MİNENKEBÂVÎ, Ahmed Hatîb

Ahmed b. Abdillatîf b. Abdillâh el-Fâdânî el-Câvî el-Minenkebâvî el-Endûnîsî (1860-1916)

Endonezya asıllı Mekkeli âlim.

Müellif:

6 Zilhicce 1276 (25 Haziran 1860) tarihinde, Endonezya’da Sumatra adasının batısında yer alan Minangkabau bölgesinde Bukittinggi şehri yakınlarındaki Kota Gedang’da doğdu. Doğum tarihi olarak 1852 ve 1855 yılları da zikredilir. Nisbesi Latin harfleriyle Minangkabau, Arapça kaynaklarda Minenkebâvî, Minkebâvî, Minkâbevî, Minkâbâvî gibi farklı şekillerde yazılır. Dedesi Abdullah, Kota Gedang’da mahallî hükümdarın merkez camisinde “devlet hatibi” (hatîb negeri) unvanıyla imam ve hatiplik yaptığı için çocukları da “Hatîb” lakabını almıştır. Mekkeli biyografi yazarı Ömer Abdülcebbâr, dedesi Abdullah’ın ticaret ve dini tebliğ maksadıyla Hicaz’dan Batı Sumatra’ya göç etmiş bir Hicazlı olduğunu söylerse de Endonezyalı müellifler onun aslen Minangkabau’da yerleşik bir aileden geldiğini belirtir. Ampat Angkat bölgesinin mahallî yöneticisi olan babası Abdüllatîf, Batı Sumatralı yenilikçi İslâmcı liderlerden Hacı Agus Sâlim’in amcasıdır (bazı kaynaklarda da Hacı Agus’un amcası olarak Ahmed Hatîb zikredilir). Annesi Limbak Urai, Pedri ulemâsından Tuanku Nan Renceh’in kızı olup anne tarafından da âlim Muhammed Tâhir Celâleddin’in kuzenidir.

İlk eğitimini babasından alan Ahmed Hatîb, öğrenimini doğduğu kasabadaki ilkokulda ve öğretmen okulunda sürdürdü. Daha sonra sadece mahallî reis ve yöneticilerin çocuklarının gidebildiği Bukittinggi’deki Sekolah Raja adlı bir sömürge okuluna kaydoldu. Buradan mezun olunca dedesi ve Muhammed Tâhir Celâleddin ile birlikte hacca gitti. Yanındakilerin ülkelerine dönmesine rağmen o dinî tahsilini sürdürmek için Mekke’de kaldı. Ahmed Hatîb’in daha on bir yaşında iken babası ile Mekke’ye gittiği, beş yıl kadar orada kaldıktan sonra annesini ziyaret için memleketine döndüğü ve iki yıl sonra tekrar Mekke’ye giderek tahsiline devam ettiği de kaydedilir (Abdullah b. Abdurrahman b. Abdurrahîm el-Muallimî, I, 407). Mekke’de Şâfiî fıkhı ve usulü ile tefsir, hadis ve kelâm gibi klasik ilimleri okudu. Ayrıca cebir, geometri, hesap, matematik, astronomi ve zîc ilimlerinde kendini yetiştirdi. Arapça’nın yanı sıra İngilizce öğrendi. Mekke’de Câvî (Malay-Endonezya) kökenli hocalardan ziyade Şâfiî mezhebine mensup âlimlerden ders aldı. Bunlar arasında Ahmed b. Zeynî Dahlân, Seyyid Ömer b. Muhammed Şattâ, Osman b. Muhammed Şattâ ve Ebû Bekir (Bekrî) b. Muhammed Şattâ ile Yahyâ el-Kalyûbî ve Muhammed Sâlih el-Kürdî anılır. Ahmed Hatîb tarikatlara, Mekke’deki Kādiriyye ve Nakşibendiyye çevrelerine karşı mesafeli durdu, zamanla bazı uygulamalarını eleştirmeye başladı. Mescid-i Harâm’ın Bâbüsselâm kapısı yakınında bir kitapçı dükkânı bulunan Mekkeli tüccar Muhammed Sâlih el-Kürdî’nin himayesine girdi ve onun gözde öğrencileri arasında yer aldı. 1879’da bu hocasının kızı ile evlendi, ancak eşi hastalanarak ölünce 1884’te onun küçük kız kardeşiyle nikâhlandı. İlmî birikimi yanında kayınpederinin itibar ve nüfuzu sayesinde Mekke’nin ileri gelenleriyle güçlü bir bağ kuran Ahmed Hatîb, muhtemelen 1887-1892 yılları arasında Mescid-i Harâm’da Şâfiî imamlığı yaptı ve kendi ders halkasını oluşturdu. Mekke şerifi tarafından bu göreve getirilmesi, gerek Hicaz’da yaşayan gerekse Güneydoğu Asya’daki Malaylı ve Endonezyalılar tarafından büyük bir şeref telakki edildi.

