KADRİ EFENDİ

(ö. 1084/1674)

Osmanlı âlimi, kazasker.

Müellif:

1010 (1601) yılında doğdu. Lârendeli olup asıl adı Abdülkadir, babasının adı Sinâneddin Yûsuf, dedesininki Şeyh Mehmed’dir. Babası, müderris Babazâde Mehmed Efendi’nin damadı olduğundan Babazâde Sinanı diye tanınmıştır. Kadri Efendi, tahsilini tamamladıktan sonra Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi’ye mülâzım oldu. Çeşitli medreselerdeki görevinin ardından 1047 Rebîülevvelinde (Ağustos 1637) Nişancıpaşa-yı Cedîd, 1048 Şevvalinde (Şubat 1639) Şeyhülislâm Zekeriyyâ Efendi medreselerine, 1051 Zilkadesinde (Şubat 1642) Sahn-ı Semân’a, ertesi yıl Şah Sultan, 1056 Rebîülâhirinde (Mayıs 1646) Üsküdar Vâlide Sultan, bir yıl sonra Süleymaniye medreselerine müderris oldu. 1058 Muharreminde (Şubat 1648) Mekke kadılığına tayin edildiyse de bu görevinden istifa etti. 1062 Şâbanında (Temmuz 1652) Bursa kadılığına gönderildi, ancak ertesi yıl azledildi. 1066 Şevvalinde (Ağustos 1656) Edirne, 1067 Şâbanında (Mayıs 1657) Galata, 1071 Rebîülâhirinde (Aralık 1660) İstanbul kadısı ve aynı yılın recebinde (Mart 1661) Anadolu kazaskeri oldu. Bir yıl süren bu görevinin ardından 1073 Rebîülâhirinde (Kasım 1662) Rumeli kazaskerliğine tayin edildi ve bir süre sonra ayrıldığı bu göreve 1077 Şâbanında (Şubat 1667) tekrar getirildi. 1080’de (1669) yine ayrıldığı bu görevine ertesi yılın recebinde üçüncü defa tayin edildi ve şevvalde de (Şubat 1671) emekliye ayrıldı. 1084 Şevvali sonunda (Şubat 1674) vefat edip Edirnekapı dışında Emîr Buhârî Zâviyesi civarında defnedildi. Muhibbî, Kadri Efendi’nin ölüm tarihini 1083, Ziriklî de kaynak vermeden doğum yılını 1014 (1605) olarak verirse de Şeyhî Mehmed Efendi’nin kaydettiği diğer tarihler daha doğru olmalıdır.

Kadri Efendi, Bahçekapı yakınında bir mescid ve mektep, Edirnekapı içinde bir cami ve odalar yaptırmıştır. Burası Kadri Efendi Tekkesi diye tanınır. Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi, Ebûsaid Mehmed Efendi ve Muîd Ahmed Efendi zamanında fetva müsevvidliği, müvezziliği ve eminliği görevlerinde bulunan Kadri Efendi, bu sırada fıkıh ve fetva kitaplarından derlediği meseleleri bir araya getirdiği Vâḳıʿatü’l-müftîn adlı Arapça kitabıyla tanınmıştır. Fetâvâ Ḳadrî (el-Fetâva’l-Ḳādiriyye) diye de anılan eser, diğer fıkıh kitaplarının tertibine göre düzenlenmiş olup müellif daha sonra her fıkhî meseleyi alındığı kaynakla tekrar karşılaştırarak bab ve faslını kaydetmiş, mükerrerleri çıkarıp diğer bazı hususları ekleyerek kitabına son şeklini vermiştir. Sadece meselelerin kaydedildiği, delillere yer verilmeyen bu özlü eser uzun zaman kadı ve müftülerin el kitabı olmuştur. Çeşitli kütüphanelerde yetmiş civarında nüshası bulunan Vâḳıʿatü’l-müftîn (meselâ bk. Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 2739; İÜ, AY, nr. 390, 1012, 2292, 2575, 3025, 5348, 5382; Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 1604, Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 571, 587; Nuruosmaniye Ktp., nr. 2062, 2068-2075) Bulak’ta basılmıştır (1301/1884; kitabın kapağında 1300 tarihi yer almakla birlikte sonunda 1301 yılında basıldığı kaydedilmiştir). Bazı kütüphane kayıtları yanında Brockelmann ve Serkîs’in bu eseri Nakībzâde Abdülkādir b. Yûsuf’a (ö. 1107/1695) nisbet etmeleri doğru değildir.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 473-474.

, s. 403-405.

, II, 1871.

, II, 507; Suppl., II, 525, 948.

, I, 602.

, IV, 172.

, V, 308.

Ahmet Özel, Hanefi Fıkıh Âlimleri, Ankara 1990, s. 133.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2001 yılında İstanbul’da basılan 24. cildinde, 140-141 numaralı sayfalarda yer almıştır.