KİFÂYETULLAH DİHLEVÎ

Muhammed Kifâyetullāh b. İnâyetillâh b. Feyzillâh Dihlevî (1875-1952)

Hint müslümanlarının dinî ve siyasî liderlerinden.

Müellif:

Berberî asıllı bir ailenin çocuğu olarak Şahcihanpûr’da doğdu. Kur’an ve Urduca dersleri aldı. Ailesi fakir olduğundan terzilik, iplikçilik ve oymacılık gibi el sanatlarından elde ettiği kazançla eğitimini sürdürdü. Memleketindeki İ‘zâziyye Medresesi’nde iki yıllık ilk öğrenimini tamamladıktan sonra Muradâbâd’daki Medrese-i Şâhî’de Arap dili ve edebiyatı ile fıkıh okudu. 1312’de (1894) Diyûbend’e giderek bağımsızlık taraftarlığıyla adını duyuran Dârülulûm’da eğitim gördü. 1315 (1898) yılındaki mezuniyetinin ardından Şahcihanpûr’da Aynülilm Medresesi’nde beş yıl ders okuttu. Öte yandan kendine yöneltilen sorulara ilişkin fetvalar verdi. Sade ve öz olan fetvaları Delhi mahkemelerinde meşhur oldu. Hindistan’ın her tarafından, bazı Asya ve Avrupa ülkelerinden kendisine çeşitli sorular yöneltildi. Cem‘iyyet-i Ulemâ-i Hind’in yayın organı olan el-Cemʿiyyet’in “Havâdis ü Ahkâm” adlı köşesinde başmüftü sıfatıyla bu sorulara dair fetvalar yayımladı. Aktif siyasetle ilgilenmeyen diğer Diyûbend müftülerinden farklı olarak Hint müslümanlarının karşılaştığı meselelere vukufu sayesinde çok çeşitli konularda fetvalar verdi ve önemli meselelerin çoğunda tarafsızlığını koruyarak çıkış yolu bulmaya çalıştı.

Müslümanların kimlik sorunu, şiddetli ayaklanmalara kadar varan Hindu-müslüman çatışmaları, Türkiye başta olmak üzere İslâm âlemindeki olaylar ve dünyadaki genel durum, bazan aşırı duygusal tepkilere yol açan çok karmaşık siyasî sorunlar üretiyordu. Kifâyetullah Dihlevî de bu şartların doğurduğu meselelere ilişkin fetva taleplerine mâruz kalıyordu. Balkan savaşlarında Osmanlılar’ı destekleyen bir fetva vererek (1912) Hint müslümanlarına o yılki kurban paralarıyla savaş mağdurlarına yardım etme çağrısında bulundu. 1916’da, cemaatle kılınan namazların ardından topluca cehrî tesbihat yapılmasının aleyhinde verdiği bir fetva Hindistan’da meşhur ulemânın da taraf olduğu tartışmalara yol açtı (leh ve aleyhteki fetvalar için bk. Kifâyetullah Dihlevî, Nefâʾis-i Merġūbe, tür.yer.). Müslümanların Hindu ve hıristiyanlarla olan münasebetlerinde nasıl bir tavır takınmaları gerektiği yönündeki bir soruyla ilgili fetvasında İslâm’ın gayri müslimlerle münasebeti yasaklamadığını vurguladı. Kendisinin de aralarında bulunduğu bazı âlimlerin 1924’te Hindu-müslüman birliğini tesis etmek amacıyla düzenledikleri bir konferansta müslümanlara, kimsenin dinini değiştirmeye zorlanamayacağı ve değiştirenin de cezalandırılamayacağı ilkesine uymaları çağrısında bulunan önergeyi imzaladı. Bu bildirge, tebliğ ve irtidada dair İslâmî kuralları Hindu-müslüman birliğinin önündeki en büyük engel olarak gören Hindular’a verilmiş bir tâvizdi. Dihlevî’nin özellikle Şehîd Genc, şeriat tasarısı, terk-i muvâlât (sivil itaatsizlik) ve medh-i sahâbe gibi meselelerdeki fetvalarının siyasî tesiri büyük oldu.