Ahmed Hatîb, Malay-Endonezya’dan Mekke’ye gelenlerle ilgilendi, onlara hocalık yaptı ve çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Bu öğrencileri yanında oradan gelen hacılar vasıtasıyla memleketiyle temasını sürdürdü. Öğrencilerinden bazıları ülkelerine döndükten sonra önemli makamlara getirilerek değerli hizmetler yaptı. Bilhassa Minangkabaulu dört talebesi, Muhammed Tâhir Celâleddin, Muhammed Cemîl Cambek, Hacı Resûl lakabıyla da anılan Hacı Abdülkerîm Emrullah ve Hacı Abdullah Ahmed bölgede “yeni nesil” diye adlandırılan yenilikçi dinî harekete öncülük etti. Yine Minangkabau kökenli talebeleri arasında Persatuan Tarbiyah Islamiyah (Perti) lideri Cemîl Caho, Muhammed Sâib Ömer, İbrâhim Mûsâ, Hacı Abbas Abdullah, Abdullah Ahmed ve Süleyman er-Resûlî gibi isimler bulunmaktadır. Hacı Agus Sâlim de Cava’da Sarekat Islam’ın önde gelen ilk İslâmcı liderlerinden biri oldu. Cava adasından, 1912’de modernist eğilimli Muhammediyye teşkilâtını kuran Kiai Hacı Ahmed Dahlân ve Doğu Cava’daki Pondok Pesantren Tebuireng’in kurucusu olup 1926’da muhafazakâr eğilimli Nehdatü’l-ulemâ teşkilâtının kurucuları arasında yer alan Kiai Hacı Hâşim Eşârî, Purba’dan (Mandailing) Mustafa Hüseyin yanında diğer birçok talebe Mekke’de ondan ders aldı. Bazı tanınmış öğrencileri de Sumatra’da ve Malay yarımadasındaki küçük müslüman sultanlıklarda üst düzey dinî görevlere tayin edildi. Bunlar arasında Sumatra’daki Langkat Sultanlığı müftüsü Muhammed Nûr ve Kadı Hacı Muhammed Nûr İsmâil, İmam Paduka Tuan unvanıyla da anılan Deli Sultanlığı müftüsü Hasan Maksûm; Malezya’daki Selangor Sultanlığı müftüsü Muhammed Sâlih, Perak Sultanlığı müftüsü Muhammed Zeyn sayılabilir. Bir diğer Malezyalı öğrencisi Hacı Muhammed Nûr olup bunun oğlu Burhâneddin Hilmî ilk Malaylı reformist milliyetçilerden sayılmaktadır. Endonezya ve Malezya’daki talebelerinin büyük çoğunluğu hocalarının görüşleri doğrultusunda ıslahatçı din anlayışına sahipken çok azı geleneksel çizgide yer alıp muhafazakâr bir yol izledi. Malezya’da Ahmed Hatîb’in görüşlerine karşı çıkan talebesi Hacı Abdüllatîf Tambi ile tarikat aleyhtarı görüşlerini eleştiren ve Sembilan eyaletinde Ahmediyye tarikatının şeyhi olan Hacı Muhammed Saîd b. Cemâleddin; Endonezya’da Kiai Hacı Hâşim Eşârî, Süleyman er-Resûlî, Muhammed Saad Mungka, Hatîb Ali, Cemîl Caho gibi geleneksel çizgide yer alanlar da onun talebelerindendir. Ahmed Hatîb 9 Cemâziyelevvel 1334 (14 Mart 1916) tarihinde Mekke’de vefat etti ve orada defnedildi. Oğullarından Abdülkerîm el-Hatîb din ilimlerinde yetişmiş eser sahibi bir âlimdir. İkinci hanımından olan Abdülmelik el-Hatîb ise Mekke’de bir süre Ḳıble gazetesinin editörlüğünü yapmış ve Şerîf Hüseyin zamanında Hâşimî Krallığı’nın Mısır’daki temsilcisi olmuştur. Yine âlim ve edip olan diğer oğlu Abdülhamîd el-Hatîb, Mescid-i Harâm’da müderrislik ve Suudi Arabistan hükümetinin Pakistan büyükelçiliği görevlerinde bulunmuştur.

