İBNÜ’l-MÜNECCİM

Ebû Ahmed Yahyâ b. Alî b. Yahyâ b. Ebî Mansûr (ö. 300/912)

Edebiyat tarihçisi, kelâm âlimi ve mûsiki nazariyatçısı.

Müellif:

241’de (855) Bağdat’ta doğdu. Astronomi, matematik ve mûsiki başta olmak üzere çeşitli alanlarda birçok ilim adamı ve sanatkâr yetiştiren İran asıllı Müneccimoğulları ailesine mensuptur. Büyükbabası Yahyâ b. Ebû Mansûr el-Müneccim, Beytülhikme’nin seçkin âlimlerinden olup Halife Me’mûn’un astrologuydu. Mûsiki üstadı İshak el-Mevsılî’nin talebesi olan babası şairliğinin yanında çeşitli ilim ve sanat dallarında da söz sahibiydi.

İbnü’l-Müneccim öğrenimine babasının yanında başladı. Aile çevresindeki ilim adamlarından da istifade etti. Kaynaklarda, babasının bütün ilmini çocuklarının en kabiliyetlisi olan İbnü’l-Müneccim’e aktardığını söylediği belirtilmektedir. Edebiyat, fıkıh, kelâm ve mûsiki sahalarında kendisini yetiştirerek bu konularda devrinin en ünlü kişileri arasına giren İbnü’l-Müneccim, babası ve dedesi gibi uzun yıllar Abbâsî halifelerinin nedimliğini yaptı. Mütevekkil-Alellah’ın oğlu Muvaffak-Billâh Talha’nın hizmetinde nedimliğe başlayarak bu görevi Mu’temid-Alellah, Mu‘tazıd-Billâh ve Müktefî-Billâh dönemlerinde de sürdürdü. Bazı kaynaklarda onun Muktedir-Billâh’ın da (908-932) nedimi olduğu kaydedilmektedir. İbnü’l-Müneccim 13 Rebîülevvel 300 (28 Ekim 912) tarihinde Bağdat’ta vefat etti.

Eski Arap mûsikisi ekolünün nazariyatçıları arasında önemli bir yeri olan İbnü’l-Müneccim aynı zamanda edebiyatçı ve Mu‘tezilî kelâm âlimidir. Yâkūt el-Hamevî onun edebiyat dünyasının parlak bir yıldızı, Merzübânî ise zamanının en üstün şairi olduğunu söyler. Özellikle Halife Mu‘tazıd ve Müktefî’nin huzurunda söylediği şiirlere birçok mecmuada rastlanmaktadır. İbnü’l-Müneccim’in kelâmî görüşlerini benimseyen bir grubun bulunduğu, bu grubun Halife Müktefî’nin de katıldığı toplantılarına Bağdat’ın önemli âlim ve ilâhiyatçılarının iştirak ettiği bilinmektedir. Tarih, kelâm ve tefsir âlimi Muhammed b. Cerîr et-Taberî onun öğrencilerindendir. Çeşitli ilim dallarındaki üstün bilgisi yanında Grek dili ve kültürüne de vâkıf olması, İbnü’l-Müneccim’in çok yönlü kişiliğini göstermesi bakımından önemlidir.