Mevlevî Hâfız Abdülganî ile birlikte Delhi’de Kitâbhâne-i Rahîmiyye Yayınevi’ni kuran Dihlevî hıristiyan, Hindu ve Ahmedî (Kādiyânî) misyonerleriyle yapılan dinî tartışmalara katıldı ve sonuncu gruba reddiyelerini kendi çıkardığı el-Burhân adlı dergide yayımladı. Öğretim faaliyetlerini 1903’ten ölümüne kadar Delhi’deki Emîniyye Medresesi’nde sürdürdü. Okulun kurucusu Şeyh Emînüddin’in ölümü üzerine (1338/1920) müdürlük görevini üstlenerek kurumun gelişmesine öncülük etti. Medrese idaresinin tevhidi yanında eğitim programı ve yöntemlerinin ıslahı için gayret gösterdi. Islah teklifleri Diyûbend medreselerinin 1910’daki ortak toplantısında kısmî kabul gördü. Aralarında Diyûbend’in Arap edebiyatı hocalarından Mevlânâ İ‘zâz Ali, Diyûbend müftüsü Mehdî Hasan, cemiyetin başkanı Mevlânâ Ahmed Saîd, İslâm hukuk nazariyesinin yazarlarından Mevlânâ Muhammed Takī Emînî gibi şahsiyetlerin bulunduğu yüzlerce öğrenci yetiştirdi.

Aktif siyaset yapan Kifâyetullah, Hilâfet ve Kongre hareketlerinde etkin rol oynadı. Delhi’de Hindistan Müslümanları Birliği’nin kutsal mekânların korunmasına ilişkin meselenin tartışıldığı oturumuna katıldı (1918). Hint ulemâsının siyasî dayanışmasını sağlayan Cem‘iyyet-i Ulemâ-i Hind’in kurucuları arasında yer aldı (1919) ve 1942 yılına kadar başkanlığını yaptı. Delhi’de bir tebliğ hareketi başlattı (1924). Mekke İslâm Konferansı (Zilkade 1344 / Mayıs 1926) ve Kahire Filistin Konferansı’nda (Şâban 1357 / Eylül 1938) cemiyet heyetlerine başkanlık etti. İngiltere karşıtı sivil itaatsizlik hareketinin öncüsü olmakla suçlanıp 11 Ekim 1930’da altı ay, Mart 1932 tarihinde de on sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı. Hilâfet Hareketi Komitesi ve Cem‘iyyet-i Ulemâ-i Hind’in çeşitli kurullarında görev aldı. Genellikle Hindistan Millî Kongresi’ni destekledi. Hindistan’ın bağımsızlığını kazanması ve millî hükümetin kurulmasından sonra dava arkadaşlarının siyasî ikbal peşinde koştuğunu görünce politikadan uzaklaşarak kendini ilim ve fetva faaliyetlerine verdi. Bir müddet Emîniyye Medresesi’nin müdürlüğünü yaptı. 13 Rebîülâhir 1372 (31 Aralık 1952) tarihinde vefat eden Kifâyetullah, Delhi’de mutasavvıf Kutbüddin Bahtiyâr’ın kabrinin yakınına defnedildi. Kifâyetullah başarılı bir müderris, siyasî lider, şair ve düşünür olmasına rağmen daha çok fetvalarıyla tanınmış, güçlü hâfızası, keskin zekâsı ve derin tefekkürüyle meşhur olmuştur. Sade bir hayat tarzına sahipti.

