KİRMÂNÎ, Şemseddin

Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Yûsuf b. Alî el-Kirmânî (ö. 786/1384)

Buhârî şârihi, muhaddis ve fakih.

Müellif:

16 Cemâziyelâhir 717’de (26 Ağustos 1317) Kirman’da doğdu. İlk eğitimini babasından aldı. Asıl hocası Adudüddin el-Îcî’dir. Onun yanında bulunduğu on iki yıl boyunca kendisinden özellikle dil ve edebiyat konusunda istifade etti, bu sebeple çalışmalarının önemli bir kısmını onun eserleri üzerine yaptı. Kirmânî daha sonra tahsil için Mısır, Şam, Kudüs, Halîl, Mekke, Medine ve Irak bölgelerini dolaştı; ardından Bağdat’a yerleşerek otuz yıldan fazla bir süre öğretimle meşgul oldu. Dolaştığı bölgelerdeki âlimlerden Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’ini dinledi. Bunlardan, kendisini Buhârî’nin icâzet halkasına bağlayan ve eserin büyük kısmını semâ, geri kalan kısmını da kıraat (arz) yoluyla aldığı Câmiu’l-Ezher muhaddisi Nâsırüddin Muhammed b. Ebü’l-Kāsım el-Fârûkī, Mescid-i Nebevî muhaddisi Ebü’l-Hasan Ali b. Ebû Yûsuf ez-Zerendî ve Harem-i şerif muhaddisi Cemâleddin Muhammed b. Şehâbeddin el-Ensârî el-Mekkî en başta gelenlerdir.

Evinin damından düşmesi sonucu ayağı sakat kalan Kirmânî birçok defa hacca gitmiş, son haccından dönerken 16 Muharrem 786’da (10 Mart 1384) Ravdu Mühennâ’da (Mihnâ) vefat etmiştir. Cenazesi Bağdat’a getirilerek Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin kabri yanında kendisinin hazırladığı mezara defnedilmiş, daha sonra kabrin üzerine kubbe yapılmıştır. Nâsırüddin el-Irâkī, Kirmânî ile Hicaz’da buluştuğunu, onun faziletli bir kimse olduğunu belirtir. Süyûtî ise Kirmânî’yi hadis, fıkıh, tefsir, meânî ve Arap dili alanlarında allâme olarak nitelendirir. Mal ve mevkiye önem vermeyen, kimsesizlere, yoksullara ve ilim ehline yardım eden Kirmânî’ye zaman zaman devlet adamlarının istişare için başvurduğu kaydedilmektedir. Oğlu Takıyyüddin Yahyâ da babasının ve İbnü’l-Mülakkın’ın Ṣaḥîḥ-i Buḫârî şerhlerini bir araya getiren bir âlimdir (, I, 546-547).

Eserleri. 1. el-Kevâkibü’d-derârî fî şerḥi Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî. Kirmânî’nin, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ üzerine yazılan şerhlerin yetersiz olduğunu düşünerek kaleme aldığı bu eseri İbn Hacer bazı hataları bulunduğunu söyleyerek tenkit etmişse de (ed-Dürerü’l-kâmine, IV, 311) Fetḥu’l-bârî’de yer yer ona atıfta bulunmuştur (meselâ bk. VI, 447-448; X, 450; XI, 123, 284; XII, 104; XIII, 344, 541). el-Kevâkibü’d-derârî’nin bir bölümü ilk defa Kahire’de neşredilmiş (1350), daha sonra eserin tamamının çeşitli baskıları yapılmıştır (I-XXV [12 mücelled], Kahire 1356/1937, 1358/1939; Beyrut 1401/1981; ayrıca bk. el-CÂMİU’s-SAHÎH [Buhârî]).

2. en-Nuḳūd ve’r-rudûd fi’l-uṣûl. İbnü’l-Hâcib’in Muḫtaṣarü’s-sûl ve’l-emel fî ʿilmeyi’l-uṣûl ve’l-cedel adlı eserinin şerhidir. Bazı kaynaklarda müellife nisbet edilen ve en-Nuḳūd kaleme alınırken faydalanılan yedi meşhur şerhe işaret etmek üzere es-Sebʿatü’s-seyyâre diye anılan eser de muhtemelen bu çalışmadır. en-Nuḳūd ve’r-rudûd’un başlangıcından fıkıh konularının sonuna kadar olan kısmını Muhammed Beşîr Âdem yüksek lisans tezi olarak tahkik etmiştir (1416/1995, el-Câmiatü’l-İslâmiyye kısmü usûli’l-fıkh [Medine]).

3. Ḥâşiye ʿalâ Envâri’t-tenzîl ve esrâri’t-teʾvîl (Ḥâşiye ʿale’l-Ḳāḍî Beyżâvî). Yûsuf sûresine kadar olduğu kaydedilen eserin (, II, 172) bir nüshası Râgıb Paşa Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (nr. 151, 90 varak).

4. Şerḥu Aḫlâḳ-ı ʿAḍudiyye (Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 1115, vr. 1a-18a).

5. et-Taḥḳīḳ fî şerḥi’l-Fevâʾidi’l-Ġıyâs̱iyye. Sekkâkî’nin Miftâḥu’l-ʿulûm’undan Îcî’nin el-Fevâʾidü’l-Ġıyâs̱iyye adıyla ihtisar ettiği meânî, bedî‘ ve beyâna dair eserin şerhidir (, II, 1299).

6. Şerhu’l-Mevâḳıf. Adudüddin el-Îcî’nin klasik kelâm ilmine dair el-Mevâkıf’ının şerhidir (a.g.e., II, 1891).

Kirmânî’nin bunlardan başka Risâle fî mesʾeleti’l-küḥl, Ünmûẕecü’l-Keşşâf, Ẕeylü Mesâliki’l-ebṣâr, Żamâʾirü’l-Ḳurʾân, Şerḥu Kitâbi’l-Cevâhir adlı eserlerinin bulunduğu kaynaklarda zikredilmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

Şemseddin el-Kirmânî, el-Kevâkibü’d-derârî fî şerḥi Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî, Beyrut 1401/1981, I, 1-6.

Ebü’l-Mehâsin el-Hüseynî, Ẕeylü Teẕkireti’l-ḥuffâẓ (nşr. Hüsâmeddin el-Kudsî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), I, 168.

Fâsî, Ẕeylü’t-Taḳyîd fî ruvâti’s-sünen ve’l-mesânid (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1410/1990, I, 209.

, IV, 310-311.

a.mlf., Fetḥu’l-bârî (Hatîb), VI, 447-448; X, 450; XI, 123, 284; XII, 104; XIII, 344, 541.

, I, 279-280.

, I, 212, 213.

, I, 546-547; II, 1299, 1891.

, VI, 294.

Sıddîk Hasan Han, Ebcedü’l-ʿulûm, Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), II, 330; III, 59-60.

, II, 172.

, II/2, s. 600-603.

Ebû Ubeyde Meşhûr b. Hasan b. Selmân – Ebû Huzeyfe Râid b. Sabrî, Muʿcemü’l-muṣannefâti’l-vâride fî Fetḥi’l-bârî, Riyad 1412/1991, s. 244-245.

, s. 1354.

, III, 168.

Tahsin Görgün, “Adudüddin el-Îcî”, , XXI, 412-414.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 26. cildinde, 65-66 numaralı sayfalarda yer almıştır.