İBN ABDÜLHAKEM, Abdullah

Ebû Muhammed Abdullah b. Abdilhakem b. A‘yen b. Leys el-Mâlikî (ö. 214/829)

İmam Mâlik’in önde gelen talebelerinden.

Müellif:

Ailesi aslen Kızıldeniz sahilindeki Eyle’ye (Akabe) 16 mil mesafede bulunan Hakl köyündendir. Bu sebeple Haklî nisbesiyle de anılır. Dedesi A‘yen Mısır’a gelince İskenderiye’ye yerleşti ve büyük servet kazandı. Oğlu Abdülhakem burada doğdu, fıkıh tahsil etti ve burada öldü. Abdullah da 150 (767) yılında İskenderiye’de doğdu. Bu tarih bazı kaynaklarda 154 (771) ve 156 (773) olarak da geçmektedir. Babasından ve bölgenin ileri gelen âlimlerinden ders alan İbn Abdülhakem daha sonra öğrenim için Hicaz, Suriye, Irak ve Yemen’e gitti. Bizzat İmam Mâlik ile onun önde gelen öğrencilerinden Eşheb el-Kaysî, İbn Vehb ve İbnü’l-Kāsım’dan hadis ve fıkıh okudu. İmam Mâlik’ten el-Muvaṭṭaʾı dinledi ve rivayet etti. Ayrıca Esed b. Furât, İsmâil b. Ayyâş, İmam Şâfiî, Abdürrezzâk es-San‘ânî, Abdullah b. Mesleme el-Ka‘nebî, Süfyân b. Uyeyne, İbn Uleyye, Abdullah b. Lehîa, Leys b. Sa‘d gibi birçok âlimden hadis okudu. Hadis münekkitlerince sika ve sadûk olarak nitelendirilen İbn Abdülhakem’den de oğulları Muhammed, Abdurrahman, Abdülhakem ve Sa‘d’ın yanı sıra Ebû Yezîd el-Karâtisî, İbn Habîb, İbn Nümeyr, İbnü’l-Mevvâz, Rebî‘ b. Süleyman el-Cîzî, Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, Sahnûn b. Saîd, Hârûn b. İshak el-Hemedânî gibi âlimler hadis rivayet ettiler.

İbn Abdülhakem’in Mısır’da ilmî otoritesi yanında siyaset alanında da etkili olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Îsâ b. Münkedir onun tavsiyesi üzerine Vali Abdullah b. Tâhir tarafından Mısır’a kadı tayin edildi (211/826). Kendisi de şahitlerin tezkiyesi konusunda onun danışmanlığı görevini üstlendi. Halife Me’mûn’un, kardeşi Mu‘tasım’ı Mısır’a vali tayin etmesinden (214/829) rahatsız olan bazı ileri gelenlerin isteği üzerine Kādî İbnü’l-Münkedir halifeye bu hoşnutsuzluğu bildiren bir mektup yazdı; bunu haber alan Mu‘tasım kadıyı azletti ve onunla birlikte yakın dostu İbn Abdülhakem’i de mektubun yazılmasında rolü bulunduğu gerekçesiyle hapsettirdi. Halbuki İbn Abdülhakem kadıya bu mektubu göndermemesini tavsiye etmişti. Hapiste rahatsızlanan İbn Abdülhakem genellikle belirtildiğine göre 21 Ramazan 214’te (22 Kasım 829), İbn Hibbân’a göre ise 213 yılında vefat etti ve İmam Şâfiî’nin kabri yanına defnedildi. Kendisinden sonra fetva makamına oğlu Muhammed geçti. Ebü’l-Arab et-Temîmî, İbn Abdülhakem’in mihne olayı sırasında yakılarak öldürüldüğüne dair bir rivayet naklederse de (Kitâbü’l-Miḥan, s. 258) mihne olayı onun vefatından sonra meydana gelmiştir. Ancak İbn Abdülhakem’in oğulları bu olay sırasında sorgulanmış, büyük oğlu Abdülhakem işkence altında ölmüştür.

