MEVLÂY MUHAMMED IV

Sîdî Muhammed b. Abdirrahmân b. Hişâm el-Hasenî (ö. 1290/1873)

Alevî (Filâlî) hükümdarı (1859-1873).

Müellif:

1230’da (1815) doğdu. XVII. yüzyıldan günümüze kadar Fas’ı yöneten Filâlîler hânedanının on ikinci sultanıdır. Dinî ve edebî ilimlerin yanı sıra matematik ve mühendislik alanlarında da eğitim gördü. Babası Mevlây Abdurrahman b. Hişâm’ın nâibi sıfatıyla Merakeş’e tayin edildi ve 1830’dan itibaren Cezayir’i işgale çalışan Fransa’ya karşı mücadele verdi. Fas ordusuna kumanda ettiği Îslî (Isly) savaşında (14 Ağustos 1844) Fransızlar’a karşı ağır bir yenilgiye uğraması Fas’ın Fransızlar’la olan siyasetinde önemli değişikliklere yol açtı. Bu savaştan sonra, Fransızlar’la mücadelesi sırasında Fas’a sığınan Emîr Abdülkādir el-Cezâirî Cezayir’e dönmek zorunda bırakıldı. Cezayir’deki mücadelesinde başarı kazanmayınca tekrar Fas’a geçen Emîr Abdülkādir, Mevlây Muhammed ve babasının kendisine sahip çıkmamaları yüzünden Fransızlar’a teslim oldu (23 Aralık 1847).

Mevlây Muhammed, 1844 yenilgisinin ardından Merakeş’e saldırılar düzenleyen Atlas dağlık bölgesi kabileleriyle mücadele etti. Avrupa devletleri ve onların Merakeş’teki temsilcileriyle iyi ilişkiler kurmaya ve özellikle ticarî münasebetleri geliştirmeye çalıştı. Batı yanlısı reform politikaları izledi. Batı dillerinden Arapça’ya çeviriler yaptırdı. Bu çeviriler özellikle askerî alanlarda yoğunlaştı. Medresetü’l-mühendisîn adlı modern bir askerî mektep kurdu. Askerî alandaki yenilikleri Osmanlı Devleti’ndekine benzer bir şekilde devam ettirdi.

Babası Mevlây Abdurrahman’ın 29 Muharrem 1276’da (28 Ağustos 1859) ölümü üzerine Merakeş’ten Miknâs’a (Meknes) hareket eden Mevlây Muhammed Fas’ın İspanya ile ilişkilerinin gerginleştiği bir dönemde tahta çıktı. Daha otoritesini kuramadan, kabile ayaklanmalarını bastıramadan ve kendi yönetim kadrosunu oluşturamadan Kasım 1859’da Fas-İspanya savaşı başladı. Rif bölgesindeki kabilelerin Sebte’de (Ceuta) bulunan İspanyollar’a saldırmasını bahane eden İspanya Sebte ve Tıtvân kıyılarına asker çıkardı. İspanyollar 5 Şubat 1860’ta Tıtvân’ı işgal edip Tanca’ya doğru ilerlemeye başladılar. İspanya’nın daha fazla ilerlemesinin Fas üzerindeki Avrupa nüfuz mücadelesinde dengeleri bozacağından endişe duyan İngilizler’in arabuluculuğuyla 26 Nisan 1860’ta Fas için çok ağır şartlar içeren bir barış antlaşması imzalandı. Buna göre İspanya Sebte ve Melîle’deki topraklarını genişletiyor, Santa Cruz la Pequena İspanya’ya bırakılıyor, İspanyol misyonerlerin Tıtvân’da bir kilise inşa etmesine izin veriliyor, 1856’da İngiltere ile imzalanan antlaşmada verilen imtiyazların benzerlerinin İspanyollar’a verilmesi ve 100 milyon peseta savaş tazminatı ödenmesi kabul ediliyordu. Savaş tazminatı ödeninceye kadar İspanyollar Tıtvân’ı işgali sürdüreceklerdi.