İbnü’l-Müneccim, Arap mûsikisi icracılarının teoriye ve teorisyenlere önem vermedikleri bir dönemde yaşamış en büyük mûsiki nazariyatçılarındandır. Dönemin bazı müellifleri gibi mûsikiyi sadece teoriler bütünü olarak ele almamış, İshak el-Mevsılî ve İbn Hurdâzbih gibi aynı zamanda pratik olarak da işlemiştir. İbnü’l-Müneccim, İshak el-Mevsılî’nin mûsiki sistemiyle yetinmemiş, bundan hareketle yeni bir ses ve nota sistemi ortaya koymuştur. Grekler’in sekiz notalı sistemiyle eski Arap ekolünün on sekiz notalı sistemleri birbirinden tamamen farklı olduğu gibi Kindî, İbn Sînâ, İbn Zeyle’nin Grek sistemi üzerinde yoğunlaşan çalışmaları da yerli pratik sanattan oldukça uzaktı. Nağme sayısı İbnü’l-Müneccim’in sisteminde de İshak’ın sisteminde olduğu gibi ondur. İshak’ın sisteminde ilk ses udun mesnâ telinin boş (açık) vurulmasıyla elde edilen sestir. İshak, ud telleri üzerinde mecrâ adını verdiği, seslerin kaynağı olan vüstâ (orta parmak) ve bınsır (yüzük parmağı) adlı iki perde akımı tesbit etmiştir. İshak’a ve onun metodunu takip edenlere göre gerek udda gerekse üflemeli enstrümanlarda bu on sesten fazlası yoktur. İbnü’l-Müneccim’e göre nağmeler arasında uygun düşen yerlerde, kulağın hoşlandığı şekilde gerçekleşmesi gereken birbirine uyumlu geçişler sayesinde mûsiki eserleri melodik açıdan daha güzel bir şekil alacaktır. İbnü’l-Müneccim’in ve onu takip eden nazariyatçıların ortaya koydukları görüşler daha sonra gelişecek olan mûsiki nazariyatının temelini teşkil etmiştir.

Eserleri. 1. Risâle fi’l-mûsîḳā. İbnü’l-Müneccim’in günümüze ulaşan tek eseridir. Arap mûsikisi nazariyatına dair olan kitap, Arap mûsikişinası ve mûsiki nazariyatçısı İshak el-Mevsılî’nin görüşleri doğrultusunda müellifin fikirlerini ihtiva eder. Halife Mu‘tazıd-Billâh’a ithaf edilen eser, eski Arap ekolüne ait müzikal sistem üzerine yazılmış en eski monografidir. İsfahânî, Kitâbü’l-Eġānî’sinde müzik terimlerini açıklarken bu kitabı esas almıştır. Eserin tesbit edilen iki nüshasından biri Hindistan Râmpûr’daki Rızâ Râmpûr Kütüphanesi’nde (Fennü’r-riyâzî, nr. 3097, vr. 25b-28a), diğeri Londra’daki British Library’dedir (Or., nr. 2361, vr. 236b-238b). Risâle fi’l-mûsîḳā’da, özellikle Arap mûsikisi ekolü ile Grek felsefesini şerhedenler ekolünün farklılıkları ele alınmakta ve değerlendirilmektedir. Müellif, bu iki mûsiki anlayışını incelerken enstrüman olarak udu esas almış ve nazariyesini ud üzerine temellendirmiştir. Ayrıca beste konusuna da temas ederek nağmeler arasında uyum meselesini ele almış, udun klavyesindeki parmak baskılarına işaret edip Arap mûsikisi dizisindeki perdelerin yerlerini göstermiş ve bu arada ebced nota sistemi çerçevesinde ebced harflerini kullanmıştır. Risâle, ilk defa Muhammed Behcet el-Eserî tarafından British Library nüshası esas alınarak Kitâbü’n-Naġam li-Yaḥyâ b. ʿAlî b. Yaḥyâ el-Müneccim adıyla yayımlanmıştır (Bağdad 1950). Farmer’in, bu risâle ile Kitâbü’n-Naġam’ın aynı eser olabileceği şeklindeki değerlendirmesi sebebiyle (, XIII, 348) kitap bu isimle neşredilmiş olmalıdır. Ruhi Kalender ve Necati Avcı’nın Türkçe’ye yaptıkları tercüme de risâle “Kitâbü’n-Naġam” başlığıyla yayımlanmıştır (, XXV [1981], s. 395-418). Yûsuf Şevkī, Risâletü İbni’l-Müneccim fi’l-mûsîḳā ve keşfü rumûzi Kitâbi’l-Eġānî adlı çalışmasında (Kahire 1959) Râmpûr yazmasını esas almış ve nüsha farklılıklarını belirtmiştir. Zekeriyyâ Yûsuf da eseri Râmpûr nüshasına dayanarak Risâletü İbni’l-Müneccim fi’l-mûsîḳā adıyla neşretmiştir (Kahire 1964).

