KARAGÖZ, Tahir

(1921-1994)

Bestekâr, hânende, mevlidhan.

Müellif:

18 Eylül 1921’de Konya’nın Meram ilçesinde doğdu. Babası Konya’da Sultan Selim Camii müezzini Hüseyin Efendi, annesi Fatma Hanım’dır. İlk dinî bilgileri babasından aldı. Konya’da ilköğretim göremediğinden 1947’de Ankara’da dışarıdan ilkokulu bitirdi. Küçük yaşta bir ara babasıyla İstanbul’a gitmiş ve Sadettin Kaynak’la tanışmıştı. Daha sonra Sadettin Kaynak, Hâfız Kemal (Süleymaniye Camii başmüezzini) ve Cevdet Soydanses bir mevlid merasimi münasebetiyle Konya’ya gittiklerinde orada okuduğu Kur’an’ın çok beğenilmesi üzerine Kaynak tarafından İstanbul’a götürüldü. Vefatına kadar hocası Sadettin Kaynak’ın yanından ve çevresinden ayrılmadı. Bu arada İzmir Hisar Camii imamı bestekâr Mehmet Râkım Elkutlu’dan da faydalandı.

İstanbul’dan ayrılıp Ankara’ya giden ve bu şehre yerleşen Tahir Karagöz resmî vazifelerini burada aldı. Konya’da bulunduğu yıllarda bir ara İmam-Hatip Okulu’nda mûsiki dersleri vermişti. İlk resmî görevine 1 Nisan 1956’da Merkez Koyunpazarı Camii müezzinliğiyle başladıysa da beş ay sonra bu görevinden istifa etti. 1962-1963’te Ankara Merkez Kur’an Kursu’nda öğreticilik, Ağustos-Kasım 1965 tarihleri arasında Yeraltı Uzunyol Camii’nde müezzinlik yaptı. 1965-1970 yıllarında Merkez Arslanhane Camii müezzinliğinde bulundu. 1960’ta Eskişehir ve 1970’te Trabzon müftülüğü bünyesindeki meslekî bilgi kurslarına öğretici olarak katıldı. 1972’de Kocatepe Camii’nde başlayan müezzinlik görevi 1976 yılına kadar devam etti. Daha sonra Ticaret Bakanlığı’na geçti. 1977-1981 yıllarında Ticaret Bakanlığı İdarî İşler Müdürlüğü’nde mümeyyizlik yaptı. 1981-1982’de Levâzım İşleri Müdürlüğü’nde görevlendirildi ve ardından kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Şeker hastalığı ve kalp yetmezliği olan Tahir Karagöz 16 Kasım 1994’te Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastahanesi’nde vefat etti. Ertesi gün Hacı Bayrâm-ı Velî Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi.

Tahir Karagöz özellikle dinî mûsiki konusunda devrin önemli mûsikişinasları arasında yer almış, icracılığının yanı sıra bazı eserler de bestelemiş ve bu sahada talebe yetiştirmiştir. İlk mûsiki zevkini babasından almıştır. İstanbul’da Sadettin Kaynak’la tanışması onun mûsiki hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Sadettin Kaynak’ın çevresindeki pek çok hâfız ve bestekârdan meşketmiş, kendisini bu suretle yetiştirmiş, İstanbul’daki camilerde Kur’an ve mevlid okuyarak kısa zamanda aranılan bir ses icracısı haline gelmiştir. Sadettin Kaynak vasıtasıyla İbnülemin Mahmud Kemal ile tanışan Karagöz, İbnülemin’in sesini beğenmesi ve evine davet etmesi üzerine onun Beyazıt’taki köşkünde düzenlenen meşklere katılmaya özen göstermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli olduğu yıllarda çevresinde bulunanlara mûsiki dersleri vermiş, din görevlilerinin kendilerini geliştirmesi hususunda katkılarda bulunmuştur. Klasik tavra sahip bir ses icracılığının yanı sıra iyi bir bendirzen olarak da tanınmıştır. Güçlü bir hâfızası vardı; bir oturuşta bendir vurarak 100’ün üzerinde ilâhiyi ezberden okuduğu söylenir. Ankara’da dinî mûsikinin canlanmasına yardımcı olmuş, topluluklar kurarak yurt içi ve yurt dışında konserler vermiştir. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’ndaki dinî yayınlar çerçevesinde yapılan programlara katılmış ve Ankara Radyosu’nda ilk tasavvuf mûsikisi korosunu kurmuştur. 1976 ve 1980 yıllarında konser için Almanya’ya giden Karagöz, Gazi Üniversitesi Türk Sanat Müziği Korosu çalışmalarına da katkı sağlamıştır.

Hocası Sadettin Kaynak’ın tavrı sezilen bestelerinin büyük bir kısmı ilâhi formundadır. Elli ilâhi, bir nefes, beş şarkı, dört çocuk şarkısı, bir marş, bir köçekçe, bir saz eserinden meydana gelen altmış üç bestesi tesbit edilmiştir. Besteleri için, “Ben bestelemedim, bana bestelettiler” derdi. İlâhilerinden on kadarı TRT repertuvarında kayıtlıdır. Dillerden düşmeyen, “Sordum sarı çiçeğe annen baban var mıdır?” mısraıyla başlayan segâh ilâhinin yanı sıra, “Hak’tan inen şerbeti içtik elhamdülillâh” mısraıyla başlayan hüseynî; “İlim ilim bilmektir”, “Saf saf gelenler” ve “Sevgi baht olmuş ezelden bize” mısralarıyla başlayan rast; “Gel seninle gidelim, yürü Mevlâ’ya Mevlâ’ya” mısraıyla başlayan sabâ; “Bu dünyadan gider olduk” mısraıyla başlayan segâh ilâhileri onun çok sevilen eserlerinden bazılarıdır. Kimseyi incitmeyen, cömert, hoşsohbet ve nüktedan kişiliğiyle tanınan Tahir Karagöz birçok talebe yetiştirmiştir. Bunlar arasında İsmail Coşar, İlhan Tok, Süleyman Arabulan, Ali Toprak, Ekrem Vural ve Muzaffer Şenduran özellikle belirtilmelidir.

BİBLİYOGRAFYA :

İlhan Şen, Bestekâr Tahir Karagöz Hayatı ve Eserleri Hakkında Bir Çalışma (yüksek lisans tezi, 2011), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ramazan Alparslan, İstanbul Ehl-i Kur’an ve Mevlithanları ve Bu Nesli Yetiştirenler, İstanbul 2014, s. 73-74; Gültekin Oransay, “Yayınlanmış Türk Din Musikisi Sözlü Anıtlarının Ezgileyicileri”, AÜ İlâhiyat Fakültesi İslâm İlimleri Enstitüsü Dergisi, sy. 3, Ankara 1977, s. 202.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 20-21 numaralı sayfalarda yer almıştır.