İBN ŞÂS

Ebû Muhammed Celâlüddîn Abdullāh b. Necm b. Şâs b. Nizâr el-Cüzâmî es-Sa‘dî (ö. 616/1219)

Mâlikî fakihi ve hadis âlimi.

Müellif:

Emîr olan dedesine nisbetle İbn Şâs diye anılmıştır. Mısır kadılarından Ebû Ali Takıyyüddin Hüseyin b. Abdürrahim (ö. 685/1286) onun torunudur. Kahire’de yetişen İbn Şâs önce hadis okudu, daha sonra fıkıh tahsiline ve Mâlikî fıkhını öğrenmeye yöneldi. Hadis ve fıkhın yanı sıra Arapça ve kıraat ilimlerinde de derinleşen İbn Şâs’ın kendilerinden ders aldığı hocalarından yalnız ikisinin adı bilinmektedir. Öğrencisi Münzirî’nin belirttiğine göre bunlardan biri fıkıh âlimi Ebû Yûsuf Ya‘kūb b. Yûsuf el-Mâlikî, diğeri de Fustat’taki el-Câmiu’l-atîk’in hadis hocalarından olan İbn Berrî eş-Şâfiî’dir (et-Tekmile, II, 469).

İbn Şâs, yaşadığı dönemde Mısır’da Mâlikî fıkhını en iyi bilenlerden biri ve aynı zamanda hadis ilminde üstat sayılıyordu. el-Câmiu’l-atîk’e bitişik Mâlikî medresesinde bir müddet ders verdi ve birçok öğrenci yetiştirdi. Hadis âlimi Zekiyyüddin el-Münzirî bunlardan biridir (Süyûtî, I, 355). Kādılkudât Ebü’l-Kāsım Sadreddin Abdülmelik b. Îsâ el-Mârânî ile halefi Şerefeddin b. Muînüddevle’nin yanında şahitlik ve kâtiplik görevinde bulunan İbn Şâs, bir ilim adamı olmasının yanı sıra aynı zamanda mücadeleci bir şahsiyetti. 616 (1219) yılında Dimyat şehrine hücum eden Haçlılar’ın şehri muhasara altına alması ve halkı yiyeceksiz bırakması üzerine harekete geçip cihad ilân eden Eyyûbîler’den el-Melikü’l-Muazzam ve kardeşine katılarak Dimyat şehrinin savunmasında bulunmuş ve aynı yılın Cemâziyelâhir veya Receb ayında (Ağustos veya Eylül 1219) savaş meydanında şehid olmuştur. Bazı kaynaklarda şehâdetinin 610 (1213) yılında vuku bulduğu kaydedilir.

Eserleri. İbn Şâs’ın günümüze ulaşan tek eseri ʿİḳdü’l-cevâhiri’s̱-s̱emîne fî meẕhebi ʿâlimi’l-Medîne’dir. Mezhep fıkhının muteber ve meşhur kaynaklarından sayılan eser daha çok el-Cevâhir adıyla tanınır. Daha sonraki dönemde birçok Mâlikî fakihi İbn Şâs’ın bu eserinden faydalanmış, İslâm dünyasının birçok yerinde elden ele dolaşan kitap özellikle Mâlikî muhitinde hayli yaygınlık kazanmıştır. İyi bir sistematiğe sahip olan eserde yer alan atıflardan, müellifin daha önceki Mâlikî fıkıh literatürünü incelediği ve burada mevcut bilgi ve görüşleri yeni bir üslûpla derlediği anlaşılmaktadır. Ortaya konulan görüşlerin Mâlikî mezhebinin ana kaynaklarından alınmasına özen gösterilmiş, daha önceki Mâlikî müelliflerinin çoğunun takip ettiği Sahnûn’un el-Müdevvene’sinin şerh ve ta‘liki usulünde ısrar edilmeyip fıkıhla ilgili meselelerin kolayca anlaşılmasına imkân verecek bir düzenleme yapılmıştır. Ayrıca görüşlerin küllî kaide, hikmet-i teşrî‘ ve makāsıdla olan ilişkilerine de temas edilmiştir. Tertip bakımından İmam Gazzâlî’nin el-Vecîz’inin örnek alındığı eserde lafız veya mâna yönüyle birçok küllî kaideye yer verilmiş ve bunlar bir sonraki dönemde daha gelişecek olan kavâid literatürüne kaynaklık etmiştir. ʿİḳdü’l-cevâhir’in kısmen yeni bir tertiple hazırlanmış olması, Mâlikî mezhebi tarihinde esere karşı gösterilen ilginin gerçek âmili olmuştur. Çoğu Tunus’ta olmak üzere çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunan kitap Muhammed el-Hâdî Ebü’l-Ecfân ve Abdülhafîz Mansûr tarafından neşredilmiştir (I-III, Beyrut 1995). Muahhar kaynaklarda İbn Şâs’a Kerâmâtü’l-evliyâʾ adında bir eser daha nisbet edilmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

İbn Şâs, ʿİḳdü’l-cevâhiri’s̱-s̱emîne fî meẕhebi ʿâlimi’l-Medîne (nşr. Muhammed el-Hâdî Ebü’l-Ecfân – Abdülhafîz Mansûr), Beyrut 1995, neşredenlerin girişi, I, 17-59.

, II, 468-469.

, III, 61.

, XXII, 98-99.

, IV, 35.

, XIII, 86.

, III, 443-444.

İbn Kunfüz, el-Vefeyât (nşr. Âdil Nüveyhiz), Beyrut 1971, s. 306.

, I, 355, 454.

, I, 613.

, V, 69.

, I, 459.

, II, 324.

, I, 165.

, IV, 286.

, VI, 158-159.

, II, 230.

M. Âbid el-Fâsî, Fihrisü maḫṭûṭâti Ḫizâneti’l-Ḳaraviyyîn, Dârülbeyzâ 1399/1979, I, 337-339.

Muhammed et-Tâhir er-Rızkī, “İbn Şâs ḥayâtühû ve âs̱âruh”, Mecelletü Câmiʿati’z-Zeytûne, sy. 1, Tunus 1992, s. 107-128.

Abbas Salara, “İbn Şâs”, , IV, 55.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 20. cildinde, 369 numaralı sayfada yer almıştır.