KÜLEYNÎ

Ebû Ca‘fer Muhammed b. Ya‘kūb b. İshâk el-Küleynî er-Râzî (ö. 329/941)

İmâmiyye Şîası’nın dört temel hadis kitabının birincisi olan el-Kâfî’nin müellifi.

Müellif:

Büyük bir ihtimalle 265 (879) yılında Rey ile Kum şehirleri arasındaki Küleyn köyünde ilimle uğraşan bir ailenin ferdi olarak doğdu. Küleyn’de ikamet eden babası Ya‘kūb b. İshak, Rey’in önde gelen âlimlerindendi. İlk öğrenimine memleketinde başlayan Küleynî’nin, İmâmiyye rivayetlerini kendisine nakleden kişilerin Kum’un ileri gelen âlimleri olduğu dikkate alındığında uzunca bir süre Kum’da okumuş olduğu söylenebilir. Bunun yanında Allân diye tanınan dayısı dahil olmak üzere Rey’in önde gelen âlimlerinden faydalandı ve onlardan rivayette bulundu. Kendisinin çok itibar ettiği Nîşâbur’un büyük âlimi Fazl b. Şâzân’ın görüş ve rivayetlerini Muhammed b. İsmâil en-Nîsâbûrî’den dinledi. Başta dayısı Allân ve Nîsâbûrî olmak üzere sayıları otuz altıya ulaşan hocaları arasında Ebû Ali Ahmed b. İdrîs b. Ahmed el-Eş‘arî el-Kummî, Ebû Ca‘fer Ahmed b. Muhammed b. Îsâ el-Eş‘arî el-Kummî, Sa‘d b. Abdullah b. Ebû Halef el-Eş‘arî el-Kummî ve Ali b. Hüseyin es-Sa‘dâbâdî gibi devrinde temayüz etmiş hadisçiler bulunmaktadır. Muhtemelen IV. (X.) yüzyılın başlarında bilgisini arttırmak amacıyla Bağdat’a giden Küleynî, burada Dicle’nin batı yakasında Kûfe Kapısı bölgesindeki Derbüssilsile’ye yerleşti. Bundan dolayı Silsilî nisbesiyle de anılan Küleynî’nin ilim meclisleri birçok kişinin uğrak yeri oldu. Abbâsî Halifesi Muktedir-Billâh devrinde İmâmiyye fırkasının ilmî başkanlığı kendisine intikal etti. Çok sayıda öğrenci yetiştiren Küleynî’den İbn Ebû Râfi‘ es-Saymerî diye meşhur olan Ebû Abdullah Ahmed b. İbrâhim, Ahmed b. Ahmed el-Kâtib el-Kûfî, Ahmed b. Ali b. Saîd el-Kûfî, Ahmed b. Muhammed b. Ali el-Kûfî, Ebû Gālib Ahmed b. Muhammed er-Râzî, Ebü’l-Kāsım Ca‘fer b. Muhammed, Ali b. Ahmed b. Mûsâ ed-Dekkāk, Ebû Îsâ Muhammed b. Ahmed es-Sinânî gibi talebeleri rivayette bulunmuştur (hocaları ve öğrencileriyle ilgili geniş bilgi için bk. el-Uṣûl mine’l-Kâfî, Hüseyin Ali Mahfûz’un girişi, I, 14-20; Kays Âl-i Kays, III, 78-81).

İlmî faaliyetlerinden dolayı gerek kendi zamanında gerekse kendisinden sonraki Şiî İmâmî âlimlerinin Şîa’nın şeyhi ve yüz akı, insanların en güveniliri olarak nitelendirdikleri Küleynî’nin (, IX, 99) ölüm tarihi kaynaklarda 328 (940) veya 329 (941) olarak zikredilmektedir. Ancak onun yaşadığı çağa daha yakın olan Ahmed b. Ali en-Necâşî’nin kaydettiği Şâban 329 (Mayıs 941) tarihi (er-Ricâl, s. 292) daha isabetli olmalıdır. Cenazesi Bâbülkûfe makberesinin batı tarafına defnedildi. Günümüzde Dicle’nin doğusunda Cisrime’mûn adıyla anılan eski köprünün yakınında bulunan mezarı asırlardan beri imamların kabrine muadil bir ziyaretgâh olma özelliğini sürdürmektedir.

