Meliha Özpekcan. Türkiye Cumhuriyeti`nde sağlık politikası (1923-1933). Doktora tezi (1999)

Tez KünyeDurumu
Türkiye Cumhuriyeti`nde sağlık politikası (1923-1933) / Health policy in the Turkish Republic 1923-1933)
Yazar:MELİHA ÖZPEKCAN
Danışman: PROF. DR. EROL CİHAN
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü / Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı
Konu:Türk İnkılap Tarihi = History of Turkish Revolution
Dizin:Sağlık politikası = Health policy ; Türkiye = Turkey
Onaylandı
Doktora
Türkçe
1999
262 s.
ÖZET I. Dünya Savaşı sonrası yurdun işgale uğraması üzerine Türk ulusu, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştır. Bir taraftan savaş başarıya ulaştırılmaya çalışılırken bir taraftan da ulusal örgütlenme çabası sürdürülmüştür. Ülkenin sağlık ve sosyal yardım işleriyle uğraşmak üzere ilk kez, 2 Mayıs 1920 tarihinde Sıhhiye ve Muaveneti içtimaiye Vekâleti adıyla ayrı bir bakanlık kurulmuştur. Yeni kurulan bu bakanlık yalnızca sağlık ve sosyal yardım işleriyle değil Kurtuluş Savaşı yıllarında göç ve göçmen yerleştirme işleriyle de görevlendirilmiştir. Başlangıçta sağlık hizmetlerinin kesintiye uğratılmaması için var olan sağlık sistemiyle bazı kanun ve tüzükler, yerlerine yenileri konuncaya kadar korunmuştur. Bu yıllarda sağlık politikasında başlıca hedefler, bulaşıcı ve salgın hastalıklarla savaşmak, koruyucu önlemler almak, çocuk ölümlerini azaltıp nüfusu arttırmak, yurt dışından gelebilecek hastalıklara karşı önlem almak, göç ve göçmen sorunlarını çözmek, gerekli yasaları çıkarmak ve merkezi otorite sağlamaktır. Kurtuluş Savaşı yıllarında sağlık ve sosyal yardımla doğrudan ilgili birçok kanun yanında, illerin yönetimi ve Zonguldak maden işçilerine ilişkin kanunlar gibi yardımcı kanunlar da çıkarılarak toplum sağlığı korunmaya çalışılmıştır. Kurtuluş Savaşı sonunda imzalanan Lozan Barışı ile siyasal varlığımız yabancı devletlerce tanınırken, uzun yıllardır bir kapitülasyon olarak varlığını sürdüren İstanbul Sağlık İşleri Yüksek Kurulu da kaldırılmıştır. Cumhuriyetin ilanıyla başlayan dönemde sağlık politikasındaki hedefler, devlet sağlık örgütünü genişletmek, sağlık personeli sayısını artırmak, meslekte uzmanlaşmışları devlet sağlık kuruluşlarında tutmak, bulaşıcı ve salgın hastalıklarla örgütsel bir savaşa girişmek, yaygın sağlık hizmeti sunmak, koruyucu sağlığı ön planda tutarak gerekli tedavi kurumlarını açmak, ilgili yasaları çıkarmak ve kurumlar arasında işbirliği ve her alanda devlet denetimi sağlamak biçiminde belirlenmiştir. Cumhuriyetin ilk on yıllık döneminde, sağlık personel sayısını artırmak üzere yeni okullar açılıp, kurslar düzenlenmiş, doktorsuz yerlere doktor göndermek, yaygın sağlık hizmeti vermek için 1923’de çıkarılan “Zorunlu Hizmet Yasası” çerçevesinde Doğu’ya gidecek doktorlara özendirici koşullar sunulmuştur. Dr. Refik Saydam’ın 3. kez Sağlık Bakanlığı’na getirildiği 1925 yılından itibaren sıtma, frengi ve trahom gibi halk arasında çok yaygın hastalıklarla yapılan örgütlü çalışmalara, çıkarılan kanunlarla da etkinlik kazandırılmış ve başarılı sonuçlar XTValınmıştır. Toplanan Ulusal Türk Tıp Kongreleri, ülkenin sağlık sorunlarına çözüm üretirken, zamanın hükümet politikalarının ve Sağlık Bakanlığı çalışmalarının yönlendirilmesinde de etkili olmuştur. Bu dönemde tıbbın her dalında ve her yerde halk sağlığını korumaya ve devlet denetimi sağlamaya yönelik birçok kanun Çıkarılmıştır. Bunlardan bazıları bugün de yürürlüktedir. Halk sağlığını koruma işinde yalnızca kanunlarla yaptırım yoluna gidilmeyip, eğitim yoluyla halka sağlık bilinci kazandırılmasına çalışılmıştır. Çocuk ve gençlerin sağlığının korunması için kanunlarda yer alan hükümlerle geleceğe yatırım yapılmış, halka ücretsiz tedavi olanaklarının sunulmasıyla, yoksul ve yaşlıların, gelişme çağındaki çocukların, gebe kadınların gerek iş yaşamında, gerek toplumsal yaşamda sağlıklarını korumaya yönelik kanun hükümleri ve uygulamalarla ilk on yıllık Cumhuriyet döneminde koruyucu, kapsayıcı, insancıl ve devletçilik ilkesi doğrultusunda bir sağlık politikası izlenmiştir. XV
