KARLUKLAR

Orta Asya tarihinde önemli roller oynayan bir Türk boyu.

Müellif:

Çinliler’in Ko-lo-lu, Ka-la-luk; müslümanların Halluh, Harluh, Harlıg; Tibetliler’in Garlog; Soğdlar’ın Grr-wgt ve Moğollar’ın Har-lu-ut şeklinde kaydettikleri karluk kelimesinin “kar yığını” veya “karışmış” anlamında olduğu ileri sürülmektedir (, XII/2, s. 186). Karluklar Çin kaynaklarına göre Göktürk Federasyonu’nun önemli gruplarından birini oluşturuyor ve Beşbalık’ın kuzeybatısında, daha yoğun biçimde de Altay dağlarının batısındaki Kara İrtiş nehriyle Tarbagatay yöresinde yaşıyorlardı.

627 yılı dolaylarında Batı Göktürk Kağanlığı’na isyan ederek isimlerini duyuran Karluklar, Çin İmparatorluğu’nun 656’da üç koldan başlattığı büyük taarruzda ise Batı Göktürk Kağanı A-shih-na Holu’yu desteklediler; ancak onunla birlikte mücadeleyi kaybettiler. 665 yılından itibaren tekrar toparlanan Karluklar, Çin İmparatorluğu’na tâbi Doğu ve Batı Gök-Türkler’e bağlı olmaksızın bağımsız yaşamaya başladılar; evvelce “kül erkin” unvanını taşıyan şefleri bundan sonra “yabgu” unvanını aldı. Bir ara Asya’daki bütün Türkler’i birleştirmeye çalışan İkinci Göktürk Devleti Hükümdarı Kapgan Kağan’ın yönetimine giren Karluklar 711 ve 714 yıllarında isyan ettiler. Fakat Çinliler’in tahrikleriyle meydana gelen olaylarda çok zarar gördüler ve geçici olarak Çin İmparatorluğu’nun Beşbalık eyaletine bağlandılar. Bilge Kağan döneminde ise (716-734) tekrar Göktürk hâkimiyetini benimsediler. Bunda, akrabalık tesisi yoluyla boyları devlete kazanma politikası takip eden Bilge Kağan’ın çabalarının büyük rolü olmuştur. Bilge Kağan’ın ölümünden sonra Karluklar, Basmıllar’la birlikte İkinci Göktürk Devleti’nin yıkılmasında (745) ve Uygur Devleti’nin kurulmasında etkili oldular. Karluk şefi Uygur Kağanlığı’nın kurucusu Kutluğ Bilge Kül’ün emrine girdi ve ondan “doğu yabgusu” (sol yabgu) unvanını aldı.

Beşbalık civarında oturan bir grup Karluk ise başlarına Tun Pi-chia (Tun Bilge) adlı bir yabgu seçerek bağımsız hareket etmeye başladılar. Ancak Moyençor Kağan’la başa çıkamayarak batıya doğru çekildiler ve bu arada Talas Savaşı’nda (751) Çinliler’in karşısında müslümanların tarafını tutarak zafer kazanmalarına yardımcı oldular. Daha sonra da yıkılma sürecine giren Kara Türgiş Kağanlığı’nın iki büyük idare merkezi Tokmak ve Talas’ı zaptederek 766 yılında burada başşehri Balasagun yakınlarındaki Kara-ordu olan bir devlet kurdular. Arslan İl Tirgüg’ün kurduğu bu devlet başlangıçta Isık Göl’den Tarâz’a kadar uzanan bir sahayı kapsıyordu; IX. yüzyılda ise büyük bir gelişme gösterdi ve Taşkent, Fergana ve Kâşgar’ı ilhak ederek sınırlarını Siriderya nehrine kadar genişletti. 840’ta Uygur Kağanlığı’nın yıkılması üzerine kendini Göktürkler’in halefi kabul eden Karluk Hükümdarı Bilge Kül Kadır Kağan “Kara Han” unvanını aldı. Böylece Karluk Devleti değişiklik geçirerek aynı zamanda ilk Türk-İslâm devleti olan Karahanlılar’a dönüştü. Tarihte Karahanlılar’ın temelini oluşturmak gibi önemli bir rol oynayan Karluklar, Gazneli Mahmud’un babası Sebük Tegin’in doğduğu Barsgan (Barshan) şehrinin o çağdaki hâkimleri olmaları sebebiyle Gazneliler’in kuruluşunda da büyük rol oynadılar.

Karluk Devleti kurulduğu sıralarda Amuderya’nın dirseğindeki Yukarı Tohâristan bölgesinde bir de bağımsız Karluk yabguluğu bulunuyordu. İlk İslâm akınları sebebiyle kaynaklarda önemli bir yer tutan bu yabguluğun ne zaman sona erdiği tesbit edilememektedir. Ancak daha sonraki asırlarda onların bir kol halinde Hindistan’a ve yine ayrı bir kol halinde Sîstan bölgesine göçtükleri bilinmektedir.

