İdeal Kent Arayışında Mimari Ütopyalar (Ece Ceyhan Baba)

İdeal Kent Arayışında Mimari Ütopyalar Ece Ceyhan Baba YEM YAYINLARI
Doç.Dr. Ece Ceylan Baba’nın, insanlığın Antikçağ’dan bugüne ideal bir yaşam alanı yaratma çabası serüvenini ortaya koyduğu yeni kitabı İdeal Kent Arayışında Mimari Ütopyalar YEM Yayın tarafından yayımlandı.
 
Her şey mevcut düzenin yerine, ideal bir yapı kurmaya duyulan güçlü bir arzu ile başlar… Önce düşsel bir kurgu olan ütopya bu arzunun dile getirilişidir. Soyut bir tasarı ancak somut bir mekânda can bulabileceğinden, istisnasız bir yere/mekâna bağımlıdır. Bu nedenle ütopyacı, halihazırda yaşadığından çok daha farklı bir mekân tasarlar. Ortaya çıkan ütopya mekânı ise çoğunlukla bir kente karşılık gelir. İşte bu kentin planlanması çerçevesinde tasarlanan, bir yaşam ve toplum mühendisliği olan ütopya; ilerlemecidir, eşitlikçidir, umut vaat eder, kusursuz bir tasarım iddiası taşır, rasyonel bir düzen önerir ancak, otoriter ve totaliter bir tavırla bezenmiş, mutlakiyetçi bir anlayışa da sahiptir.
Ütopyalar toplumdaki tüm çatışmaların sona erdirildiği ideal bir evreni, modern teknolojinin yardımıyla inşa etmek; barışın, refahın ve erdemin ebedi ve evrensel olacağı bir ortam yaratmak amacını taşırlar.
Peki, tüm bu “iyi niyetli ve ulvi” tasarıların kapıları gerçekten mutlak ideal yaşam alanlarına mı açılır?
Ece Ceylan Baba, bu sorunun yanıtını ararken, Antikçağ’dan Rönesans’a, Aydınlanma döneminden Modernizme, Postmodernizmden günümüze kadar uzanan ideal kenti tasarlama düşüncesinin çarpıcı örneklerini paylaşıyor. Dünyanın bilinen en eski ve ünlü ütopik kenti/ülkesi Atlantis’ten başlayarak; Moore’un Ütopya’sı, Haussmann eliyle Paris’te gerçekleşen yaratıcı yıkım, Howard’ın bahçe-kentleri, Corbusier’nin Çağdaş ve Işıyan Kent projeleri, Archigram’ın takılıp-sökülebilir kent tasarımları gibi çok sayıda sıra dışı önermeyi irdelerken, İdeal Kent Arayışında Ütopyalar’da, süregelen bu ideal kent arayışına ilişkin verileri ve yaklaşımları okuyucunun değerlendirmesine sunuyor.
Ece Ceylan Baba, “ütopyanın net bir tanımdan kaçtığına” dikkat çekerek başladığı kitabında, tarihin derinliklerine uzanarak okuyucuyu, kurgulanmış ütopik yaşam alanları arasında mimari bir yolculuğa çıkarıyor. Ütopya ile başlayan ideal kenti yaratma girişimlerinin zamanla ekotopya, heterotopya ve hiper bina gibi arayışlarla süregeldiğini ortaya koyan Baba, günümüzde de süren bu çabaların sonunda birer distopyaya dönüşme eğiliminde olduklarını ise şöyle dile getiriyor:
“… Kentler günümüzde, tarihte daha önce hiç olmadığı kadar farklı sınıflardan, farklı toplumsal katmanlardan, farklı inançlardan ve etnik kökenlerden oluşan, aşırı kozmopolit ve heterojen yapıdadır. Özellikle de kimlik politikalarının hiç olmadığı kadar yükseldiği postmodern dönemde, arı bir modernist tavırla, soyut tek bir aklın kâğıt üzerinde işlevsel görünen tasarımıyla bir kent tasarlamak, artık tüm kentlileri yabancılaştıran bir distopyadan başka bir şey üretemez görünüyor. Kentler artık iktisattaki ‘görünmez el’ gibi, bütünüyle piyasanın, dolayısıyla kentte yaşayan tüm aktörlerin ortaklaşa alışkanlıkları, ekonomik yeterlilikleri, yaşamdan ve kentten beklentileri, siyasi görüşleri çerçevesinde belediye ve merkez hükümetin de katkılarıyla evrilen ve sürekli oluş halinde bulunan bir organizma görünümündedir. Modernizmin tek bir hamlede tasarlanan ve zamana sonsuza değin direnebilen, olmuş ve bitmiş, tamamlanmış ve dahası içinde yaşayanlara buyurgan bir tavır gösteren kentleri, sürekli oluş halindeki genişleyen, evrilen, dönüşen yapıdaki akışkan kentlere dönüşmüştür.
Günümüz kentlerinin gereksinimleri soyut bir evrensel aklı aşmış, mikro pek çok kimlikten, ideolojilerden, değişen mal ve hizmet üretim biçimlerinden, farklılaşan iletişim ve ulaşım biçimlerinden etkilendikçe, hem dönüşen hem de toplumu yeniden etkileyen bir yapıya evrilmiştir. Bir kenti masa başında tek bir aklın tasarlamasından, kentin mikro parçaları olan mikro alanların, binaların ve oluşumların tasarlanmasına geri adım atılmıştır. Kentlerin, kentlilerin ortak aklına ve değişen ortak gereksinimlerine endekslenmesi, artık mutlak düzen arayan ütopyaların yerini, kaosu yönetebilen yüzergezerliklere bırakmaktadır. Israr edilen ütopyalarda ise, tarih bize öyle gösteriyor ki sonuç her daim aynı oluyor: Distopya!”
 
