İSMET EFENDİ, Fındıklılı

(1845-1904)

Biyografi yazarı.

Müellif:

17 Zilhicce 1261 (17 Aralık 1845) tarihinde İstanbul Fındıklı’da doğdu. Daha ziyade “Fındıklılı” diye anılır. Mekteb-i İ‘dâdî-i Askerî muallimlerinden Çorumlu Hoca Osman Efendi’nin oğludur. Biyografi ve menâkıba daha çocuk yaşlarında ilgi duymaya başladı. Bir tutku haline gelen bu alâka sonucu askerî idâdîyi yarıda bırakarak girdiği alay kâtipliğinden emekli oldu, bir süre sonra Yıldız Sarayı Kütüphanesi memurluğuna getirildi. Uzun süredir müptelâ olduğu mide hastalığından kurtulamayarak 14 Aralık 1904’te vefat etti ve Karacaahmet Mezarlığı’nda babasının kabri yanına defnedildi.

İsmet Efendi hayatı boyunca pek çok kabristan dolaşmış, pek çok tarihî eser incelemiş ve ünlülerden çok kişiyle görüşmüştür. Mezar taşı okumak için büyük güçlüklere katlanır, en ücra köşelerdeki kütüphaneleri açtırır ve oralardaki eserleri incelemeye çalışırdı. Âlî Paşa ve Ebüzziya Mehmed Tevfik’in sohbetlerine katılır, daha sonra da duyduklarını kaleme alırdı. Kırk-kırk beş yıl süren bu çalışmaları sayesinde âdeta bir canlı tarih haline gelmişti. İbnülemin Mahmud Kemal, dönemin ünlü biyografi yazarlarından Sicill-i Osmânî müellifi Mehmed Süreyyâ ile Fındıklılı İsmet Efendi’yi bir beytin iki mısraına benzetmiş, fakat mâna hangisinde tamam olursa İsmet Efendi o mısradır demiştir (Kemâlü’l-İsme, s. 9). Ahmed Cevdet Paşa tarafından takdir edilen İsmet Efendi’ye İbnülemin “kāmûs-ı meşâhîr” unvanını vermiştir.

Tasavvufla da alâkası olan İsmet Efendi Celvetî tarikatına mensuptu ve bu tarikatın büyüklerinden Rûşen Efendi’nin müridiydi. Mevlevîliğe de muhabbeti olduğunu dostu Bursalı Mehmed Tâhir’e söylemiştir. Devrinde “ayaklı kütüphane” diye anılan İsmet Efendi, sağlığında hazîne-i hâssa ve İbnülemin tarafından otobiyografisi defalarca istendiği halde, hayatta iken tercüme-i hâli yazılanların fazla yaşamayacağı bâtıl inancıyla bu taleplere olumlu cevap vermemiştir. Fakat İbnülemin Mahmud Kemal gözlemlerine dayanarak, bazan da kendisini konuşturarak İsmet Efendi’nin biyografisini Kemâlü’l-İsme adıyla 1904’te yazmış ve neşretmiştir (İstanbul 1328). Bursalı Mehmed Tâhir, İbnülemin Mahmud Kemal ve Ali Emîrî efendilerin ondan istifade ettikleri bilinmektedir.

