İSFAHÂNÎ, Cemâleddin

Ebû Ca‘fer Cemâlüddîn Muhammed b. Alî b. Ebî Mansûr el-Cevâd el-İsfahânî (ö. 559/1164)

Zengîler’in (Musul Atabegleri) veziri.

Müellif:

Dedesi Ebû Mansûr Cevâd el-İsfahânî pars yetiştiricisi (fehhâd) olarak Selçuklu Sultanı Melikşah’ın hizmetinde bulunmuş (İbn Hallikân, V, 143), babası Vezir Şemsülmülk b. Nizâmülmülk’ün maiyetinde çalışmıştır. Babası tarafından itina ile yetiştirilen İsfahânî, ilk olarak Irak Selçuklu Sultanı Mahmûd b. Muhammed Tapar devrinde (1118-1131) Dîvân-ı Arz’da görev yaptı. Mahmûd’un Musul’a vali tayin ettiği Atabeg İmâdüddin Zengî, İsfahânî’yi de hizmetine alarak ona Nusaybin ve Rahbe’nin idaresini verdi. Zengî’nin yakın dostları arasında yer alan İsfahânî bir müddet sonra Dîvân-ı İşrâf’ın başına getirildi. Zengî’nin Ca‘ber Kalesi’ni kuşattığı sırada öldürülmesinin (541/1146) ardından çıkan karışıklıkta askerler tarafından katledilmek istendiyse de emîrlerin yardımıyla kurtularak Musul’a döndü.

İsfahânî, hem Nûreddin Mahmud Zengî’nin Halep’te babasına halef olmasında hem de kardeşi I. Seyfeddin Gazi’nin Musul’da hâkimiyet kurmasında etkili oldu. I. Seyfeddin Gazi Musul’a hâkim olunca İsfahânî’yi vezir olarak tayin etti. İsfahânî, Begteginliler’in kurucusu Ali Küçük ile birlikte Musul Atabegliği’nin en yetkili kişilerindendi. I. Seyfeddin Gazi’nin ölümünden sonra kardeşi Mevdûd b. İmâdüddin Zengî’nin tahta çıkmasında da ikisinin önemli rolü oldu. Bu dönemde de bir süre vezirlik yapan İsfahânî, Kutbüddin Mevdûd ile kardeşi Nûreddin Mahmud Zengî arasında yapılan ve Sincar’a karşılık Rahbe ile Humus’un takas edilmesiyle sonuçlanan anlaşmanın görüşmelerini bizzat yürüttü. 554’te (1159) Nûreddin Mahmud Zengî’ye elçi olarak gönderildi ve Dımaşk’ta büyük bir kalabalık tarafından törenle karşılandı. Nûreddin Mahmud ile görüştü, ondan büyük ilgi ve saygı gördü. Müzakereler tamamlandıktan sonra Emîr İspehsâlâr Esedüddin Şîrkûh el-Mansûr ile birlikte 15 Safer’de (8 Mart) Dımaşk’tan ayrıldı (İbnü’l-Kalânisî, s. 356).

Gürcü Kralı Giorgi’nin 556’da (1161) Ani’yi işgal ederek binlerce müslümanı kılıçtan geçirmesi üzerine Türk hükümdarları ordularını toplayarak Ani üzerine yürüdüler. Ancak Artuklu Hükümdarı Necmeddin Alpı’yı beklemeden savaşa girmeleri ve İzzeddin Saltuk’un askerlerini çekmesi yüzünden bozguna uğradılar. Yaklaşık 9000 müslüman Gürcüler’e esir düştü. Bozgun haberini öğrenen Necmeddin Alpı, İsfahânî’yi Kral Giorgi’ye gönderip esirlerin kurtarılmasını sağladı. Daha sonra Ali Küçük ile arası açılan İsfahânî, kendisini kıskananların kışkırtmaları sonucunda Kutbüddin Mevdûd tarafından Receb 558’de (Haziran 1163) tutuklandı. 559 yılı Ramazan ayının sonlarına doğru (11-21 Ağustos 1164) Musul Kalesi’nde hapiste vefat etti. Cenazesi önce Musul’a, ardından 560’ta (1165) Mekke’ye götürüldü. Kâbe etrafında dolaştırıldıktan sonra Medine’ye nakledildi ve Mescid-i Nebevî’nin yakınında yaptırmış olduğu ribâtına defnedildi (Sıbt İbnü’l-Cevzî, II/1, s. 251). Şâban 559’da (Temmuz 1164) öldüğü de rivayet edilmiştir.