ABSTRACT Due to the nation’s occupation after World War I, the Turkish War of Liberation was initiated by Mustafa Kemal Paşa and his friends. While they aimed at a successful outcome of the battle, they at the same time tried to achieve a nation-wide organization. In order to look after the nation’s medical and social service, 2 May 1920 a new ministry called the Ministry for Medical and Social Assistance was founded. The new ministry’s task was not only to concern itself with the medical and social service, but also with immigration and immigration settlement At the beginning the hitherto existing social system and certain laws were not abolished until they were replaced by new ones in order to prevent an interruption in the social service. In these years the aim of the social system was to struggle against infectious and contagious diseases, to take preventions, to decrease the number of of infant mortality and thus to increase the population number, to take preventions against diseases from abroad, to solve the problems of immgration and of immigrants, to decree the necessary laws and to form a central authority. Beside these laws which were directly related to the medical and social service during the War of Liberation the governing of the districts and the regulations concerning the miners in Zonguldak were decreed in order to protect national health. Our political existence was acknowledged through the signing of the Lausanne Peace after the War of Liberation and the Istanbul Medical Care High Council, which continued its existence as a capitulation, was abolished. The social policy’s aim in the era which started with the proclamation of the Republic was to widen the state’s medical organization, increase the number of the medical staff, keep those in the medical service who specialized in their profession, work in an organized way against infectious and contagious diseases, provide a wide-spread medical service, give priority to preventive health care and establish institutions for treatment, decree the necessary laws and achieve a cooperation of these institutes and astablish state control in all fields. In the first ten years of the Republic, new schools and courses were founded, doctors were sent to areas without any and a wide-spread social service in order to increase the number of the medical service staff was established. Within the framework of the Obligatory Service Law of 1923, doctors who were sent to the East were provided with encouraging conditions. The organizational work and the laws concerning diseases like Malaria, Syphilis and Trachoma, which were wide-spread among the population, became effective and achieved success from the year 1925 onwards when Dr. Refik Saydam was appointed Minister for Health. The Ass®nblies of the Turkish National Congresses on Medicine solved the nation’s health problems and their influence and the state’s policy towards the workings of the Ministry for Health were also effective. In this era many laws were decreed with the aim to protect the nation’s health and to ensure state control in every field. Some of these are still in force today. The aim was not to restrict oneself to the protection of national health through education. In order to protect the health of children and adolescents laws on a long-running scale were decreed and together with the free medical treatment of the poor and the old, adolescents and pregnant women at both their work and their social lives, laws were decreed which took the task to keep their health condition under protection. In the first ten years of the Republic a protective, comprising and humane health policy was pursued in accordance with the policy of state. XVI

Download: Click here