 
İÇİNDEKİLER
06          ÜTOPYA KAVRAMI
10          ÜTOPYANIN TANIMDAN KAÇIŞI
11          Arzu
11          Umut
12          Ütopya Halihazırdaki Düzene Başkaldırıdır
13          Arı Rasyonellik
14          Ütopya Bir Modellemedir
15          Ütopya Evrenseldir
16          Ütopya Alternatif Bir Düzen Sunumudur
17          Ütopya Kusursuz bir İdealdir
18          Tek Adamcılık
19          Toplum Mühendisliği
19          Ütopya Anti-Özgürlükçüdür
21          Ütopya Çoğunlukla Bir Kenttir
22          Ütopya Durağandır
22          Ütopya İlerlemecidir
23          Ütopya Eşitlikçidir
24          ÜTOPYA BATI’YA ÖZGÜ BİR TÜR MÜDÜR?
 
28          İDEAL KENT ARAYIŞI
34          ANTİKÇAĞ’DA İDEAL KENT TASARIMLARI
42          RÖNESANS’TA İDEAL KENT TASARIMLARI
60          ÜTOPYANIN BİR TÜR OLARAK ORTAYA ÇIKIŞI
74          İLK ÜTOPYALAR
84          AYDINLANMA ÜTOPYALARI
88          ON DOKUZUNCU YÜZYIL ÜTOPYALARI
91          Ütopyacı Sosyalistler
126        Paris’te Yaratıcı Yıkım: Haussmann
132        MODERNİZM VE YİRMİNCİ YÜZYIL ÜTOPYALARI
 134       HOWARD’IN BANLİYÖSÜ: BAHÇE-KENT
137        ÜTOPYAYA LE CORBUISER PARANTEZİ: “ÇAĞDAŞ KENT” VE “IŞIYAN KENT”
160        TAKILIP-SÖKÜLEBİLİR KENT ÜTOPYASI: ARCHIGRAM
166        POST-SANAYİ TOPLUMUNDA ÜTOPYALAR
171        “Dejenere Ütopyalar”: Disneyland ve Alışveriş Merkezleri
177        Kent Tasarımında Doğayı Yenmekten, Doğayı Yenilenebilir Kılmaya Geçiş: Ekotopya
186        Zihindeki Tasarımın Gerçekle Yüzleştiğinde Çarpılması: Distopya
196        Kent Tasarımında Homojenliğin Aşınması: Heterotopya
199        Kenti Tek Bir Bina Ölçeğine Sığdırma Girişimi: Hiper Bina
204        SONUÇ
214        KAYNAKÇA

250,00

Yayın Tarihi:10.11.2022
ISBN:9786257008020
Dil:TÜRKÇE
Sayfa Sayısı:192
Cilt Tipi:Karton Kapak
Kağıt Cinsi:Kuşe Kağıt
Boyut:16.5 x 23 cm