HÜSÂMEDDİN HÜSEYİN ŞAH

(ö. 965/1557’den sonra)

Şeyh Hamdullah mektebinin önde gelen hattatlarından.

Müellif:

Hüsâmeddin Halîfe olarak da tanınır. Aslen Amasyalıdır. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlı (Emanet Hazinesi, nr. 355) en‘âm-ı şerif ketebesinde babasının adı Abdullah olarak geçmektedir. Hüseyin Şah, Sabancı koleksiyonunda mevcut kendi yazdığı bir dua mecmuasının ketebesinde Şeyh Hamdullah’ın kölelerinden olduğunu belirtmiştir. Ancak Hüseyin Hüsâmeddin, Koca Mustafa Paşa’nın vakfiye defterindeki bir kayda dayanarak babasının Kemalpaşazâde Halil Bey’in oğlu olduğunu ileri sürmektedir (Amasya Târihi, IX, 23).

Hüsâmeddin Hüseyin aklâm-ı sitteyi Amasya’da Şeyh Hamdullah’tan öğrenerek icâzet aldı. Hocasına olan bağlılığı ve kabiliyeti sayesinde onun yakınlığını kazanarak gözde talebeleri arasına girdi. Hocasının oğlu Mustafa ile beraber büyüdü ve bu sebeple hocasından daha çok istifade etme imkânı buldu. Aklâm-ı sittede zamanının güçlü bir hattatı idi. Mevcut örneklerden nesih hattını hocası kadar güzel yazdığı anlaşılmaktadır.

II. Bayezid’in tahta geçmesinden (1481) sonra Şeyh Hamdullah’la beraber İstanbul’a giden Hüsâmeddin Şah 898’de (1492-93) Dîvân-ı Hümâyun, 911’de (1505) Hazîne-i Âmire kâtipliğine tayin edildi. I. Selim’in tahta geçmesi üzerine (1512) hocası ile birlikte Alemdağı’nda inzivaya çekildi. Emekli olduktan sonra Üsküdar’da ikamet etti.

Hüsâmeddin Şah’ın ölüm tarihiyle ilgili farklı rivayetler vardır. Hüseyin Hüsâmeddin, şer‘î sicillerde gördüğü bir kayda dayanarak 949’da (1542) vefat ettiğini ileri sürmektedir; ancak hattatın yazdığı bir en‘âm-ı şerif ketebesinden onun 965 (1557-58) yılında hayatta olduğu anlaşılmaktadır. Müstakimzâde Tuhfe’de 1000 (1591-92) yılına kadar ömür sürdüğünü kaydetmişse de bu uzak bir ihtimaldir. Hüsâmeddin Şah’ın Şeyh Hamdullah’ın yanına defnedildiği bilinmekle beraber bugün kabrinin yerini tesbit etmek mümkün değildir.

Şeyh Hamdullah üslûbunda pek çok eser vererek talebe yetiştirmiş olan Hüsâmeddin Şah bu mektebin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Fakat onun İstanbul kütüphanelerinde sadece iki eseri tesbit edilebilmiştir. Bunlardan biri, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlı (Emanet Hazinesi, nr. 355) 12,3 × 18,6 cm. ebadında, 965 (1557-58) tarihli, nesih hattıyla yazılmış, her sayfasında on bir satır bulunan, serlevha ve durakları tezhipli yirmi bir varaklık en‘âm-ı şeriftir. Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde kayıtlı (nr. 2431) murakka‘ içinde ise nesih kıtaları vardır. Ayrıca Sabancı koleksiyonunda serlevhası tezhipli, ketebeli, tarihsiz, her sayfada sekiz satır bulunan nesih hattıyla yazılmış bir dua mecmuası mevcuttur.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 56.

, s. 35.

, s. 177.

Habîb, Hat ve Hattâtân, İstanbul 1305, s. 108.

Hüseyin Hüsâmeddin [Yasar], Amasya Târihi, Süleymaniye Ktp., Mikrofilm Arşivi, nr. 3681-3682, IX, 23-25.

Muhittin Serin, Hattat Şeyh Hamdullah, İstanbul 1992, s. 63.

M. Uğur Derman, Sabancı Koleksiyonu, İstanbul 1995, s. 72.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1998 yılında İstanbul’da basılan 18. cildinde, 513-514 numaralı sayfalarda yer almıştır.