KADH

Râviyi cerhetme; hadisin sıhhatini zedeleyen sebep anlamında bir terim.

Müellif:

Sözlükte “kıvılcım çıkarmak; diş ve ağacı kurt kemirmek, bir kimseyi yermek; ayıp, leke” gibi mânalara gelen ve Kur’ân-ı Kerîm’de bir yerde “kıvılcım çıkarmak” anlamında geçen kadh (el-Âdiyât 100/2) hadislerde çeşitli türevleriyle farklı mânalarda kullanılmıştır (, I, 360; III, 134, 146; Buhârî, “Meġāzî”, 29, 65; Müslim, “Ṣalât”, 128, “Eşribe”, 141). Kelimenin ilk dönemdeki kullanımı terim anlamından çok sözlük anlamında ve râvilere (sened) yönelik iken daha sonra hem râvi hem metne yönelik ıstılahî bir mahiyet kazanmış, özellikle ilk devir hadis kaynaklarında bir hadis terimi olarak daha çok “cerhetmek” mânasında yer almıştır. Gerek hadis münekkitlerinin râviyi cerhettiği ifade edilirken gerekse hadis usulü eserlerinde cerh konusu işlenirken kadhin de zikredilmesi, bu terime râvinin ve rivayetinin güvenilir olmadığını belirtmek üzere yer verildiğini göstermektedir. Nitekim Hatîb el-Bağdâdî râvinin rivayetine uygun davranmamasının, sika râvinin teferrüd etmesinin veya ziyadeli naklinin onun güvenilirliğine zarar vermeyeceğini ifade ederken bunların kadh sebebi olmadığını belirterek söz konusu terimi “cerh” anlamında kullanmıştır. Aynı kökten türetilen ve kaddâh şeklinde bazı râvilerin lakabı olarak kullanılan kelimenin ise (İbnü’l-Esîr, III, 17-18) cerh mânasıyla bir ilgisi yoktur.

Kadh müteahhirîn döneminde, sahih zannedilen bir hadisi illetli hale getiren ve çok defa hadisin senedinde, bazan da metninde bulunan gizli zayıflık sebeplerini belirtmek için genellikle “illet-i kādiha, umûr-i kādiha, esbâb-i kādiha, sebeb-i kadh, mûcib-i kadh” gibi terkipler halinde kullanılmaya başlanmıştır. İbnü’s-Salâh, hadisi sahih olmaktan çıkarıp zayıf duruma getiren ve onunla amel edilmesine engel teşkil eden sebepleri kadh diye nitelemiş, İbn Dakīkul‘îd cerh sebeplerinden, İbn Receb cerh ve ta‘dîlin cevazından, Ahmed Naim zabt ile ilgili cerh sebebi olan vehimden bahsederken kadh kelimesini zikretmek suretiyle bu terimi cerh ile eş anlamlı olarak kullanmıştır. Kadh kelimesinden türetilen kādih de “cârih” anlamındadır.


BİBLİYOGRAFYA

, “ḳdḥ” md.

, I, 360; III, 134, 146.

Buhârî, “Meġāzî”, 29, 65.

Müslim, “Ṣalât”, 128, “Eşribe”, 141.

Hâkim en-Nîsâbûrî, Maʿrifetü ʿulûmi’l-ḥadîs̱, Medine-Beyrut 1397/1977, s. 112-113.

Hatîb el-Bağdâdî, el-Kifâye (nşr. Ebû Abdullah es-Sevrakī – İbrâhim Hamdî el-Medenî), Medine, ts. (Mektebetü’l-ilmiyye), s. 85, 114, 425.

, III, 17-18.

İbnü’s-Salâh, Muḳaddime (nşr. Âişe Abdurrahman), Kahire 1411/1990, s. 42, 43, 44, 49.

İbn Dakīkul‘îd, el-İḳtirâḥ, Bağdad 1402/1982, s. 339, 342.

İbn Receb, Şerḥu ʿİleli’t-Tirmiẕî (nşr. Subhî es-Sâmerrâî), Beyrut 1405/1985, s. 59, 413.

Leknevî, Ẓaferü’l-emânî (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1416, s. 111.

, I, 176, 183, 184, 297, 298.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2001 yılında İstanbul’da basılan 24. cildinde, 65-66 numaralı sayfalarda yer almıştır.