İLDENİZ, Şemseddin

İLDENİZ, Şemseddin (ö. 571/1175) İldenizliler hânedanının kurucusu ve ilk hükümdarı (1148-1175).

Müellif: Gülay Öğün Bezer

Eldekez, Eldigüz gibi değişik telaffuzlarla da kullanılmakla birlikte isim Türkçe “il” ve “deniz” kelimelerinden oluştuğu kanaatiyle daha çok İldeniz şeklinde kabul görmektedir. İldeniz’in hayatının ilk yıllarına ait bilgiler, Derbend’de köle pazarından satın alınmış Kıpçak asıllı bir gulâm olduğundan ileriye gitmez. Mîrhând’ın yazdığına göre satıldığı tarihte (tahminen 515/1121) “henüz çelimsiz bir çocuktu” (Ravżatü’ṣ-ṣafâʾ, IV, 599); bu durumda 1110 yılı civarında doğduğu söylenebilir. Irak Selçuklu Veziri Kemâleddin es-Sümeyremî’ye satılan İldeniz, vezirin 516’da (1122) Bâtınîler tarafından öldürülmesi üzerine Sultan Mahmûd b. Muhammed Tapar’ın (1119-1131), onun ölümünün ardından da daha sonra tahtı ele geçirecek olan Mesud Muhammed Tapar’ın hizmetine girdi. Kısa zamanda temayüz ederek ümerâ arasına katıldı ve Sultan Mesud tarafından kardeşi I. Tuğrul’un dul eşi Mümine Hatun ile evlendirildi. Bu evlilikten Nusretüddin Cihan Pehlivan Muhammed ve Muzafferüddin Kızılarslan Osman adlı oğullarıyla bir kızı doğdu. Sultan sülâlesiyle kurulan bu akrabalığın sağladığı imkânlar, İldeniz ve oğullarını Irak Selçuklu Devleti üzerinde etkili bir güç haline getiren İldenizliler hânedanının (Azerbaycan Atabegleri) zeminini hazırlamıştır.

İldeniz’in Azerbaycan valiliğine tayininin ve eşi Mümine Hatun’un I. Tuğrul ile evliliğinden doğan Şehzade Arslanşah’ın atabegliğine getirilmesinin tarihleri kesin biçimde tesbit edilememektedir. Ancak Arrân Valisi Abdurrahman Togayürek ile birlikte Azerbaycan’a giden İldeniz (542/1147) Sultan Mesud’un aynı yıl Hemedan civarında âsi emîr Boz-aba ile yaptığı savaşta vali olarak değil Azerbaycan ümerâsının büyüklerinden biri olarak yer almıştı (Râvendî, I, 228-232). Bu duruma ve İbnü’l-Esîr’in (el-Kâmil, XI, 132) İldeniz için 543 (1148) yılında “Gence ve Arrân sahibi” demesine bakarak Azerbaycan valiliğine tayini 1148 olarak kabul edilebilir. Öte yandan Sultan Mesud tarafından 540’ta (1145-46) Tikrît Kalesi’ne gönderilen Arslanşah’ın 549 (1154) yılında İldeniz’in yanına gitmesine rağmen (a.g.e., I, 270-272; İbnü’l-Esîr, XI, 196) onun bu tarihten sonra dahi Sultan Muhammed’e karşı Mesud’un oğlu Melikşah ve Muhammed Tapar’ın oğlu Süleyman Şah adına saltanat mücadelesine girmesi (Bündârî, s. 214, 222-223, 233, 260; Ahbârü’d-devleti’s-Selcûkıyye, s. 98) o günlerde Arslanşah’ın atabegi olmadığı kanaatini uyandırmaktadır. Kesin olan, Sultan Muhammed’in ölümünden sonra Selçuklu ümerâsının Muhammed Tapar’ın hayatta kalan son oğlu Süleyman Şah’ı 556’da (1161) tahta çıkarırken Arslanşah’ı veliaht ilân etmesi, çok geçmeden Süleyman Şah’ı indirip yerine Arslanşah’ı çıkarması sırasında İldeniz’in rol oynaması ve bu tarihten itibaren “atabeg-i a‘zam” unvanıyla anılmasıdır. İldeniz böylece, üvey oğlu adına Irak Selçuklu Devleti’nin tek ve gerçek hâkimi durumuna gelirken öz oğulları Cihan Pehlivan’ı emîr-i hâcib, Kızılarslan’ı da emîr-i silâh tayin etmiştir (Ahbârü’d-devleti’s-Selcûkıyye, s. 101).