Biyografi dalında birçok eseri olan İsmet Efendi’nin asıl şöhreti Tekmiletü’ş-Şekāik fî hakkı ehli’l-hakāik’ten kaynaklanır. Şeyhî Mehmed Efendi’nin Vekāyiu’l-fuzalâ’sının zeyli olan bu eser, Mecdî’nin Şekāik tercümesi olan Hadâiku’ş-Şekāik’ın son zeylidir. Şeyhî’nin eserini gördüğünü ve bazı başlıklarını tamamladığını belirten (s. 307) İsmet Efendi’nin bu zeyli, aslında 1143-1314 (1730-1896) yılları arasında yaşamış âlim ve şeyhlerin biyografilerini ihtiva eden sekiz ciltlik bir çalışmadır. Fakat kitap 1314 (1896) Fındıklı yangınında yanmıştır. Müellif, sonradan hatırlayabildiği kişilerin tercüme-i hâlini dört ciltte topladığını Bursalı Mehmed Tâhir’e söylemiştir (, III, 109). Tekmiletü’ş-Şekāik’ta, sermayesiz kaldığından eserinin 25. cüzünü doğum yıldönümünde II. Abdülhamid’e takdim ettiğini belirten İsmet Efendi hangi zatın biyografisinde kaldığını hatırlayamadığını, 26. cüzden de bazı kısımları bu padişaha sunduğunu ifade etmektedir (s. 478). İsmet Efendi zeylinin bilinen tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde kayıtlı olup (TY, nr. 9290) kütüphanenin kıymetli ve nâdir eserlerinin muhafaza edildiği müzesindedir. Sayfa numaraları düzenli olmayan (meselâ 160’tan 321’e, 625’ten 1000’e atlanmış) ve 6, 18-20, 223, 268, 301-303, 320-321, 347, 357. sayfaları boş olan nüsha, İbnülemin Mahmud Kemal tarafından Yıldız Sarayı evrakı içinde bulunan bazı formaların ciltlenmesiyle meydana gelmiştir.

İsmet Efendi’nin dili sade ve açıktır. İfadesinin diğer bir özelliği, günümüz ansiklopedik madde yazımı anlayışına uygun olarak biyografisi verilen her şahıs için takdim cümlesine benzer kısa tanıtım cümleciği koymuş olmasıdır. Bu cümleciklerin genellikle o şahsın aslî görevini belirttiği dikkati çekmektedir. Bir başlık altında asıl biyografi sahibinin dedesinden, babasından, hatta oğullarından da uzunca bahsedilmesi eserin bir başka özelliğidir.

Tekmiletü’ş-Şekāik, Ahmed Tevhîd Efendi tarafından Türk Tarih Encümeni Mecmuası’nda kısmen yayımlanmış (XV/12 [89] [1341/1925], s. 391-394; XVI/13 [90] [1926], s. 50-59; XVI/14 [91] [1926], s. 103-116; XVI/15 [92] [1926], s. 160-164), fakat muhtemelen Ali Canip’in (Yöntem) bir tenkit yazısı dolayısıyla sonu gelmemiştir. Bu basılmış kısımda altmış beş kişinin biyografisi vardır. Eserin faksimile neşri indeksiyle birlikte, Şekāik-ı Nu‘mâniyye ve Zeyilleri ana başlığı altında bu külliyatın beşinci kitabı olarak Abdülkadir Özcan tarafından gerçekleştirilmiştir (İstanbul 1989).

İsmet Efendi’nin diğer biyografik çalışmaları da yine daha önce yazılmış önemli eserlerin zeyli durumundadır. Şeyhülislâm Ebûishakzâde Esad Efendi’nin Atrabü’l-âsâr’ı ile Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin Efendi’nin Tuhfe-i Hattâtîn adlı eserini 1314 (1896) yılına kadar getirmiş, ancak her iki zeyil de Fındıklı yangınında yanmıştır.


BİBLİYOGRAFYA

, s. V-VII; ayrıca bk. tür.yer.

İbnülemin, Kemâlü’l-İsme, İstanbul 1328.

a.mlf., Son Asır Türk Şairleri, III, 109.

, III, 109.

, s. 416-417.

Ahmed Tevhid, “Tekmiletü’ş-Şakāik fî hakkı ehli’l-hakāik, Şeyhî’nin Zeyli”, , XV/12 (89) (1341/1925), s. 391.

Behcet Gönül, “İstanbul Kütüphanelerinde al-Şaḳāʾiḳ al-nuʿmāniya Tercüme ve Zeyilleri”, , VII-VIII/11 (1945), s. 168.

Cengiz Orhonlu, “Fındıklı Semtinin Tarihi Hakkında Bir Araştırma”, , sy. 11-12 (1955), s. 68.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2001 yılında İstanbul’da basılan 23. cildinde, 139-140 numaralı sayfalarda yer almıştır.