MERZÜBÂN

İran’da Sâsânîler döneminde valilere, İslâmî dönemde yüksek dereceli mahallî memurlara verilen unvan.

Müellif:

Eski Farsça merz “sınır” ve pân “bekçi” kelimelerinin birleşmesiyle elde edilen isim (modern Farsça’da merzbân/merzvân/merzebân) “sınır bekçisi, sınır kumandanı, uç beyi” gibi anlamlar taşır. Arapça’da merzubâna dönüşmüş, ayrıca bundan merzebe (birini bir yere merzübân olarak tayin etmek) fiili türetilmiştir.

Merzübânın Sâsânî döneminde sınır bölgesi kumandanlarına bir unvan olarak verilmesi milâdî IV. yüzyıla rastlar. “Bet Aramaya -şehrinin- Merzpânı” unvanı II. Şâpûr zamanından (309-379) VI. yüzyılın başlarına kadar kullanılmıştır. Nusaybin’i en az 7000 kişilik bir topluluğun başında bulunan bir merzübân yönetiyor, 504-505 yıllarında Bizanslılar tarafından kuşatılan Âmid’i de merzübân unvanlı bir kumandan savunuyordu. Hüsrev Enûşirvân (531-579), idarî teşkilâtı yeniden örgütlemesi sırasında ülkeyi dört büyük eyalete bölünce merzübânlar en yüksek dereceli askerî-sivil memurlar haline geldiler. Bunlar askerî vali konumunda idiler; ancak hükümdarın izni olmadan birbirlerine yardım edemiyorlardı. IV. Hürmüz (579-590) ve II. Hüsrev Pervîz’in (591-628) hükümdarlık dönemlerinde bu dört eyaletteki diğer yüksek rütbeli subaylara da bazan merzübân denildiği görülmektedir.

VII. yüzyılda merzübân unvanı dört büyük eyaletin valilerinden başka Hîre, Hecer ve el-Cezîre gibi sınır boylarındaki idarî bölgelerle Herat, Bâdgīs, Pûşeng gibi önemli şehirlerin valileri ve aynı zamanda müslümanların Sâsânî topraklarını fethi sırasında savunmaları organize eden, anlaşmaları yapan Sûr, İsfahan, Meysân, Rey, Erdebil, Kirman, Fars gibi şehirlerin mahallî liderleriyle Taberistan ispehbedleri için de kullanılmıştır. Merverrûz’un İslâm dönemindeki mahallî memurları da bu unvanı taşıyordu. 105 (723) yılında Müslim b. Saîd el-Kilâbî, Zerdüştîler’den vergi tahsil etmek için İranlı Behram Sîs’i Merv’e merzübân olarak göndermişti. Merzübânın özel isim olarak kullanılışına da rastlanır. Yemen’in İran kökenli valisi Merzübân b. Vahriz ile Taberistan Hükümdarı Merzübân b. Rüstem bu adı taşıyanların önde gelenleridir. Şiir dilinde mecazen hükümdara, Mecûsîler’in reisine ve kükremiş aslana da merzübân denildiği görülür.

BİBLİYOGRAFYA
Esedî-i Tûsî, Luġat-ı Fürs (nşr. M. Debîrsiyâkī), Tahran 1397/1977, s. 144; M. Hüseyin-i Tebrîzî, Burhân-ı Ḳāṭıʿ (nşr. Muhammed Muîn), Tahran 1342 hş., IV, 1987; Steingass, Dictionary, s. 1214; Ferheng-i Fârsî, III, 4010; Taberî, Târîḫ (Ebü’l-Fazl), III, 595, 596; Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī, el-Muʿarreb (nşr. Ahmed Muhammed Şâkir), Tahran 1966, s. 317; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 281; IV, 354-356; A. Christensen, L’Iran sous les Sassanides, Copenhague 1936, bk. İndeks; R. N. Frye, “Political History of Iran Under the Sasanians”, CHIr., III/1, s. 142, 145, 147, 152, 172; J. H. Kramers, “Merzübân”, İA, VII, 787; J. H. Kramers – [M. Morony], “Marzpān”, EI2 (Fr.), VI, 618-619; Dihhudâ, Luġatnâme, XXV/A, s. 159-160.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2004 yılında Ankara’da basılan 29. cildinde, 255-256 numaralı sayfalarda yer almıştır.