İldeniz ilk iş olarak Arslanşah’ın saltanatını onaylamayan halifenin de etkisiyle (İbnü’l-Esîr, XI, 268-269), Arslanşah’ın kardeşi Şehzade Muhammed’i tahta geçirmek isteyen Rey hâkimi Hüsâmeddin İnanç Sungur’un başını çektiği Irak ümerâsının isyanını bastırdı. Bu sırada Arslanşah’ın sultanlığını kabul etmeyen Merâga hâkimi Ahmedîlî Arslanapa da (II. Aksungur) isyan etti ve üzerine gönderilen Cihan Pehlivan’ı bozguna uğrattı (556/1161). Birkaç ay sonra İldeniz’in muhalifi emîrler, yine halifenin teşvikiyle bu defa Mahmûd b. Melikşah adına hutbe okutarak ayaklandılar. Fars Atabegi Zengî’nin de çok sayıda askerle desteklediği İnanç’ın kumandasındaki muhalifler, İldeniz ve Azerbaycan askerlerini yöneten küçük oğlu Kızılarslan tarafından Sâve Savaşı’nda yenilgiye uğratıldı (9 Şâban 556 / 3 Ağustos 1161). Bu olaylar sürerken Selçuklular’ın saltanat kavgaları dolayısıyla uğradıkları sarsıntıyı fırsat bilen Gürcü Kralı III. Giorgi, Ani’yi işgal, Gence ve Duvîn’i de (Dvin) tahrip etti. Ancak Azerbaycan’a dönen İldeniz, kumandasına verilen Sultan Arslanşah, Ahlatşah II. Sökmen ve çevredeki emîrlerin de katıldığı büyük bir ordu ile Gürcüler’i Lukri Savaşı’nda (Şâban 558 / Temmuz 1163) mağlûp etti (Ahbârü’d-devleti’s-Selcûkıyye, s. 111-114).

Bir süre sonra Hârizmşah İlarslan’ın desteğini alarak yeniden baş kaldıran İnanç, karşısına çıkan Arslanşah ve Pehlivan’ı geri çekilmek zorunda bırakınca Azerbaycan’da bulunan İldeniz harekete geçti; neticede İnanç öldürüldü ve Rey toprakları sultan tarafından Pehlivan’a iktâ edildi (562/1167). Ertesi yıl da yanında bulunan Muhammed b. Mahmûd’un oğlu Şehzade Dâvud adına bir defa daha isyan eden Merâga hâkimi Arslanapa, İldeniz’in üzerine gönderdiği Pehlivan tarafından yeniden itaat altına alındı (İbnü’l-Esîr, XI, 332).

İldeniz, Musul Atabegi Mevdûd b. İmâdüddin Zengî’den Sultan Arslanşah adına hutbe okutmasını istemiş ve bu husus gerçekleşmişti. Nitekim Mevdûd’un oğlu II. Seyfeddin Gazi, Nûreddin Mahmud’un tehditleri karşısında metbûu sıfatıyla İldeniz’e başvurup yardımını talep etmiş (566/1171), İldeniz de Nûreddin Mahmud’u Selçuklu toprağı olan Musul’a müdahale etmemesi için uyarmıştı (a.g.e., XI, 362). İldeniz ayrıca Kirman Selçukluları arasındaki saltanat kavgalarına da karışmış, Arslanşah adlı şehzadenin tahtı ele geçirmesini ve Irak Selçukluları adına hutbe okutmasını (567/1172) sağlamıştır (Ahbârü’d-devleti’s-Selcûkıyye, s. 115).