1141’de Selçuklular’la Karahıtaylar arasında cereyan eden ve Selçuklular’ın yıkılmasına zemin hazırlayan Katvân savaşı, Sultan Sencer’den kaçan ve Karahıtay Gürhanı Ye-lü Ta-şi’ye sığınarak onu savaşa kışkırtan Karluklar sebebiyle meydana gelmiştir. Yine Karluklar, Hârizmşahlar’la Karahıtaylar arasında da birçok anlaşmazlığa sebep olmuşlardır. Karluklar Moğol hâkimiyeti döneminde de kendilerini gösterdiler. Altay dağlarının batısında yaşayan Karluklar’dan 756-757 yıllarında göç etmeyip kalanlar zamanla nüfuslarının artması sonucu Karahıtaylar döneminde I. Arslan Han’ın liderliğinde Kayalık Karluk beyliğini kurdular. Moğol istilâsı başladığı yıllarda bu beyliğin başında Karahanlılar’a tâbi II. Arslan Han vardı. Beylik daha sonra Cengiz Han’a itaat arzetti ve onun zamanında bazı Karluklar Moğol devlet yönetiminde görev aldılar. 1259 yılına kadar yarı bağımsız olarak adı anılan bu beylikten daha sonraları hiç bahsedilmemektedir. Yaklaşık aynı tarihlerde, şimdiki Kulca şehrinin kuzeybatısında bulunan Almalığ şehrinde ikinci bir Karluk beyliği daha kurulmuştur. Beyliği kuran Bozar, Naymanlar tarafından öldürülünce yerine oğlu Sığnak Tegin geçti. Cengiz Han’ın 1220’deki batı seferine ordusuyla birlikte katılan Sığnak Tegin’den sonra beyliğin idaresini oğlu Dânişmend Tegin ele almışsa da onun icraatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Celâleddin Hârizmşah 1225 yılında Irak’a gitme kararını verdiği zaman daha önce Moğollar’dan temizlediği Gazne ve civarını, yaptığı savaşlarda kendisine büyük yardımları dokunan Seyfeddin Hasan Karluk’a bıraktı. Bâmiyân’ı da alarak topraklarını genişleten Seyfeddin, burada bölgeye izâfeten Hazara Karluk Beyliği adıyla anılan bir beylik kurdu. Sonra doğudaki mahallî Hint beyleriyle mücadele etmeye başlayıp Mültan ve Pencap bölgesinde başarılar kazandı. Bu beyliğin ne zaman sona erdiği bilinmemektedir; ancak oradaki Karluk boyları 1846’daki İngiliz işgaline kadar varlıklarını sürdürdüler. Yukarı Tohâristan’dan geldikleri kabul edilen bir grup Karluk da bugün Afganistan ve kuzeyinde bulunan Rustâk, Feyzâbâd, Tâlekān ve Bedahşan şehirlerinin kırsal kesiminde yaşayışına devam etmektedir. Moğol kumandanlarından Curmagon Noyan, Ögedey Han’ın emriyle 30.000 kişilik ordusunun başında İran taraflarına yöneldiğinde dört tümenden oluşan ordusunun bir tümenini Uygur, Karluk ve Türkmen grupları teşkil ediyordu. 1265’ten sonra dağılan bu tümenden bazı birliklerle daha önce vuku bulan Oğuz göçlerine karışmış bazı Karluk grupları da Anadolu’ya geldiler. Bugün Anadolu’da Karluk adını taşıyan yedi köy vardır.


BİBLİYOGRAFYA

Ḥudûdü’l-ʿâlem (trc. V. Minorsky), London 1937, s. 95-99.

, I, 112; II, 14-15, 70.

W. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, İstanbul 1927, s. 90, 118, 142.

a.mlf., Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, Ankara 1990, s. 217, 273, 342, 348, 356, 357, 377, 385-386, 436, 460, 549.

E. Chavannes, Documents sur les Toukioue occidentaux, Paris 1941, s. 25, 26, 33, 62, 63, 67, 84, 85.

Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Ankara 1954, II, 326-329.

İbrahim Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti Tarihi, Ankara 1956, s. 52 vd.

a.mlf., “Karluklar”, Tarihte Türk Devletleri, Ankara 1987, I, 259-262.

a.mlf., Türk Millî Kültürü, İstanbul 1991, s. 137-140.

a.mlf., “Türkler [Karluklar]”, , XII/2, s. 186-188.

Bahaeddin Ögel, Sino-Turcica, Taipei 1964, s. 219-244.

a.mlf., İslâmiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara 1988, s. 303-329.

Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara 1972, s. 44.

Hüseyin Salman, Karluklar (doktora tezi, 1973), İÜ Ed.Fak.

Hakkı Dursun Yıldız, “Talas Savaşı Hakkında Bazı Düşünceler”, Cumhuriyetin 50. Yılına Armağan (haz. İÜ Ed.Fak.), İstanbul 1973, s. 71-82.

R. Grousset, Bozkır İmparatorluğu: Attila, Cengiz Han, Timur (trc. M. Reşat Uzmen), İstanbul 1980, s. 106-121.

Ramazan Şeşen, İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 1985, s. 3, 5, 17, 19, 21, 25, 26, 42, 44, 99-100, 102-107, 123, 134, 136, 143, 147, 149, 153, 154, 161, 163, 171, 172, 183-184, 187-191, 194, 199, 207, 208, 210, 237-239.

Moğolların Gizli Tarihi (trc. Ahmet Temir), Ankara 1986, s. 198, 235.

Yusuf Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, Ankara 1987, s. 282, 287, 289.

Faruk Sümer, Oğuzlar, İstanbul 1992, s. 273.

Ahmet Taşağıl, Gök-Türkler, Ankara 1995-99, I-II, bk. İndeks.

J. Németh, “Der Volksname Karluk und Seine Semantische Gruppe”, Acta Linguistica Academiae Scientiarum Hungaricae, XIX, Budapest 1969, s. 14 vd.

Reşit Rahmeti Arat, “Karluklar”, , VI, 351-352.

C. E. Bosworth, “Ḳarluḳ”, , IV, 658-659.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2001 yılında İstanbul’da basılan 24. cildinde, 509-510 numaralı sayfalarda yer almıştır. Bu madde en son 28.02.2019 tarihinde güncellenmiştir.