2. Kitâbü’l-Bâhir fî aḫbâri şuʿarâʾi Muḫaḍrameyi’d-devleteyn. Kaynaklarda değişik isimler altında zikredilen bu eserin, Emevî ve Abbâsî dönemi şairlerinin biyografileriyle bazı şiirlerini ihtiva ettiği, Beşşâr b. Bürd ile başlayıp Mervân b. Ebû Hafsa ile sona erdiği ve müellifin oğlu Ebü’l-Hasan Ahmed tarafından tamamlandığı belirtilmektedir. İbnü’l-Müneccim’in Kitâbü’l-Bâriʿ fî aḫbâri şuʿarâʾi’l-Müvelledîn adlı bir diğer eserinden bahsedilmekteyse de İbnü’n-Nedîm ve İbn Hallikân bu eserin kardeşi Hârûn’a ait olduğunu kaydeder.

3. Kitâbü’n-Naġam. Ebü’l-Ferec el-İsfahânî Kitâbü’l-Eġānî’sinde övgüyle söz ettiği bu eserden alıntılar yapmıştır. İsfahânî’nin iktibas ettiği bölümlerde, müellifin Risâle fi’l-mûsîḳā’nın giriş kısmında bir mugannîde bulunması gereken vasıfları belirten bir eser yazdığından söz edilmesi bunun Kitâbü’n-Naġam olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

İbnü’l-Müneccim, Risâle fi’l-mûsîḳā (nşr. Yûsuf Şevkī), Kahire 1976, tür.yer.

Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî (nşr. el-Hâc Mahmûd es-Sâsî), Kahire 1323/1905, XVIII, 25, 176, 374.

Merzübânî, Muʿcemü’ş-şuʿarâʾ (nşr. F. Krenkow), Beyrut 1402/1982, s. 502-503.

, s. 629, 631.

, XIV, 230.

Kemâleddin el-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâʾ (nşr. İbrâhim es-Sâmerrâî), Zerkā 1405/1985, s. 178-179.

, XX, 28-29.

, s. 238, 364.

, VI, 198-201.

, XIII, 405.

, II, 237.

, I, 220.

, I, 146.

, II, 517.

, IX, 195-196.

H. G. Farmer, Târîḫu’l-mûsîḳa’l-ʿArabiyye (trc. Hüseyin Nassâr), Kahire 1956, s. 197.

a.mlf., Meṣâdirü’l-mûsîḳa’l-ʿArabiyye (trc. Hüseyin Nassâr), Kahire 1957, s. 55-56.

a.mlf., Historical Facts for the Arabian Musical Influence, New York 1970, s. 27, 87-88, 280-281, 285.

a.mlf., “Yahyâ b. Ali”, , XIII, 347-348.

, XIII, 215.

Zekeriyyâ Yûsuf, Maḫṭûṭâtü’l-mûsîḳa’l-ʿArabiyye fi’l-ʿâlem, Bağdad 1967, s. 13.

S. M. Stern, “Abū Isā Ibn al-Munajjim’s Chronography”, Islamic Philosophy and The Classical Tradition (ed. S. M. Stern v.dğr.), Oxford 1972, s. 438.

A. Shiloah, The Theory of Music in Arabic Writings, München 1979, s. 200-201.

İsmail Erünsal, “İslâm Medeniyetinde Kütüphaneler”, Doğuştan Günümüze İslâm Tarihi, İstanbul 1989, XIV, 217.

Ahmet Hakkı Turabi, el-Kindi’nin Mûsikî Risâleleri (yüksek lisans tezi, 1996), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 70.

A. E. Khairallah, “Abū Aḥmad Yahyā”, , I, 251-252.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2000 yılında İstanbul’da basılan 21. cildinde, 155-156 numaralı sayfalarda yer almıştır.