MAR‘AŞÎLER

XIV-XVI. yüzyıllar arasında İran’ın Mâzenderan bölgesinde hüküm süren bir hânedan.

Müellif:

Aslen Maraşlı (Kahramanmaraş) olduğu için Mar‘aşîler (Mar‘aşiyyân) diye anılan hânedanın kurucusu Seyyid Kıvâmüddin b. Abdullah Mar‘aşî’nin soyu İmam Ali Zeynelâbidîn’e dayandırılmaktadır. Âmül yakınlarında Dâbû’da yetişen Kıvâmüddin, İmam Ali er-Rızâ’nın Meşhed’deki türbesini ziyareti sırasında (muhtemelen 741-743/1340-1342 yılları arası) bir ay kadar Horasan’daki Serbedârîler’in liderlerinden Şeyh Hasan-i Cûrî’nin halifesi Seyyid İzzeddin Sûgendî’nin zâviyesine misafir oldu ve onun ihtilâlci fikirlerinden etkilendi. On yıl sonra tekrar ziyaret ettiği Sûgendî’nin ölümünün ardından Mâzenderan’a döndü ve Horasan’da isyankâr bir yapıda şekillenmiş olan Şîa görüşlerini tebliğe başladı. Bir süre sonra Seyyid Kıvâmüddin’in güçlenmesinden endişelenen bölgenin mahallî hâkimi Kiyâ Efrâsiyâb onu zindana attırdıysa da mürid ve taraftarlarının yardımıyla kurtulmayı başardı. Bunun üzerine askerî birlikle saldırıya geçen Kiyâ Efrâsiyâb, Dâbû yakınlarında Seyyid Kıvâmüddin’in yaklaşık 300 dervişten oluşan ordusuna yenilerek öldürüldü (760/1359). Zaferin ardından Seyyid Kıvâmüddin Âmül’e girdi ve burada siyasî hâkimiyetini tesis etti. “Mîr-i Büzürg” lakabıyla anılan Seyyid Kıvâmüddin’in Âmül’ü ele geçirmesi bölgedeki diğer bir siyasî güç olan Kiyâ-Celâlîler hânedanını endişelendirdi. Bu hânedanın lideri Fahreddin Celâl, Kıvâmüddin’i bertaraf etmek için Âmül’e yürüdüyse de büyük bir hezimete uğradı. Bu başarıdan sonra Mar‘aşîler hâkimiyet alanlarını genişlettiler. Bu sırada hânedanın askerî ve siyasî faaliyetlerinde ön plana çıkan Seyyid Kıvâmüddin’in oğlu Kemâleddin, Celâlîler’in merkezi Sârî’yi ele geçirip Fahreddin Celâl’i bertaraf etti. Onun başarısı ve diğer mahallî hânedanlara karşı kazandığı zaferler Mâzenderan’ın tamamına yakınının Mar‘aşîler’in hâkimiyetine girmesine sebep oldu. Bundan sonra Mar‘aşîler’in askerî harekâtı daha çok Kıvâmüddin’in oğullarından Seyyid Fahreddin’in kumandasında güney yönünde yoğunlaştı; Lapûr ve Sevâdkûh, ardından da Fîrûzkûh teslim alındı. Mar‘aşîler, Rüstemdârlar’ın hâkimiyetindeki batı bölgelerine yöneldiklerinde de Mîrândeşt’te Melik Kubâd’ı hezimete uğratıp (782/1380) Küçûr’a kadar olan kesimi zaptettiler; ertesi yıl Lekter’de yapılan, Melik Kubâd’ın öldürüldüğü ikinci savaşta Rüstemdâr ordusunu tamamen dağıttılar. Bir yandan da mahallî hâkimlerin elindeki Kârûd ve Levender kalelerinin itaat altına alınmasıyla Lâricân bölgesine hâkim oldular. İlhanlı mirasına sahip olmak isteyen mahallî hükümdarlar arasındaki mücadelelerin yanı sıra bu başarılar, Vâtâşân’ı kendisine merkez seçen Seyyid Fahreddin’e Kazvin, Tâlekān ve Alamut’u ele geçirmesi için zemin hazırladı.

