İBN ACÎBE

Ebü’l-Abbâs Ahmed b. Muhammed b. Mehdî el-Hasenî eş-Şâzelî (ö. 1224/1809)

Faslı âlim, müfessir, Şâzelî-Derkāvî şeyhi.

Müellif:

1161’de (1748) Tanca ile Tıtvân arasında bulunan Hamîs köyünde doğdu. Ailesi bu bölgenin şeriflerindendir. el-Fehrese adlı otobiyografik eserinde Hz. Hasan soyundan geldiğini söyleyen ve şeceresini kaydeden İbn Acîbe öğrenimine Hamîs’te başladı. Kasrülkebîr’de Muhammed es-Sûsî es-Simlâlî’den bir süre ders aldıktan sonra Tıtvân’a gitti. Buradaki âlimlerden fıkıh, kelâm, tefsir ve edebiyat dersleri aldı. Muhammed el-Cenevî Tıtvân’a gelince onun derslerine devam ederek fıkıh ve hadis bilgisini ilerletti. Tasavvufla da onun aracılığıyla tanıştı (el-Fehrese, s. 29-32). Cenevî’nin vefatından sonra 1200 (1786) yılında Fas’a gitti. Muhammed et-Tâvüdî İbn Sûde’nin derslerini takip edip icâzet aldı. Fas’taki diğer âlimlerden de faydalanan İbn Acîbe daha sonra Tıtvân’a dönerek dinî ilimleri okutmaya başladı. 1209’da (1794) Derkāvî-Şâzelî şeyhi Sîdî Muhammed el-Bûzîdî ile tanıştı. Daha önce Muhammed Cenevî’nin etkisiyle tasavvufa ilgi duyarak Kuzey Afrikalı Şâzelî şeyhi İbn Atâullah el-İskenderî’nin el-Ḥikemü’l-ʿAṭâʾiyye’sini okudu. Bûzîdî’ye intisap edip seyrüsülûkünü tamamladıktan sonra kurduğu zâviyede irşad faaliyetlerine başladı. Bir ara bid‘atçılıkla suçlanarak müridleriyle birlikte hapsedilmesi mensuplarının daha da artmasına sebep oldu. Bölgede kurduğu zâviyelerin sayısını arttırarak bir yandan irşad faaliyetini yaygınlaştırırken bir yandan da tasavvufa dair eserler kaleme aldı. 7 Şevval 1224’te (15 Kasım 1809) Tıtvân yakınındaki Gumâre’de vebadan öldü. Mezarı Derkāviyye mensupları tarafından her yıl 14 Eylül’de ziyaret edilmekte ve anma törenleri yapılmaktadır.

Derkāviyye’nin pîri Mevlây el-Arabî ed-Derkāvî’ye (ö. 1239/1823) büyük bir saygı duyan İbn Acîbe eserlerinde genellikle onun fikirlerini nakletmiştir. Tarikata intisap etmeden önce dinî ilimler sahasındaki bilgisini derinleştirmesi yanında tasavvufî hayata girdikten sonra da dinin zâhirî hükümlerine bağlı kalmaya önem vermiş, eserlerinde bâtın ilmi olan tasavvufun hakikatine zâhir ilimleriyle ulaşılacağını vurgulamıştır. Ona göre ilmin meyvesi ameldir. Amelin neticesi hal, halinki zevk, zevkinki şürbdür; şürbü sekr, sekri de sahv takip eder. Sahvdan sonra kemal ve vuslata ulaşılır. Hadiste geçen İslâm, iman ve ihsan kavramları (Buhârî, “Îmân”, 37, “Tefsîr”, 31/2; Müslim, “Îmân”, 1) sırasıyla şeriat, tarikat ve hakikate tekabül etmektedir. İbn Acîbe eserlerinde Kuşeyrî, Gazzâlî ve Şehâbeddin es-Sühreverdî gibi mutasavvıfların kitaplarından alıntılar yapmakla beraber daha çok vahdet-i vücûd üzerinde durmuştur.

Eserleri. el-Fehrese adlı eserinde otuz sekiz kitabının adını zikreden (s. 38-40) İbn Acîbe’nin bu listede yer almayan başka eserleri de vardır. Basılan eserleri şunlardır:

1. el-Fehrese. Müellif bu eserde ailesi, soyu, yetişme tarzı, öğrenimi ve irşad faaliyetleri hakkında bilgi vermiştir. Eser ayrıca müellifin yaşadığı dönemdeki ilmî ve tasavvufî hayat hakkında da bilgi ihtiva etmektedir. Jean-Louis Michon’un Fransızca’ya çevirdiği eser (bk. bibl.) Abdülhamîd Sâlih Hamdûn tarafından yayımlanmıştır (Kahire 1410/1990).