Görüşlerini talebeleri ve eserleri vasıtasıyla Endonezya ve Malezya’da, özellikle de Batı Sumatra’da yaymaya çalışan Ahmed Hatîb bölgede İslâm öncesi döneme ait gelenekler ve hurafelerle mücadele etmiş ve yenilikçi dinî görüşlerin gelişmesinde etkili olmuştur. Minangkabau bölgesinde yaygın olan Nakşibendiyye tarikatı ve eskiden beri bu yörede mirasın sadece kız çocuklarına bırakılmasını öngören “âdât” ve hukuk uygulamalarına şiddetle karşı çıkmış, bu şekildeki miras taksimini büyük günahlardan saymıştır. Ayrıca bu sistemi uygulayanların nikâh akidlerinde şahitliklerinin kabul edilemeyeceğini ve böyle bir nikâhın geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Ancak yöredeki liderler ve muhafazakâr ulemâ Ahmed Hatîb’in bu görüşlerine muhalefet etmiştir. Datuk Sutan Maharaca adlı bir âdât lideri kendisini Vehhâbî olarak nitelemiş, 1894’te Pelita Kecil, Warta Berita, Cahaya Sumatra ve ardından Utusan Malayu adlı dergilerde yazdığı yazılarla Ahmed Hatîb’in görüşlerini reddetmiştir. Ulemâ grubundan Şeyh Muhammed Saad Mungka, Tenbîhü’l-ʿavâm adlı eserinde ona yönelik eleştirilerini ortaya koymuştur. Ancak Ahmed Hatîb’in bölgedeki etkisi sürmüş, benzeri tartışmalar daha sonraki yıllarda onun talebeleri vasıtasıyla devam ettirilmiştir.

Islahatçı çizgide yer alan birçok âlim gibi Ahmed Hatîb de tasavvufu reddetmemekle birlikte tarikatlara ve çeşitli uygulamalarına karşı muhalif bir tutum izlemiş, Minangkabau bölgesinde etkili olan Semmâniyye ve Nakşibendiyye tarikatlarının zikr-i letâif, sülûk, hatm-i hâcegân, râbıta gibi âdetleri yanında vahdet-i vücûdu da İslâm’ın ruhuna aykırı bularak eleştirmiştir. Tarikat erbabının uyguladığı birçok geleneğin bid‘at olduğunu ve Hz. Peygamber ile ashabının hayatında hiçbir temelinin bulunmadığını vurgulamıştır. Bu yöndeki görüşlerine Nakşî şeyhlerinden Muhammed Saad b. Tanta ve kendi talebesi Hatîb Ali tarafından reddiyeler yazılmıştır. Muhammed Abduh’un Kur’an ve Sünnet’e dönüş temalı görüşlerini ilke olarak benimsemekle birlikte taklit konusundaki görüşlerine katılmayıp Şâfiî mezhebinin sıkı bir takipçisi olmuş, Abduh’un Cemâleddîn-i Efgānî ile birlikte yayımladığı ʿUrvetü’l-vüs̱ḳā dergisini ve Kur’an tefsiriyle ilgili yazılarını fikirlerini çürütmek üzere okumaları için talebelerine izin vermiştir.