Edip ve şair olan İsfahânî, siyasî başarılarından ziyade güzel ahlâkı ve hayır severliğiyle tanınmış, bundan dolayı Cemâleddin el-Cevâd lakabıyla anılmıştır. Onun her yıl Haremeyn’deki fakirlere erzak, elbise vb. gönderdiği kaydedilmektedir. Mekke ve Medine’de imar faaliyetlerinde bulunan İsfahânî, Mina’daki Mescid-i Hayf’ı, Kâbe ile Hatîm arasında kalan Hicr’i tamir ettirmiş, Kâbe’yi altın ve gümüşle bezetmiştir. Birçok mescidi tamir ettirmesinin yanı sıra Arafat’ta Cebelirahme’ye çıkmak için merdivenler yaptırmış ve su getirtmiştir. Bedevî akınları karşısında zor durumda kalan Medine’yi korumak amacıyla bir sur inşa ettiren İsfahânî’nin adı o dönemde Medine’de okunan hutbelerde zikredilmiştir. Medine’de bir medrese (Zehebî, XX, 349), Musul, Sincar ve Nusaybin’de pek çok mektep ve ribât, Dicle üzerine de bir köprü yaptırmış, Nusaybin’de inşa ettirdiği hastahanede çalışan hekimlerin maaşlarını, hastaların ilâçlarını ve diğer ihtiyaçları karşılamak üzere zengin vakıflar tesis etmiştir. Nûreddin Zengî’den yıllık olarak aldığı 10.000 dinar yardımla Haçlılar’ın elinde bulunan müslüman esirleri satın alarak hürriyetlerine kavuşturduğu, günde 100 dinar tasadduk ettiği rivayet edilir. Muhammed b. Nasr b. Sagīr el-Kayserân (İbn Hallikân, V, 144), İmâdüddin el-İsfahânî (, III, 111), Ebü’l-Ganâim Muhammed b. Ali İbnü’l-Muallim ve daha birçok şair onun için şiirler yazmışlardır.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 307, 354, 356.

İbn Münkız, el-İʿtibâr (nşr. Kāsım es-Sâmerrâî), Riyad 1407/1987, s. 21-22.

, X, 209.

İbn Cübeyr, er-Riḥle, Beyrut 1400/1980, s. 102-104, 145, 151, 172-173.

, XI, 112-113, 306-310.

a.mlf., et-Târîḫu’l-bâhir fi’d-devleti’l-Atâbekiyye bi’l-Mevṣıl (nşr. Abdülkādir Ahmed Tuleymât), Kahire 1382/1963, s. 78, 82-86, 93-94, 97-98, 115, 118-119, 127-130.

, s. 191-193.

, II/1, s. 204, 213, 248-251.

Ebû Şâme, Kitâbü’r-Ravżateyn (nşr. İbrâhim ez-Zeybek), Beyrut 1418/1997, I, 168-171, 231, 383-384, 420-436.

, V, 143-146.

, XX, 349.

N. Elisséeff, Nūr ad-Dīn, Damas 1967, II, 389, 393, 426, 438, 440, 442, 532, 533, 557, 661, 770, 787, 852.

Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul 1980, s. 13.

Coşkun Alptekin, Dimaşk Atabegliği (Tog-teginliler), İstanbul 1985, s. 133, 147.

“Cevad İsfahânî”, , III, 111.

“al-D̲j̲awād al-Iṣfahānī”, , II, 489.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2000 yılında İstanbul’da basılan 22. cildinde, 506-507 numaralı sayfalarda yer almıştır.