Doğuda Horasan’ın bir kısmında hüküm süren Emîr Velî ile yaptıkları savaşı kazanan Mar‘aşîler Esterâbâd’ı aldılar (781/1379). Ancak bu sırada Timur tehlikesinin belirmesi yüzünden barış yolunu seçtiler ve muhtemelen onun geçiş yolu üzerinde yer alacağını düşündükleri Esterâbâd’ı tekrar Emîr Velî’ye bırakıp Mâzenderan’a döndüler. Esterâbâd’a yürüyen Timur’un kolaylıkla şehri ele geçirmesinden etkilenen Seyyid Kemâleddin, oğlu Gıyâseddin’i de yanına alarak değerli hediyelerle birlikte huzura çıktı ve itaatini arzetti (787/1385); arkasından da onun adına sikke bastırdı (Hâfız-ı Ebrû, II, 628). Ancak bütün bunlar ve Seyyid Kemâleddin’in oğlu Gıyâseddin’i hediyelerle birlikte tekrar göndermesi, Irâk-ı Acem’den Horasan’a dönerek Mâzenderan’a yürümeye hazırlanan Timur’u durdurmaya yetmedi. Bunun üzerine Mar‘aşîler, güçlü bir orduyla Mâzenderan’a giren Timur’u Karatogân sahrasında karşıladılarsa da neticede Mâhâneser Kalesi’ne çekilmek ve 8 Zilhicce 794 (26 Ekim 1392) tarihinde teslim olmak zorunda kaldılar. Kendilerini Râfizîlik’le suçlayan Timur’un Seyyid Kemâleddin’e Ehl-i sünnet’e girmeleri nasihatini vermesi, onun siyasî hâkimiyetin yanı sıra Mar‘aşîler’in Şiî hareketini bastırmak için Mâzenderan’a girdiğini göstermektedir. Timur’un bu nasihati zâhiren kabul edildiyse de sonuçta Mar‘aşîler’e tâbi olanların büyük bir kısmı kılıçtan geçirildi (Hândmîr, III, 346). Mâverâünnehir’e götürülen Seyyid Kemâleddin eşleriyle birlikte gemiye bindirilip Hârizm’e, oğulları Taşkent’e, diğer hânedan mensupları ise Semerkant’a gönderildi. Sârî ve Âmül’ü ele geçiren Timur, yaptığı büyük katliamların ardından Sârî’yi Kiyâ Efrâsiyâb’ın oğlu İskender Şeyhî’ye verdi.

Mar‘aşîler’den bazıları Timur’un ölümünden (1405) sonra oğlu Şâhruh’un izniyle Mâzenderan’a geri döndülerse de bir daha burada güçlü bir hâkimiyet kuramadılar. Mar‘aşîler, XVI. yüzyılın başlarında Şiî Safevîler’in bütün İran’a hâkim olmasının ardından onlara bağlı mahallî dinî-siyasî hâkimler statüsünde bölgedeki varlıklarını devam ettirdiler. Önde gelen üyelerinin Şah I. Abbas zamanında (1587-1629) çeşitli yerlere dağıtılmasından sonra da siyasî önemlerini büsbütün yitirerek eski ve köklü bir aileye mensup seyyidler olarak İran’ın farklı bölgelerinde yaşadılar. Bugün İran’ın yanı sıra Ortadoğu’nun birçok şehrinde kökleri Mar‘aşîler’e dayanan önemli aileler bulunmaktadır. Mar‘aşîler’in yetiştirdiği pek çok âlim İran tarihinde önemli rol oynamıştır. Bunlar arasında, uzun yıllar Kum’da dinî ve ilmî faaliyetlerde bulunan ve muazzam bir kütüphanenin kurucusu olan Âyetullah Şehâbeddin Muhammed Mar‘aşî’yi zikretmek mümkündür.


BİBLİYOGRAFYA

Evliyâullah Âmülî, Târîḫ-i Rûyân (nşr. Menûçihr-i Sütûde), Tahran 1348 ş., s. 201-205.

Nizâmeddîn-i Şâmî, Zafernâme (trc. Necati Lugal), Ankara 1949, s. 117-118, 153-158.

Hâfız-ı Ebrû, Zübdetü’t-tevârîḫ (nşr. Seyyid Kemâl Hâc Seyyid Cevâdî), Tahran 1378/1999, I, 314; II, 628, 652, 745-749.

, s. 473-478.

Zahîrüddîn-i Mar‘aşî, Târîḫ-i Ṭaberistân ve Rûyân ve Mâzenderân (nşr. M. Hüseyin Tesbîhî), Tahran 1368/1989, s. 164-336.

Devletşah, Teẕkiretü’ş-şuʿarâʾ (nşr. Muhammed Ramazânî), Tahran 1366/1987, s. 212-217.

Hândmîr, Ḥabîbü’s-siyer (nşr. M. Debîrsiyâkī), Tahran 1362/1983, III, 337-356.

Eskandar Bag Monshi, History of Shah ‘Abbas the Great (trc. R. M. Savory), Boulder 1978, I, 62-63, 312-313, 358-362.

Mîr Teymûr-i Mar‘aşî, Târîḫ-i Ḫânedân-i Marʿaşî-yi Mâzenderân (nşr. Menûçihr-i Sütûde), Tahran 2536/1977.

H. L. Rabino, Māzandarān and Astarābād, London 1928, s. 35, 45-50, 53, 142-143.

a.mlf., “Les dynasties du Māzandarān”, , CCXXVIII (1936), s. 397-474.

Ya‘kūb-i Âjend, Ḳıyâm-i Şîʿî-yi Serbedârân, Tahran 1363/1984, s. 245-327.

İsmail Aka, Timur ve Devleti, Ankara 1991, s. 12, 18.

V. V. Barthold, Câygâh-i Menâtiḳ-i Eṭrâf-i Deryâ-yi Ḫazar der-Târîḫ-i Cihân-i İslâm (trc. Leylâ Robenşe), Tahran 1375/1996, s. 104, 112-119.

Menûçihr-i Sütûde, “Dervîşân-i Mâzenderân”, Târîḫ, I/2, Tahran 2536/1977, s. 7-29.

J. Calmard, “Marʿas̲h̲is”, , VI, 510-518.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2003 yılında Ankara’da basılan 28. cildinde, 37-38 numaralı sayfalarda yer almıştır.