1859 Fas-İspanya savaşı Mevlây Muhammed’in otoritesini bir hayli sarstı ve uğradığı ağır yenilgi, esasen merkezî otoriteye karşı sürekli baş kaldırma eğiliminde olan kabileleri cesaretlendirdi. Sultan, savaştan hemen sonra Kuzey Fas’ta isyan çıkaran el-Cîlânî (el-Cîlâlî) er-Rûkî ve Merakeş yöresinin büyük kabilesi Rahâmine’ye karşı harekât düzenledi ve isyanları bastırdı. Savaşın yol açtığı olumsuzluklar bunlarla da sınırlı kalmadı. 1861 yılında Madrid Antlaşması’yla İspanya önemli ticarî imtiyazlar elde etti. Bu antlaşmayla Fas limanlarını kullanmalarına ve açıklarda balıkçılık yapmalarına da izin verildi. Benzer imtiyazlar 1862’de Belçika’ya ve bir yıl sonra Fransa’ya tanındı. Mevlây Muhammed, savaşın getirdiği malî külfet yüzünden bir taraftan vergi gelirlerini arttırmaya çalışırken bir taraftan da dış borç arayışına girdi. Özellikle savaş tazminatının ödenebilmesi için İngiltere’den yüklü miktarda borç alındı ve İspanya’nın Tıtvân’ı işgali bu sayede Mayıs 1862’de sona erdirilebildi. Bu borç sebebiyle Avrupalılar çeşitli vesilelerle Fas’a nüfuz etmeye başladılar.

Savaş aynı zamanda iç gelişmeleri ve dış ilişkileri derinden etkiledi. 1860’lı yıllarda ülkede her alanda Avrupa’nın nüfuzu hızla artmaya başladı. Bu arada yabancıların himayesine girmek isteyen Faslılar’ın sayısında artış görüldü. Bunlar, Fas hukukuna tâbi olmaktan çıkıp himayesini kabul ettikleri ülke hukukunu benimsemiş oluyorlardı. Bu durum sultanın otoritesine büyük darbe vuruyordu. Bunu önlemek için Mevlây Muhammed 1863’te önce Fransızlar’ı, ardından İngiliz ve İspanyollar’ı Faslılar’ı himayelerine alma konusunda belli sınırlamalar getirmeye ikna etti. Ancak verilen sözler yerine getirilmedi ve Avrupa devletleri Fas üzerindeki nüfuzlarını arttırmak için kıyasıya yarıştılar. Özellikle Fransa’nın baskısıyla Avrupalılar’a Fas topraklarında mülkiyet edinme hakkı tanındı, bu çerçevede binlerce Avrupalı Fas’a yerleşmeye başladı. Kısa süreli ticarî ilişkiler yerini uzun vadeli yatırımlara bıraktı. Çoğunluğu kıyı bölgelerinde olmak üzere 1867’de Fas’ta ikamet eden Avrupalılar’ın sayısı 1500’e ulaşmıştı.

Veliahtlığı sırasında Fas’ın modernleştirilmesi için çalışan Mevlây Muhammed, sultanlığı döneminde Avrupalılar’a karşı ülkesinin bağımsızlığını korumak zorunda kaldı. Babasının başlattığı, Avrupalı güçler arasındaki rekabetten faydalanarak ayakta kalma politikası Mevlây Muhammed tarafından da sürdürüldü. Onun dönemi Fas’ın hâkimiyet unsurlarının ciddi anlamda zayıfladığı bir dönem oldu. 1861’de İspanya’ya savaş tazminatını ödemek için alınan borçlar Avrupa’dan yeni borçlanmalara yol açtı. Fas’ın borçlarını ödeyememesi Avrupa ülkelerinin gümrük hizmetlerine el koymalarına yol açtı.

Mevlây Muhammed zamanı Fas’ın modernleşme çabaları açısından önemli yatırımların yapıldığı bir dönemdir. Dış ticareti arttırmak amacıyla limanların geliştirilmesi, tekstil ve şeker ithalâtının azaltılması için pamuk ve şeker kamışı üretiminin arttırılması, Suveyre’de (Mogador) bir kâğıt fabrikası ve Fas şehrinde bir matbaanın kurulması bunlardan bazılarıdır. Kuzey Afrikalı dil ve kıraat âlimi İbn Âcurrûm’un el-Âcurrûmiyye adlı nahiv kitabı ile Mâlikî fakihi, şair ve edip Ebû Bekir İbn Âsım’ın el-ʿÂṣımiyye adlı Mâlikî fıkhına dair eseri bu matbaada ilk olarak basılan eserler arasındadır.

