmasından sonra kütüphane Üsküdar’daki Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’ne nakledilmiştir. Kütüphanenin eski kayıt defterlerine göre 2000’i aşan kayıt numarası koleksiyonun ne derece zengin olduğunu göstermektedir (bk. HACI SELİM AĞA KÜTÜPHANESİ).

Hüdâyî Kütüphanesi olarak inşa edilen taş bina, içindeki kitaplar nakledildikten sonra uzun yıllar boş kalmış, bazan cami görevlilerince okuma odası olarak değerlendirilmeye çalışılmışsa da yapının zamanla harap olmasına engel olunamamıştır. Nihayet bina Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce, 1985 yılında kurulan Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı’na tahsis edilmiştir. Bu vakıf, binayı içindeki tezyinatı ve dışındaki taş kaplamasıyla aslî şekline uygun biçimde restore ederek koruma altına almıştır.


BİBLİYOGRAFYA

VGMA, Anadolu Vakfiyesi Defteri, nr. 611, s. 5, 8.

Muallim Vahyî, Müslümanlık ve Türklüğü Yükseltmeye Çalışanlardan: Bursalı Tâhir Bey, İstanbul 1335, s. 101.

, II, 403.

Hasan Kâmil Yılmaz, Azîz Mahmûd Hüdâyî ve Celvetiyye Tarîkatı, İstanbul 1982, s. 234-235.

a.mlf., “Hüdâyî Kütüphanesi”, İlam Araştırmaları Dergisi, I/1, İstanbul 1996, s. 85-91.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1998 yılında İstanbul’da basılan 18. cildinde, 460-461 numaralı sayfalarda yer almıştır.