Eserleri. 1. Kifâyetü’l-müftî. Özellikle Emîniyye Medresesi’nin ve Cem‘iyyet-i Ulemâ-i Hind’in resmî müftüsü sıfatıyla 1898-1952 yılları arasında verdiği fetvaları içeren bir derlemedir. Emîniyye Medresesi’nde iken cevaplandırdığı sorulara ilişkin fetvalar 1933 yılından itibaren düzenli bir şekilde korunmuştur. Toplam sayısı 2814 olan bu fetvalar beş defterde derlenmiş olup beşincisindeki son kayıt 1944 yılına aittir. 1898-1933 ve 1944-1952 yılları arasındaki fetvaları başka kaynaklardan derlenmiştir. Bunlar arasında Cem‘iyyet-i Ulemâ-i Hind müftüsü olarak verdiği, el-Cemʿiyyet’te yayımlanan fetvaları da bulunmaktadır. Fetvaları, vefatından sonra oğlu Hafîzurrahman Vâsıf tarafından fetva mecmualarının tertibine göre derlenip müteselsil olarak numaralanmıştır. Halkın anlamasını kolaylaştırmak için fetvalardaki Arapça ve Farsça ifadelerin Urduca tercümeleri verildiği gibi esere bir terimler sözlüğü de eklenmiştir. Toplam 4502 fetvadan oluşan eser 1969 yılından itibaren yedi ve dokuz cilt halinde yayımlanmış, tarihi belirsiz başka baskıları da yapılmıştır.

2. Taʿlîmü’l-İslâm. Soru-cevap tarzında sade bir dille düzenlenmiş, çocuklara yönelik ilmihal kitabı niteliğindeki eser Emîniyye Medresesi’ndeki ıslah çalışmaları sırasında yazılmış olmalıdır. Medreselerde ders kitabı olarak okutulan Taʿlîmü’l-İslâm’ın birçok baskısı yapılmış, ayrıca biri Hurşîd Ahmed ve Âftâb Ahmed’in İngilizce tercümesi olmak üzere (Talim-ul-Islam: Lessons in Islam, Quebec 1991) çeşitli yabancı dillere de çevrilmiştir.

3. Ravżü’r-reyâḥîn (Delhi 1909). Arapça bir kaside olup Kifâyetullah tarafından Urduca’ya tercüme edilmiş ve bir hâşiyesi yapılmıştır.

4. Müselmânôn Key Meẕhebî Aôr Ḳavmî Aġrâż ki Ḥıfâẓet (Delhi 1917).

5. Risâle-i Şeyḫu’l-Hind (Delhi 1918). Mahmûd Hasan Diyûbendî hakkındadır.

6. Nefâʾis-i Merġūbe fî ḥükmi’d-duʿâʾ baʿde’l-mektûbe (Karaçi, ts. [Mektebe-i Sânevî]). Farz namazlardan sonra yapılan duanın hükmüyle ilgili müellifin fetvasını ve buna karşı diğer bazı âlimlerin verdikleri fetvaları içermektedir.


BİBLİYOGRAFYA

Kifâyetullah Dihlevî, Kifâyetü’l-müftî (der. Hafîzurrahman Vâsıf), Karaçi, ts. (Sikender Ali), I, 6-12.

a.mlf., Nefâʾis-i Merġūbe, Karaçi, ts. (Mektebe-i Sânevî).

, VIII, 374-377.

Füyûzurrahman, Meşâhîr-i ʿUlemâʾ, Lahore 1976, I, 412-415.

N. K. Jain, Muslims in India: A Biographical Dictionary, Manohar 1983, II, 25-26.

Abdürreşîd Erşed, Bîs Barey Müselmân, Lahor 1986, s. 414-458.

Muhammed Üzeyir, Fetâvâ Mevlânâ Şemsilḥaḳ ʿAẓîmâbâdî, Karaçi 1989, s. 43.

M. Ekber Şah Buhârî, Ekâbir-i ʿUlemâʾ-i Diyûbend, Lahor, ts. (İdâre-i İslâmiyât), s. 116-119.

M. Khalid Masud, “Kifāyatu’llah (Muftī)”, Dictionnaire biographique des savants et grandes figures du monde musulman périphérique du XIXe siècle à nos jours (ed. M. Gaborieau v.dğr.), Paris 1992, I, 14-15.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 25. cildinde, 566-567 numaralı sayfalarda yer almıştır.