Hayatının sonlarında İldeniz, Ani’yi yeniden zapteden Gürcüler’e karşı bir sefer daha düzenledi (571/1175). Sultan Arslanşah’ın hastalığı dolayısıyla katılamadığı savaşta oğulları Pehlivan ve Kızılarslan ile Ahlatşah II. Sökmen hazır bulundular. Gürcü kuvvetleri püskürtülüp Ahılkelek ve yöresi yağma edilmekle birlikte orduda çıkan veba salgını yüzünden büyük kayıplar verildi; İldeniz de seferden döndükten sonra Nahcıvan’da bu hastalıktan öldü (Râvendî, II, 286; Reşîdüddin, s. 175; İbnü’l-Esîr onun 568’de [1173] vefat ettiğini söyler: el-Kâmil, XI, 388) ve Hemedan’da kendi yaptırdığı medresenin yanına gömüldü.

Hıristiyanların dahi övgüyle söz ettikleri İldeniz (Vardan, I [1937], s. 201) büyük bir kumandan ve üstün vasıflara sahip bir devlet adamı idi. Âlim, edip ve şairleri korurdu; Nizâmî-i Gencevî, Hâkānî-yi Şirvânî, Felek-i Şirvânî, Genceli Ebü’l-Alâ bunlardandır. İldeniz’in dirayeti sayesinde Irak’ta Selçuklu hâkimiyeti tartışmasız sağlanmış; ayrıca Kirman, Fars, Hûzistan, Musul, Merâga hâkimleri ve Ahlatşahlar Selçuklu tâbiiyeti altında tutulmuştur. Hassa askerlerinin dışında 50.000 kişilik bir ordusu bulunan İldeniz kendi adına para bastırıyor ve hutbede sultanınkinden sonra onun adı da okunuyordu (İbnü’l-Esîr, XI, 388).

BİBLİYOGRAFYA
Râvendî, Râhatü’s-sudûr (Ateş), bk. İndeks; Ahbârü’d-devleti’s-Selcûkıyye (Lugal), bk. İndeks; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, bk. İndeks; Bündârî, Târîḫu devleti Âli Selcûḳ, Beyrut 1400/1980, tür.yer.; Reşîdüddin, Câmiʿu’t-tevârîḫ (nşr. Ahmed Ateş), Ankara 1960, bk. İndeks; Mîrhând, Ravżatü’ṣ-ṣafâʾ, IV-VI, tür.yer.; Ahmed b. Mahmûd, Selçuknâme (haz. Erdoğan Merçil), I-II, İstanbul 1977, bk. İndeks; Hüseyin Alyarî, Azerbaycan Atabegleri (İldenizoğulları) 1146-1225 (doktora tezi, 1966), İÜ Ed. Fak., tür.yer.; İbrahim Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti Tarihi, Ankara 1984, bk. İndeks; Ziya M. Bünyatov, Azerbaycan Atabegleri Tarihi, Bakü 1985, tür.yer.; a.mlf., “Azerbaycan’da Atabegler Devrinde Kültürel Hayat”, TDA, sy. 101 (1996), s. 47-52; Erdoğan Merçil, “İldenizliler (Azerbaycan Atabegleri)”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, İstanbul 1988, VIII, 81-110; Azerbaycan Tarihi: Uzak Geçmişten 1870. Yıllara Kadar (haz. Süleyman Alyarli), Bakü 1996; Vardan, “Türk Fütûhâtı Tarihi”, Tarih Semineri Dergisi, I, İstanbul 1937, s. 201, 205-206, 208-209; Coşkun Alptekin, “Saltuklu Sikkeleri”, EFAD, sy. 13 (1985), s. 293-294; Mükrimin Halil Yınanç, “Arslan-Şah”, İA, I, 611-615; Mirza Bala, “İl-Deñiz”, a.e., V/2, s. 961-964; a.mlf., “Ildeñiz”, EI2 (İng.), III, 1110; C. E. Bosworth, “Ildeñizids or Eldigüzids”, a.e., III, 1110-1113; “Eldekezler Devleti (1136-1225)”, Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası, Bakü 1980, IV, 5; Faruk Sümer, “Arslanşah b. Tuğrul”, DİA, III, 404-406; Ebü’l-Fazl Hatîbî, “Atâbegân-ı Âẕerbâycân”, DMBİ, VI, 483-485.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2000 yılında İstanbul’da basılan 22. cildinde, 81-82 numaralı sayfalarda yer almıştır.