KULOĞLU MUSTAFA

Saz şairi.

Müellif:

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. XVI. yüzyılın sonlarında doğduğu ve XVII. yüzyılın ortalarında öldüğü tahmin edilmektedir. Yeniçeri Ocağı’ndan yetişen Kuloğlu’nun asıl adının Süleyman ve kendisinin Safranbolulu olduğu ileri sürülmüşse de (Köprülü, Türk Sazşâirleri, s. 122; a.mlf., Hayat, VI/132 [1929], s. 2), daha sonra tesbit edilen, “Sen beni âsan mı sandın ey Kuloğlu Mustafa” ve, “Ben Kuloğlu Mustafa’yım mâilim güzele ben” mısralarından asıl isminin Mustafa olduğu anlaşılmıştır (Öztelli, Üç Kahraman Şair, s. 275, 277). Evliya Çelebi yaşadığı dönemin çöğür şairlerini sayarken Kuloğlu’ndan da söz etmekte, Naîmâ, Genç Osman’ın katili Dâvud Paşa’nın idam edileceği sırada koynundan birtakım kâğıtlar çıkararak padişahı kendi isteğiyle öldürmediğini belirtmesi üzerine Kuloğlu adlı bir yeniçerinin ileri atılarak onu cellâdın elinden aldığını yazmaktadır. Cahit Öztelli, bu olaydan hareketle Kuloğlu’nun saraya yakın bir asker olabileceği ihtimali üzerinde durmaktaysa da (a.g.e., s. 276) burada adı geçen “Kuloğlu”nun özel bir isim mi yoksa “yeniçerilere mensup” anlamında bir sıfat mı olduğu şüphelidir.

Kuloğlu I. Ahmed (1603-1617), I. Mustafa, II. Osman, IV. Murad, Sultan İbrâhim ve IV. Mehmed (1648-1687) dönemlerinde yaşamış, bu dönemlerdeki çeşitli olaylara karışmış veya şahit olmuştur. Onun bilhassa IV. Murad’a büyük bir saygıyla bağlı olduğu ve hükümdarın yakınında bulunduğu, şiirlerinden ve özellikle Cezayir’e sürgün edilmekten dolayı yazdığı sanılan, “Nazlısıydın sen de Sultan Murad’ın” mısraının yer aldığı koşmadan anlaşılmaktadır (a.g.e., s. 285). Saz şairlerine değer veren IV. Murad’ın ölümünden sonra padişah olan Sultan İbrâhim döneminde Kuloğlu gözden düşerek Cezayir’e sürülmüştür. Bu sürgün esnasında eski güzel günlere büyük bir özlem duyduğu yine bu konudaki şiirlerinden sezilmektedir (a.g.e., s. 289, 301, 321).

XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren saz şairlerinin de aruz vezniyle şiir söylemesi modasının hazırlayıcılarından olan Kuloğlu çağdaşları arasında en yaygın şöhrete sahip isimlerdendir. Bu şöhretini ondan sonra yetişen ve kimseyi beğenmeyen Âşık Ömer de Şâirnâme’sinde, “Kuloğlu’nun belli nâm ü nişânı” mısraıyla dile getirmiştir (Ergun, Âşık Ömer, s. 433). Halk şairlerinden pek çoğunun Kuloğlu’nun şiirlerine nazîre yazması da onun gerek yaşadığı dönemde gerekse öldükten sonra yaygın şöhretinin bulunduğunu göstermektedir.

Halk şiiri tekniğini iyi bilen Kuloğlu’nun şiirlerinde tasavvufun etkisinden tamamen kurtulamamakla birlikte aşk ve kahramanlık konuları önemli bir yer tutar. Kayıkçı Kul Mustafa ve Kâtibî ile çağdaş olan Kuloğlu halk zevkinin inceliklerini ve güzelliklerini kuvvetle kavramış, bu anlayışla yazdığı şiirlerine sanatçı kişiliği de eklenince başta Gevherî olmak üzere pek çok şairi etkilemiştir. Aruz vezniyle yazdığı şiirler hece vezniyle yazdıkları kadar başarılı değildir.

Kuloğlu’nun ömrünün uzunluğuna, şöhretinin yaygın oluşuna ve şairlikteki kabiliyetine rağmen günümüze çok az şiiri gelebilmiştir. Şair üzerinde ilk çalışmayı yapan Sadettin Nüzhet Ergun XVII. Asır Saz Şairlerinden Kuloğlu adlı eserinde on dokuz şiirini, M. Fuad Köprülü Türk Sazşâirleri’nde üç koşma ve iki semâisini, M. Halid Bayrı iki koşma ile bir destanını, Hayri Akyüz ise bir koşmayla bir divanını yayımlamıştır (bk. bibl.). Kuloğlu üzerinde en geniş çalışmayı yapan Cahit Öztelli’nin eserinde ise (bk. bibl.) şairin yetmiş beş şiiri yer almaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

, V, 283.

, II, 249-250.

Sadettin Nüzhet [Ergun], XVII. Asır Saz Şairlerinden Kuloğlu, İstanbul 1933.

a.mlf., Âşık Ömer, Hayatı ve Şiirleri, İstanbul 1935, s. 433.

M. Fuat Köprülü, Türk Sazşâirleri (İstanbul 1940), Ankara 1962, s. 122-123, 132-135.

a.mlf., “XVII. Asır Sazşairlerimizden Kuloğlu”, Hayat, VI/132, Ankara 1929, s. 2.

Cahit Öztelli, Üç Kahraman Şair: Köroğlu-Dadaloğlu-Kuloğlu, İstanbul 1974, s. 275-358.

a.mlf., “Kuloğlu Hakkında”, , I/17 (1950), s. 267-268.

a.mlf., “Kuloğlu’nun Yeni Bulunmuş Şiirleri”, a.e., I/19 (1951), s. 299.

a.mlf., “Kul Oğlu”, , sy. 61 (1956), s. 34-37.

a.mlf., “Kuloğlu Mustafa”, , V, 438.

Nihad Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyâtı Târihi, İstanbul 1979, II, 706-707.

Mehmet Halit Bayrı, “Kuloğlu”, , III/63 (1954), s. 995-996.

Hayri Akyüz, “Kul Mahlaslı Şairler-Kuloğlu ve Kayıkçı Kul Mustafa”, a.e., IV/90 (1957), s. 1437-1438.

Hamdi Hasan, “Kayıkçı Kul Mustafa’nın Bilinmeyen Bir Şiiri”, el-Hilâl, X/78, Üsküp 1996, s. 7.

Fahir İz, “Ḳulog̲h̲lu”, , V, 367.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2002 yılında Ankara’da basılan 26. cildinde, 360-361 numaralı sayfalarda yer almıştır.