Veliahtlığı döneminde Mevlây Muhammed’in başlattığı askerî reformlara devam edilmesi 1860 yenilgisinden sonra daha önemli hale geldi. Avrupa ordularının uyguladığı usullerden ve kullandığı silâhlardan faydalanma konusunda ulemânın da desteğini alan ve Osmanlı Devleti’ndeki reformları örnek göstererek askerî alanda yapmak istediği yenilikleri gerçekleştirmeye çalışan sultan 1869’da piyade sınıfı nizamî askerlerinin sayısını 3000’e çıkardı ve topçu sınıfını geliştirmeye başladı. Merakeş’te bir barut fabrikası kurdu. Ordusunun eğitiminde İngiliz subaylarının istihdamının yanı sıra 1870’te ilk askerî grubu eğitilmek üzere Cebelitârık’ta bulunan İngiliz üssüne gönderdi. Mevlây Muhammed, Karaviyyîn Camii’ndeki öğrencilerin eğitim ve öğretiminde geleneksel metodu benimsedi ve modern eğitime geçmedi. Bir grup öğrenciyi matematik öğrenmeleri için Mısır’a gönderdi. Tarihçi Muhammed Ekensûs’tan Filâlîler’in tarihini yazmasını istedi. İlk defa 1285 (1868) yılında dirhem-i şer‘î adını verdiği sikkelerin kullanılmasını emretti (Mevlây IV. Muhammed devrinde basılan paralar hakkında geniş bilgi ve kataloglar için bk. Eustache, VI, 303-341, 1127-1177).

Mevlây Muhammed, 18 Receb 1290 (11 Eylül 1873) tarihinde Merakeş’te bir kayık safası sırasında boğularak öldü ve Mevlây Ali eş-Şerîf anıtmezarı içine defnedildi. Yerine oğlu Mevlây Hasan geçti. Mevlây Muhammed imar faaliyetleriyle de yakından ilgilenmiş ve Merakeş’te birçok mimari eser yaptırmıştır. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir: Bâbü’r-Rub adlı anıtmezar, Sûku’l-Mecâdiliyye adlı çarşı ve Sîdî Bel Abbas Çeşmesi.

BİBLİYOGRAFYA
Selâvî, el-İstiḳṣâ (nşr. Ahmed en-Nâsırî), Dârülbeyzâ 2001, VIII, 61, 97-145; İbn Zeydân, İtḥâfü aʿlâmi’n-nâs, Rabat 1349/1931, III, 366-577; Ziriklî, el-Aʿlâm, VII, 70-71; J. L. Miège, Le Maroc et l’Europe: 1830-1894, Paris 1961, I-II, tür.yer.; K. L. Brown, People of Salé: Tradition and Change in a Moroccan City: 1830-1930, Manchester 1976, s. 121-124; E. Burke III, Prelude to Protectorate in Morocco: Precolonial Protest and Resistance: 1860-1912, Chicago 1976, s. 19-29, 36-38; Abbas b. İbrâhim, el-İʿlâm, VI, 331-383; D. Eustache, Corpus des monnaies ‘alawites, Rabat 1984, VI, 303-341, 1127-1177; Muhammed el-Menûnî, Meẓâhiru yaḳaẓati’l-Maġribi’l-ḥadîs̱, Beyrut 1405/1985, I, 115-117, 213-214; J. M. Abu’n-Nasr, A History of the Maghrib in the Islamic Period, London 1987, s. 299-304; C. R. Pennell, Morocco since 1830: A History, London 2000, s. 48-73; Ch. Pellat, “Muḥammad IV b. ʿAbd al-Raḥmān”, EI2 (İng.), VII, 391-392.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2004 yılında Ankara’da basılan 29. cildinde, 458-459 numaralı sayfalarda yer almıştır.