İbn Abdülhakem, döneminde İmam Mâlik’in ve öğrencilerinin fıkhını ve metodolojisini en iyi bilenlerden biri olarak kabul edilmiş, hocalarının hüküm çıkarmada takip ettiği usulü çok iyi bilmesi ve yeni meselelere bunu uygulaması ile dikkati çekmiştir. Eşheb’den sonra Mısır’da Mâlikî mezhebinin fetva mercii olan İbn Abdülhakem, fetvaları ve eserleriyle İmam Mâlik’in ve öğrencilerinin fıkhını kendisinden sonraki nesillere aktarmış, Mâlikî mezhebinin oluşmasında emeği geçmiş, el-Muḫtaṣarü’l-kebîr adlı eseri Bağdatlı Mâlikîler tarafından medreselerde temel kaynak olarak kullanılmıştır. Kādî İyâz’ın belirttiğine göre ve el-Müdevvene’den sonra Mâlikî mezhebine ait kitaplar arasında İbn Abdülhakem’in muhtasarları kadar ilgi gören başka bir eser olmamıştır (Tertîbü’l-medârik, III, 366). Ancak onun İmam Mâlik’ten yaptığı rivayetler mezhep içinde İbnü’l-Kāsım, Eşheb ve emsallerinin rivayetleri kadar güvenilir sayılmamıştır (Hattâbî, I, 4). İbn Abdülhakem’in dostu olan İmam Şâfiî 199 (815) yılında Bağdat’tan Mısır’a gittiğinde onun evinde misafir kalmış, buradaki ikameti süresince kendisinden büyük destek görmüş ve onun yanında vefat etmiştir. İbn Abdülhakem İmam Şâfiî’nin kitaplarını yazmış ve oğlu Muhammed’i onun derslerine göndermiştir.

Eserleri. 1. Sîretü (Menâḳıbü) ʿÖmer b. ʿAbdilʿazîz ʿalâ mâ revâhü’l-İmâm Mâlik b. Enes ve aṣḥâbüh. Emevî Halifesi Ömer b. Abdülazîz hakkında yazılan ilk biyografi kitabı olup müellifin ilmî titizliği ve Ömer b. Abdülazîz’in yaşadığı döneme oldukça yakın bulunması sebebiyle bu konuda yazılan en güvenilir kaynaklardan biri kabul edilir. Müellifin oğlu Muhammed’in rivayet ettiği eseri önce Ahmed Ubeyd neşretmiş (Kahire 1346/1927, 1373/1954; Beyrut 1967, 1404/1984), daha sonra bu neşri esas alan Muhammed Revvâs Kal‘acî ara başlıkları değiştirmek ve anlaşılması güç bazı kelimeleri açıklamak suretiyle kitabı yeniden yayımlamıştır (Halep, ts.). Eserin gözden geçirilip notların eklendiği bir neşri de Ahmed Abdüttevvâb İvaz tarafından gerçekleştirilmiştir (el-Ḫalîfetü’l-ʿâdil ʿÖmer b. ʿAbdilʿazîz ḫâmisü’l-Ḫulefâʾi’r-râşidîn, Kahire 1994).

2. el-Muḫtaṣarü’l-kebîr fi’l-fıḳh. İbn Vehb, Eşheb ve İbnü’l-Kāsım ile kendisinin İmam Mâlik’ten rivayet ettiği yaklaşık 18.000 meseleyi ihtiva eden eserin bazı bölümleri Fas Karaviyyîn Kütüphanesi’nde (nr. 810, vr. 1a-32b) bulunmaktadır. Ebû Bekir el-Ebherî’nin bu esere yazdığı Şerḥu’l-Muḫtaṣari’l-kebîr fi’l-fıḳh adlı şerhin de bazı bölümleri günümüze ulaşmıştır (Mektebetü’l-Ezher, Fıkhu Mâlikî, nr. 1655; Herzoglichen Bibliothek zu Gotha, nr. 1143).

3. el-Muḫtaṣarü’l-evsaṭ. 4000 fıkhî meseleyi ihtiva eden eserin iki rivayeti olup Karâtisî rivayetinde bulunan hadislerle, sahâbe ve tâbiîn sözlerine müellifin oğlu Muhammed ile Saîd b. Hassân’ın rivayetinde yer verilmemiştir (Kādî İyâz, III, 365; İbn Ferhûn, II, 208, 420).