Küçük gaybet (gaybet-i suğrâ) döneminde yaşayan Küleynî’nin zamanında imamlardan gelen haberlerin Şîa doktrin ve uygulamasında yegâne kaynak olarak kabul edilmesi İmâmiyye bünyesinde kelâm, fıkıh ve akla dayanan diğer ilimlere karşı bir muhalefet düşüncesi geliştirmiştir. İmâmiyye ulemâsının bu tavrı diğer bazı sebepler yanında on ikinci imamın gaybetinin uzun sürmeyeceği, onun yakında döneceği, toplumun karşı karşıya geldiği çeşitli problemleri çözeceği düşüncesine dayanmaktadır. Bu çerçevede Ahbârî-Selefî bir metot takip eden Küleynî, başta Ca‘fer es-Sâdık olmak üzere imamlardan nakledilip el-Uṣûlü’l-erbaʿa miʾe adı verilen hadis derlemeleri yanında diğer imamlardan gelen rivayetleri toplamış ve büyük bir hadis mecmuası meydana getirmiştir. Buhârî’nin Ehl-i sünnet hadisine katkısı ne ise Küleynî’nin de İmâmiyye Şîası’nın hadis rivayetine katkısı o ölçüdedir. Küleynî her nevi ictihad, istidlâl ve akla dayalı düşünceye karşı çıkan Kum Medresesi mensuplarının, Şiî kelâmındaki aklî gelişmelere ve Mu‘tezile’nin metotlarını kabule yönelen Nevbahtîler’e karşı şiddetli muhalefetlerine katılmış, İmâmiyye’yi diğer mezhepler yanında savunmak için bile olsa aklî tartışma ve açıklamalara taraftar olmamıştır. Bu sebeple bütün çalışmaları imamlardan nakledilen haberleri toplama, kaydetme ve koruma çerçevesinde kalmıştır. Onun teolojik görüşlerini eserine kaydettiği haberlerden anlamak mümkün görünse de birbirine zıt olan nakilleri dikkate alındığında bunun son derece zor olduğu ortaya çıkar. Eserinin fürû bölümünü fıkıh bablarına göre düzenlemiş olmakla birlikte Küleynî aklî esaslara dayanan usûl-i fıkha karşı muhalefetini sürdürmüştür.

Eserleri. Küleynî’nin günümüze ulaşan en meşhur eseri el-Kâfî fi’l-ʿilmi’d-dîn’dir (Kitâbü’l-Kâfî). Yirmi (veya otuz) yılda tamamlanan, usul ve fürûa ait otuz beş kitaptan meydana gelen ve 16.199 hadis ihtiva eden bu mecmua Küleynî’ye asıl şöhretini sağlayan en önemli çalışmasıdır. Çeşitli kütüphanelerde çok sayıda yazma nüshası, şerh, ihtisar ve hâşiyeleri bulunan el-Kâfî’nin (Kays Âl-i Kays, III, 85-93) usul bölümü Şîraz (1278), Tebriz (1281), Tahran (1311, 1374) ve Leknev’de (1302/1885), fürû kısmı Tahran (1315) ve Leknev’de (1302/1885) yayımlanmıştır. Eserin son bölümü olan “er-Ravza” ise Tahran (1303) ve Leknev’de (1302/1885) neşredilmiştir. Kitabın bütün kısımlarını ihtiva eden ilmî neşri Ali Ekber el-Gaffârî tarafından sekiz cilt halinde gerçekleştirilmiştir (Tahran 1375-1378, 1381/1961, 1398/1978; Beyrut 1401/1980, ofset). Küleynî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Kitâbü Tefsîri’r-rüʾyâ (Kitâbü Taʿbîri’r-rüʾyâ), Kitâbü’r-Ricâl (Şîa ricâliyle ilgili bir çalışma olduğu anlaşılmaktadır), Kitâbü’r-Red ʿale’l-Ḳarâmiṭa, Kitâbü’r-Resâʾil (Resâʾilü’l-eʾimme, imamların mektuplarını ihtiva eden bir eserdir), Kitâbü Mâ ḳīle fi’l-eʾimme mine’ş-şiʿr (bu eserler için bk. Ebû Ca‘fer et-Tûsî, el-Fihrist, s. 165; İbn Şehrâşûb, s. 99).


BİBLİYOGRAFYA

Küleynî, el-Uṣûl mine’l-Kâfî (nşr. Ali Ekber el-Gaffârî), Beyrut 1401, Hüseyin Ali Mahfûz’un girişi, I, 8-42.

Ahmed b. Ali en-Necâşî, er-Ricâl, Tahran, ts., s. 292.

Ebû Ca‘fer et-Tûsî, el-Fihrist (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Beyrut 1403/1983, s. 165-166.

a.mlf., er-Ricâl (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Kum 1411, s. 495-496.

, X, 463.

İbn Şehrâşûb, Meʿâlimü’l-ʿulemâʾ (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Beyrut, ts. (Dârü’l-edvâ), s. 99.

, V, 433.

Şüsterî, Mecâlisü’l-müʾminîn, Tahran 1365 hş., I, 452-453.

İbn Usfûr el-Bahrânî, Lüʾlüʾetü’l-Baḥreyn (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Beyrut 1406/1986, s. 384-394.

Hânsârî, Ravżâtü’l-cennât (nşr. Esedullah İsmâiliyyân), Kum, ts., VI, 108-120.

, I, 199-200; Suppl., I, 320.

Tebrîzî, Reyḥânetü’l-edeb, Tebriz, ts. (Çaphâne-i Şafak), III, 379.

Abdulaziz A. Sachedina, Islamic Messianism, New York 1981, s. 32-33.

Âgā Büzürg-i Tahrânî, eẕ-Ẕerîʿa ilâ teṣânîfi’ş-Şîʿa, Beyrut 1403/1983, III, 184; IV, 208; VI, 179-184; VIII, 79; X, 103, 218, 239; XIII, 96-100.

, IX, 99.

, III, 74-95.

Abdürresûl el-Gaffâr, Beyne’l-Küleynî ve ḫuṣûmih, Beyrut 1415/1995.

W. Madelung, “al-Kuleynī”, , V, 362-363.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 26. cildinde, 538-539 numaralı sayfalarda yer almıştır.