2. Îḳāẓü’l-himem fî şerḥi’l-Ḥikem. İbn Atâullah el-İskenderî’nin meşhur eserinin şerhidir (Kahire 1331, 1381/1961, 1392/1972). İbn Acîbe, şeyhi Bûzîdî’nin isteği üzerine kaleme aldığı bu eserde geniş ölçüde Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî, Şeyh Zerrûk, Mevlây el-Arabî, Bûzîdî gibi Şâzelî mutasavvıfların görüşlerine yer vermiştir.

3. el-Fütûḥâtü’l-ilâhiyye fî şerḥi’l-Mebâḥis̱i’l-aṣliyye. Kuzey Afrikalı sûfî İbn Bennâ es-Sarakustî’ye ait tasavvufî bir manzumenin şerhi olup bir mukaddime ve beş bölümden meydana gelir. Hayli hacimli olan eserde tasavvufun hemen bütün meseleleri güzel bir üslûpla anlatılmıştır. Müellifin, şeyhi Bûzîdî’nin isteği üzerine kaleme aldığı eser Abdurrahman Hasan Mahmûd tarafından yayımlanmıştır (Kahire 1983).

4. Miʿrâcü’t-teşevvüf ilâ ḥaḳāʾiḳi’t-taṣavvuf. Tasavvuf terimlerine dair olup 1937’de Şam’da basılmıştır. J. L. Michon eseri İbn Acîbe üzerine hazırladığı doktora tezinde Fransızca’ya çevirmiştir (bk. bibl.). Muhammed b. Ahmed el-Hâşimî de Taʿlîḳ ʿalâ Miʿrâci’t-teşevvüf adlı bir çalışma yapmıştır (Dımaşk 1937).

5. el-Baḥrü’l-medîd fî tefsîri’l-Ḳurʾâni’l-mecîd. Dört ciltten meydana gelen eserin iki cildi basılmıştır (Kahire 1375, 1376).

6. el-Fütûḥâtü’l-ḳudsiyye fî şerḥi’l-Muḳaddimeti’l-Âcurrûmiyye. İbn Âcurrûm’un gramer kitabının şerhidir (İstanbul 1315). Kuşeyrî’nin Naḥvü’l-ḳulûb’una benzeyen eserde gramer kurallarının dil yönünden açıklanmasının yanında bunlara tasavvufî yorumlar da getirilmiştir.

Bûsîrî’nin “Bürde” ve “Hamziyye” kasidelerine, Zerrûk’un el-Vaẓîfe’sine, Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî’nin el-Ḥizbü’l-kebîr’ine, İbnü’n-Nahvî’nin el-Münferice’sine, Cezerî’nin, Ḥıṣnü’l-ḥaṣîn’ine, Halîl b. İshak el-Cündî’nin el-Muḫtaṣar’ına, İbn Fâriz’in Ḫamriyye’sine şerhler yazan İbn Acîbe’nin diğer bazı eserleri şunlardır: Ezhârü’l-bustân fî ṭabaḳāti’l-aʿyân, Dîvân, Kitâb fi’l-ḳażâʾ ve’l-ḳader, Şerḥu ebyâtı İbni’l-ʿArabî, Kitâb fî ẕemmi’l-ġıybe ve’l-medḥi’l-ʿuzle ve’ṣ-ṣamt, Tebṣıratü’d-Derḳāviyye, Kitâbü’l-Mevedde.


BİBLİYOGRAFYA

İbn Acîbe, el-Fehrese (nşr. Abdülhamîd Sâlih Hamdân), Kahire 1410/1990, s. 1-87.

Buhârî, “Îmân”, 37, “Tefsîr”, 31/2.

Müslim, “Îmân”, 1.

Muhammed Zâfir el-Ezherî, el-Yevâḳītü’s̱-s̱emîne, Kahire 1325/1908, s. 70.

Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, Fas 1346, II, 228.

, I, 169-170.

, s. 400.

, I, 234.

, II, 163.

Muhammed Dâvûd, Târîḫu Tıṭvân, Tıtvân 1962, III, 206-224; VI, 213-258.

J. S. Trimingham, The Sufi Orders in Islam, Oxford 1971, s. 112.

J. L. Michon, Le soufi marocain Aḥmad Ibn ʿAjība et son Miʿraj. Glossaire de la mystique musulmane, Paris 1973.

a.mlf., “L’autobiographie (Fahrasa) du soufı marocain Aḥmad Ibn ʿAjība (1747-1809)”, Arabica, XV, Leiden 1968, s. 225-269.

a.mlf., “Deux traités sur l’unité de l’existence du soufi marocain Ibn ʿAjiba”, Études Traditionnelles, sy. 80 (1979), s. 163-173; sy. 81 (1980), s. 18-32.

a.mlf., “Ibn ʿAd̲j̲ība”, , III, 696-697.

, I, 77.

, III, 358.

Fethullah Müctebâî, “İbn ʿAcîbe”, , V, 213-215.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 19. cildinde, 294-295 numaralı sayfalarda yer almıştır.