4. el-Muḫtaṣarü’ṣ-ṣaġīr. el-Muḫtaṣarü’l-evsaṭ’ın 1200 meseleyi ihtiva eden bir hulâsası olup el-Muvaṭṭaʾdaki bilgilerle sınırlanmıştır. Bu eseri de Ebû Bekir İbnü’l-Verrâk ve Ebû Bekir el-Ebherî’nin şerhettikleri kaynaklarda belirtilmektedir. Ebü’l-Kāsım Ubeydullah b. Muhammed el-Berkî’nin (ö. 291/904), el-Muḫtaṣarü’ṣ-ṣaġīr’e İmam Ebû Hanîfe, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Râhûye, Evzâî ve Süfyân es-Sevrî’nin görüşlerini ilâve etmek suretiyle telif ettiği Ziyâdetü iḫtilâfi fuḳahâʾi’l-emṣâr fî Muḫtaṣarı İbn ʿAbdilḥakem adlı eser günümüze ulaşmıştır (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 966; krş. Kādî İyâz, III, 366; İbn Ferhûn, I, 460; II, 167). Fıkıh tarihi açısından büyük önem taşıyan bu esere İbn Ramazan diye bilinen Ebü’l-Hasan Ali b. Ya‘kūb ez-Zeyyât, Berkî’nin zikretmediği bazı fakihlerin görüşlerini ilâve etmiştir. Ubeydullah b. Ömer el-Bağdâdî eş-Şâfiî ise yine Berkî’nin bu eserine Dâvûd ez-Zâhirî, İbn Uleyye, Leys b. Sa‘d ve İbn Cerîr et-Taberî’nin görüşlerini eklemiştir (Kādî İyâz, III, 367).

5. el-Mesâʾil ve ecvibetühâ. Bir nüshası günümüze ulaşmıştır (Sezgin, I, 464).

Müellifin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: el-Ehvâl, el-Menâsik, el-Ḳażâʾ fi’l-bünyân.


BİBLİYOGRAFYA

İbn Abdülhakem, Sîretü ʿÖmer b. ʿAbdilʿazîz (nşr. M. Revvâs Kal‘acî), Halep, ts. (Mektebetü’r-Rebî‘), neşredenin girişi, s. 3-4.

, s. 199.

Ebü’l-Arab, Kitâbü’l-Miḥan (nşr. Yahyâ el-Cübûrî), Beyrut 1408/1988, s. 258.

, V, 105-106.

, s. 431, 433-436, 440-441.

Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, Menâḳıbü’ş-Şâfiʿî (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Kahire 1390/1970, II, 263, 331.

, VIII, 347.

Hattâbî, Meʿâlimü’s-Sünen, Beyrut 1411/1991, I, 4.

Kādî İyâz, Tertîbü’l-medârik (nşr. Abdülkādir es-Sahrâvî), Rabat 1982, I, 21; III, 363-368.

, IV, 179.

, II, 278.

, X, 220-223.

, XV, 191-194.

, III, 34-35.

, I, 419-421, 460; II, 167, 208, 420.

Makrîzî, el-Muḳaffa’l-kebîr (nşr. Muhammed el-Ya‘lâvî), Beyrut 1411/1991, IV, 402-403; V, 393, 411.

, I, 186.

, I, 464, 467-468, 477.

K. Avvâd, Aḳdemü’l-maḫṭûṭâti’l-ʿArabiyye fî mektebâti’l-ʿâlem, Bağdad 1983, s. 204.

M. Âbid el-Fâsî, Fihrisü maḫṭûṭâti Ḫizâneti’l-Ḳaraviyyîn, Dârülbeyzâ 1400/1980, II, 483-484.

M. Muranyi, Dirâsât fî meṣâdiri’l-fıḳhi’l-Mâlikî (trc. Saîd Buhayrî v.dğr.), Beyrut 1409/1988, s. 22-35.

F. Rosenthal, “Ibn ʿAbd al-Ḥakam”, , III, 674.

Nûrullah Kisâyî, “İbn ʿAbdilḥakem”, , IV, 183-184.

Jonathan E. Brockopp, “Early Islamic Jurisprudence in Egypt: Two Scholars and Their Mukhtasars”, , XXX/2 (1998), s. 167-182.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 19. cildinde, 276-277 numaralı sayfalarda yer almıştır.