Ahmed Hatîb, aynı zamanda Hollanda sömürge yönetimine karşı da bir tutum takınmıştır. Hollandalı şarkiyatçı C. Snouck-Hurgronje, 1885’te Abdülgafûr adını alarak bir müslüman gibi Mekke’de şehrin tarihi üzerine araştırmalar yaparken Ahmed Hatîb henüz genç yaşta olduğundan onunla görüşmesini zikretmez. 1894’ten itibaren Snouck-Hurgronje’nin sömürge hükümeti yetkililerine yazdığı raporlarda ise Ahmed Hatîb’e dair bilgilere ve atıflara rastlanmaktadır. İlk defa Eylül 1894’te Minangkabau’daki tartışmalara müdahil olduğu için Ahmed Hatîb’in el-Menhecü’l-meşrûʿ: Tercemet-i Kitâbü’d-Dâʿi’l-mesmûʿ pada Hukum Orang yang menjalahi Saint pada Pusaka adlı eserini (Kahire 1311) Cakarta’daki sömürge hükümetinin eğitim direktörüne gönderip uyarılarını rapor halinde bildirmiştir. 1895’te de diğer eserlerinden haberdar olarak kendisine göre tehlikeli görüşler içerdiğinden onları da rapor etmiştir. Çok belirgin bir şekilde Hollanda aleyhtarı bir tutum takınan Ahmed Hatîb, Endonezya’daki müslümanların Hollandalılar’la ilişkilerini kesmeleri gerektiğini yazmış, bu tutumunu, Endonezya halkının millî uyanışına ve ilk millî hareketlerden olan Sarekat Islam’ın kuruluşuna verdiği destekle de göstermiştir.

Eserleri. Ahmed Hatîb eserlerinin bir kısmını Arapça, diğerlerini de Câvî denilen, Arap alfabesinin kullanıldığı Malayca yazmıştır. 1. ed-Dâʿi’l-mesmûʿ fi’r-red ʿalâ men yüverris̱ü’l-iḫve ve evlâdi’l-aḫâvân maʿa vücûdi’l-uṣûl ve’l-fürûʿ (Kahire 1309). 2. el-Menhecü’l-meşrûʿ fi’l-mevârîs̱ (el-Menhecü’l-meşrûʿ: Tercemet-i Kitâbü’d-Dâʿi’l-mesmûʿ). Bir önceki eserin Malayca tercümesidir (Kahire 1311). 3. İẓhâru zaġli’l-kâẕibîn fî teşebbühihim bi’ṣ-ṣâdıḳīn (Padang 1324/1906; Arapça baskısı: Kahire 1928). Bölgedeki Nakşibendiyye uygulamaları hakkında kendisine sorulan sorulara verdiği cevapları ihtiva etmekte olup ölülerin arkasından yemek ziyafeti vermenin hükmü, 10, 20 ve 40. günlerinde anılması, sûfîlerin türbe ve makamlarını ziyaretin dindeki yeri gibi konular hakkındadır. 4. el-Âyâtü’l-beyyinât li’l-münṣıfîn fî izâleti ḫurâfâti baʿżi’l-mütaʿaṣṣıbîn (el-Âyâtü’l-beyyinât fî refʿi’l-ḫurâfât). Nakşibendiyye tarikatına dair fetvalarını ve ilk kitabı için yapılan eleştirilere verdiği cevapları içermektedir (Kahire 1928). 5. es-Seyfü’l-bettâr fî miḥaḳḳi kelimâti baʿżi ehli’l-iḳtirâr (Kahire 1928). el-Âyâtü’l-beyyinât’ın yayımından sonra Abdullah b. Abdullah el-Hâlidî, Ahmed Hatîb’e Nakşibendiyye’ye dair görüşlerini eleştirdiği bir mektup yazmış, o da mektuba cevap olarak bu eseri kaleme almıştır. Her iki eser önce Padang’da Malayca, ardından Kahire’de Arapça olarak basılmıştır. 6. Ṣulḥu’l-cemâʿateyn fî cevâzi teʿaddüdi’l-cumʿateyn (Mekke 1312). Müellif bu Malayca kitabını Sumatra adasının Palembang şehrinde inşa edilen ikinci bir camide cuma namazının kılınıp kılınamayacağı hakkında kendisine sorulan sorular üzerine yazmıştır. 7. Ḍavʾü’s-sirâc fî keyfiyyeti’l-miʿrâc (Mekke 1312). Malayca adı Zü’l-Sirâc pada menyatakan Carita İsra dan Mirac olan eserde şarkiyatçıların isrâ ve mi‘rac konusundaki eleştirilerine cevaplar yer alır. 8. er-Riyâżü’l-verdiyye fi’l-fıḳhi’ş-Şâfiʿiyye (Kahire 1312). 9. Tenbîhü’l-enâm fi’r-red ʿalâ Risâleti Keffi’l-ʿavâm ʿani’l-ḥavż fî Şeriketi’l-İslâm (Kahire 1332). Endonezya’da Sarekat Islam hareketinin kuruluşunu desteklemek ve talebesi Kiai Hacı Hâşim Eşârî’nin bu hareket aleyhine yazdığı Keffü’l-ʿavâm ʿani’l-ḥavż fî Şeriketi’l-İslâm adlı risâledeki iddialarını reddetmek amacıyla kaleme alınmıştır. 10. İrşâdü’l-ḥâyârâ fî izâleti şübehi’n-Naṣârâ fî sebʿi mesʾeletin. Bu Malayca eser Hıristiyanlık’taki teslîs inancının reddinin yanı sıra İslâm’da çok evlilik, talâk, cihad, kölelik, insan hürriyeti, kadın hakları gibi konularda hıristiyanların eleştirilerine verilen cevapları içerir.

