LAHAK

Bir kitaba sehven yazılmadığı için sayfa kenarına veya satırlar arasına sonradan ilâve edilen kelime yahut kelimeler için kullanılan terim.

Müellif:

Sözlükte “yetişmek, ulaşmak, katılmak, yapışmak” anlamlarındaki lihâk (lahk, lühûk) masdarından gelen lahak “bir kimsenin veya şeyin arkasından yetişen kimse, bir yazıya sonradan ilâve edilen şey” demektir. Hadis literatüründe, imlâ sırasında yazılmadığı için sonradan sayfa kenarına veya satır arasına ilâve edilen kelime, cümle ya da metin için kullanılır.

Hadisin yazılması esnasında herhangi bir sebeple atlanan kelime yahut cümlelerin sonradan ilâve edilmesi için bazı kurallar belirlenmiştir. Tercih edilen usul, kelime veya ibarenin düştüğü yerden üst satıra doğru bir çizgi (atfe) çekilip ucu iki satır arasından lahakın yazılacağı tarafa doğru eğildikten sonra kenara unutulan kelimenin yazılmasına başlanması şeklindedir (Kādî İyâz, s. 162). Lahaka işaret etmek üzere çekilen çizginin fazla uzatılmaması gerekir. İlâve edilecek kısmın çizgi ucunun tam hizasında olmasına ve tercihen sayfanın sağ tarafına yazılmasına dikkat edilmelidir. Yer müsait ve yazılacak kısım az olduğunda lahak çizginin tam hizasına yatay şekilde kaydedilir. Bu durumda satır arasında yeterli açıklık varsa lahakın çizginin hemen ucuna satır arasına yazılabileceği söylenmişse de bu pek uygun görülmemiştir. Satır sonunda meydana gelen eksik yazımlarda ise lahak sayfanın sol tarafına kaydedilmelidir. Yazılacak kısım fazla ise daha sonra çıkabilecek düzeltmeler için boşluk bırakmak maksadıyla çizginin tam hizasından başlanmak üzere yukarıya doğru dikey şekilde yazılması gerekir. Yazılacak olan kısmın iki veya daha fazla satır olması halinde lahak sayfanın sağına yazılacaksa satırların sonu çizginin başladığı yer hizasından yukarıya doğru ve iç tarafa gelecek şekilde, sol tarafa yazılacaksa çizginin hizasından yukarıya doğru ve satırın sonu sayfanın kenarına gelecek şekilde yazılır, sonuna da “sahha” (صحّ) kaydı düşülür.

İlk hadis usulü müellifi kabul edilen Râmhürmüzî, lahaka işaret eden çizginin ilâve edilecek ibareye kadar uzatılması ve lahaktan sonraki ilk kelimenin de buna eklenip sonuna “sahha” (صحّ) kaydının düşülmesi gerektiğini söylemişse de daha sonraki muhaddisler böyle bir uygulama ile sayfanın aşırı şekilde karalanacağını ve dikkatin dağılacağını göz önünde bulundurarak çizginin lahaka kadar uzatılmasını uygun görmemişler, asıl metinde var olan tekrarlardan ayrıt edilememesi ihtimalinden dolayı lahaktan sonraki ilk kelimenin yazılmasını da doğru bulmamışlardır. Sadece sonuna kırmızı mürekkeple ve daha küçük karakterle veya son harfi eksik bırakarak “sahha” (صحّ), “sahha racea” (صحّ رجع) veya “inteha’l-lahak” (انتهى اللحق) gibi bir ibare yazmayı tercih etmişlerdir (İbnü’s-Salâh, s. 194-195).


BİBLİYOGRAFYA

, “lḥḳ” md.

Râmhürmüzî, el-Muḥaddis̱ü’l-fâṣıl (nşr. M. Acâc el-Hatîb), Dımaşk 1404/1984, s. 606-607.

Hatîb el-Bağdâdî, el-Câmiʿ li-aḫlâḳı’r-râvî ve âdâbi’s-sâmiʿ (nşr. Mahmûd et-Tahhân), Riyad 1403/1983, I, 279.

Kādî İyâz, el-İlmâʿ (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Kahire, ts. (Dârü’t-türâs), s. 162-165.

, s. 193-196.

Şemseddin es-Sehâvî, Fetḥu’l-muġīs̱, Beyrut 1403/1983, II, 193-198.

Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Beyrut 1399/1979, II, 79-82.

Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara 1992, s. 197-198.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2003 yılında Ankara’da basılan 27. cildinde, 50-51 numaralı sayfalarda yer almıştır.