KOZA HANI

Bursa Çarşısı içinde Sultan II. Bayezid tarafından XV. yüzyılın sonlarına doğru yaptırılan büyük han.

Müellif:

Bursa’nın merkezinde Çarşı bölgesindeki Ulucami ile Orhan Gazi İmareti arasında bulunmaktadır. Eski kaynaklarda adı Yeni Han, Beylik Hân-ı Cedîd-i Âmire, Hân-ı Cedîd-i Evvel, Sîmkeş, Sırmakeş Beylik Kervansaray şeklinde de geçmektedir. Bazı kaynaklarda İpek Hanı olarak adlandırılan yer de burası olmalıdır. Hanın bir inşa kitâbesi yoktur. Fakat İstanbul’da II. Bayezid için inşa edilen büyük cami ve külliyenin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ndeki 911 (1505) tarihli vakfiye sûretine göre bu külliyenin evkafından olmak üzere hanın 895 Rebîülâhirinde (Mart 1490) yapımına başlanarak 896 Zilkadesinin 25’inde (29 Eylül 1491) açılışı yapılmıştır. Ancak Rıfkı Melûl Meriç’e göre han İstanbul’daki külliyenin inşasından on yıl önceye ait olduğuna göre onun evkafından olamaz. Vakfiyede adı geçen kervansaray Koza Hanı değil yakınındaki Pirinç Hanı olmalıdır. Yine Meriç’in tesbitine göre Koza Hanı’nın yeri muhtelif kimselerden 895 Rebîülâhirinde (Mart 1490) satın alınmıştır. Hanın mimarı Abdülalî b. Puladşah’tır. Kâzım Baykal, Bursa şer‘iyye defterlerinden bu hanın tarihçesini ilgilendiren çok sayıda bilgi çıkarmıştır. Bunlardan yapının kimlere ve ne kadar ücret karşılığında kiralandığı öğrenilmektedir. Han 1082 (1671-72), 1199 (1785) yıllarında ve başka tarihlerde tamir edilmiş, üzeri kubbeli iken kurşunları sökülmüş, kubbeleri kaldırılmış, çatı yapılarak yerli kiremitle örtülmüştür. Nitekim kubbe kemerlerinin kalıntıları ile köşelerdeki üzeri kurşun örtülü kubbeler bugüne kadar intikal etmiştir.

Evliya Çelebi, 1050 (1640) yılında ziyaret ettiği Bursa’daki eski eserleri anlatırken Koza Hanı adını vermemekte, buna karşılık Pirinç Hanı’ndan sonra bir Acem hanından bahsetmektedir. Verdiği bilgilerden anlaşıldığına göre Evliya Çelebi’nin Acem Hanı olarak adlandırdığı handa Azerbaycan ve İran’dan gelen tüccarlar kaldığı gibi ipek tüccarlarından gümrük alan ipek emininin makamı da burada idi. Onun verdiği bilgiler adı geçen hanın Koza Hanı olması ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Bu hana XIX. yüzyıla kadar İpek Hanı da denildiğini, Bursa’daki Osmanlı devri eserleri hakkında bir doktora tezi yapmış olan H. Wilde belirtir. Koza Hanı 1950 yıllarına doğru büyük ölçüde bir restorasyon geçirmiş ve bütün parazit eklerden temizlendikten başka gerek han gerek avlusundaki mescid aslî mimarilerine uygun biçimde ihya edilmiştir. Hanın gözleri de modern ticarethanelere merkez olmuştur.

Koza Hanı, klasik plana uygun olarak bir avlu etrafında çevrelenmiş altlı üstlü odalardan ve bir ahır-depodan teşekkül etmiştir. Ahır tek katlıdır. Odaların önünü altta ve üstte bir revak çevrelemektedir. Avlu ortasında, altında havuzlu şadırvanı olan sekiz kenarlı bir mescid bulunmaktadır. Hanın oldukça gösterişli mimariye sahip bir girişi vardır. Muntazam kesme taştan yapılmış olan kemerin içindeki alınlığı, geometrik bir desene göre renkli taşlardan işlenmiş bir kaplama süslemektedir. Dış duvar örgüsünde tuğla ve kesme taştan karma tekniğin kullanılmış olduğu görülür. Ahır ise moloz taştan inşa edilmiştir. Kare şeklinde bir iç avlunun etrafını taş pâyelere oturan kemerlerden oluşan revak çevirmektedir. Han iki katlı olarak düzenlenmiştir. Aydın Yüksel’in tesbitine göre alt katta elli mekân bulunmakta, kapının iki yanında ise eyvan şeklinde açılan bir çift mekân yer almaktadır. İçlerinde birer ocak olduğu tahmin edilen her odayı havalandırmaya da yarayan mazgal biçiminde bir pencere kısmen aydınlatmaktadır. Girişin iki yanından birer taş merdiven yukarı kata çıkışı sağlar. Hanın sol tarafında düzenli bir plana sahip olmayan ahır kısmı bulunmakta, üst katta da elli bir veya elli iki oda yer almaktadır. Üst kat revakları ahşap iken son tamirde kâgire dönüştürülmüştür. Revak kemerleri tuğla, üzerleri kubbelidir. Odalar tonozla örtülüdür. Her birinde dışarıya açılan ikişer pencere vardır. Avlunun ortasında bazı Selçuklu kervansaraylarında olduğu gibi müstakil bir mescid bulunmaktadır. Eski bir belgede bu mescidin yanında günümüzde izi kalmayan ahşaptan ikinci bir mescidin daha olduğu bildirilmekteyse de herhalde esas mescid cemaate yetmediği için bir devirde böyle bir ek yapı inşa edilmiştir. Esas mescid sekizgen planlı olup kemerli pâyelere oturan bir mekândan ibarettir. Altında mermer havuzu olan bir şadırvan mevcuttur. Üst kata taş bir merdivenle ulaşılıyordu. Kapının tam karşısında güzel bir mihrap yer almaktadır. Diğer altı duvarda alttakiler dikdörtgen, üsttekiler sivri kemerli pencereler bulunmaktadır. Mescidin üstü kurşun kaplı bir kubbeyle örtülüdür. Ahır ise ortası avlulu revaklarla çevrili tek katlı bir yapıdır. Koza Hanı, Osmanlı devri han ve kervansaray mimarisinde ortasındaki mescid bakımından eski gelenekleri sürdüren ve bütünlüğünü hâlâ koruyabilmiş olan bir eserdir.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 19; a.e. (nşr. Zekeriya Kurşun v.dğr.), İstanbul 1999, II, 15.

H. Wilde, Brussa, Berlin 1909, s. 50-51 (yazıda yalnız avludaki mescidden bahsedilerek bir de rölövesi yayımlanmıştır).

[Kâmil Kepecioğlu], Bursa: Bursa Hanları, Bursa 1935, s. 7-10.

Kâzım Baykal, Bursa Koza Hanı ve Mescidi, Bursa 1946.

a.mlf., Bursa ve Anıtları, İstanbul 1982, s. 104.

A. Gabriel, Une capitale turque Brousse – Bursa, Paris 1958, I, 185-188.

, s. 73-77.

Rıfkı Melûl Meriç, “Beyazıd Camii Mimarı”, AÜ İlâhiyat Fakültesi Yıllık Araştırmalar Dergisi, II (1958), s. 18-19, 41.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 26. cildinde, 231-232 numaralı sayfalarda yer almıştır.