HUREYBÎ

Ebû Abdirrahmân Abdullāh b. Dâvûd b. Âmir el-Hureybî eş-Şa‘bî (ö. 213/828)

Hadis âlimi.

Müellif:

126 (744) yılında Kûfe’de doğdu. Basra’nın Hureybe mahallesinde yaşadığı için Hureybî olarak tanınmış, aslen Benî Hemdân’dan olması sebebiyle Hemdânî nisbesiyle de anılmıştır. Kûfe’yi terkedip Basra’ya yerleşmesi konusunda iki ayrı gerekçeden söz edilmektedir. Bunlardan biri, bizzat kendisinin belirttiğine göre Basra’da Abdullah b. Avn ile buluşma arzusudur. Ancak Hureybî yola çıkıp Kûfe yakınlarındaki Kanâtıru Benî Dârâ’ya ulaştığında İbn Avn’in ölüm haberini almıştır. İbn Asâkir’in naklettiği rivayete göre ise Kûfe’de aynı mescidde çalışmalarını sürdürdükleri, Zeydiyye’nin kollarından Sâlihiyye’nin kurucusu Hasan b. Sâlih b. Hay ile bu mescidin yıkılan minaresinin onarımı konusunda aralarında çıkan ihtilâf üzerine Basra’ya gidip Hureybe’de yerleşmiştir. Yine İbn Asâkir’in belirttiğine göre bir ara Dımaşk’ta da bulunan Hureybî Hişâm b. Urve, A‘meş, Evzâî, İbn Cüreyc ve Süfyân es-Sevrî gibi âlimlerden hadis öğrendi; Ebû Amr b. Alâ’dan kıraat rivayet etti. Kendisinden de Süfyân b. Uyeyne, Fellâs, Ali b. Medînî, Müsedded b. Müserhed, Zühlî, Nasr b. Ali hadis, Müslim b. Îsâ el-Ahmer kıraat rivayet ettiler. Zehebî, ölümünden birkaç yıl önce talebelerinde gerekli ihlâsı görmediği için hadis rivayetini bıraktığını kaydeder. Bundan dolayı Buhârî kendisine ulaştığı halde ondan hadis alamamış, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’inde yer verdiği hadislerini talebeleri olan Müsedded, Fellâs ve Nasr b. Ali’den rivayet etmiştir. Müslim dışında diğer Kütüb-i Sitte müellifleri de eserlerinde onun rivayetlerine yer vermişlerdir. İbn Mâkûlâ’nın belirttiğine göre kendisinden kolaylıkla hadis öğrenilemeyen Hureybî’nin bu konuda başvuranları zaman zaman reddettiğine ve bu yüzden kınandığına dair bazı rivayetler kaynaklarda yer almaktadır.

İbn Sa‘d, Yahyâ b. Maîn, Ebû Zür‘a er-Râzî, Nesâî ve Dârekutnî Hureybî’nin sika olduğunu belirtmişlerdir; Dârimî de onu Ebû Âsım en-Nebîl ile karşılaştırarak, “Her ikisi de sikadır, ancak Hureybî daha üstündür” demiştir. Ebû Hâtim ise ondan “sadûk” diye söz ederek re’y anlayışına meyli bulunduğuna dikkat çekmiştir.

Hureybî Kur’an’ın mahlûk olmadığı görüşündedir. Hureybî’ye göre kişinin çocuğuna verebileceği en güzel şey onu hadis öğrenmeye teşvik etmesidir. Kişi dindarlığını sözle değil amelle ve eserleriyle ortaya koymalıdır. Fakihin ilmi arttıkça ictihadını değiştirmesinin tabii olduğunu düşünen Hureybî, tevekkülü “Allah’a karşı güzel düşüncelerle dolu olmak” şeklinde yorumlamış, amelin imandan cüz olduğunu, bu konuda Abdullah b. Mes‘ûd, Huzeyfe b. Yemân ve İbrâhim en-Nehaî’nin yolundan gittiğini belirterek imanın artıp eksilebileceğini ileri sürmüştür.

Hureybî 213 Şâbanının ortalarında (Ekim 828 sonları) Hureybe’de vefat etti. İbn Hibbân ise vefat tarihini 211 (826) olarak kaydetmiş, 213’te öldüğünü ileri sürenlerin bulunduğuna da işaret etmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

, VII, 295.

, II, 303-304.

, V, 82.

, s. 520.

, V, 47.

, VII, 60.

, III, 285-286.

, XXVIII, 19-34.

, X, 256.

, XIV, 458-467.

, IX, 346-352.

a.mlf., : sene 211-220, s. 205-209.

a.mlf., , I, 337-338.

, I, 418.

, V, 199-200.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1998 yılında İstanbul’da basılan 18. cildinde, 384 numaralı sayfada yer almıştır.