Müellifin diğer bazı eserleri de şunlardır: Ḥâşiyetü’n-Nefâḥât ʿalâ Şerḥi’l-Varaḳāt li’l-Maḥallî (Kahire 1323, 1357; nşr. Muhammed Sâlim Hâşim, Beyrut 1425/2004), el-Ḫuṭaṭü’l-merżıyye fî ḥükmi’t-teleffuẓ bi’n-niyyeh (Malayca olup namazda ve diğer ibadetlerde niyet hakkındadır), el-Cevâhirü’n-naḳiyye fi’l-aʿmâli’l-ceybiyye (Kahire 1309; Kuala Lumpur 2006), Ravżatü’l-ḥüssâb fî ʿilmi’l-ḥisâb (Kahire 1307, 1310), el-Ḳavlü’l-müfîd Şerḥu Maṭlaʿi’s-saʿîd fî ʿilmi’z-zîc, ed-Dürretü’l-behiyye fî keyfiyyeti zekâti’ẕ-ẕerreti’l-Ḥabeşiyye, Tenbîhü’l-ġāfil bi-sülûki ṭarîḳati’l-evâʾil fîmâ yeteʿalleḳu bi-ṭarîḳati’n-Naḳşibendiyye, Ḥâşiyetü Fetḥi’l-cevâd (I-V), Fetâva’l-Ḫaṭîb ʿalâ mâ verede ʿaleyhi mine’l-esʾileh. Ahmed Hatîb’in bazıları Arapça eserleriyle aynı muhtevaya sahip olan Malayca eserleri de şunlardır: ʿAlemü’l-ḥüssâb fî ʿilmi’l-ḥisâb (Ravżatü’l-ḥüssâb’ın Malayca versiyonudur), el-Cevâhirü’l-ferîde fi’l-ecvibeti’l-müfîde fîmâ iẕâ ʿamme’l-ḥarâm fî ḳaṭrin mine’l-aḳṭâr, Fetḥu’l-mübîn li-men seleke ṭarîḳa’l-vâṣilîn, el-Aḳvâlü’l-vâżıḥât fî ḥükmi men ʿaleyhi ḳażâʾü’ṣ-ṣalavât, Ḥüsnü’d-difâʿ fi’n-nehyi ʿani’l-ibtidâʿ, eṣ-Ṣârimü’l-müferrî li-vesâvisi külli kâẕibin ve müfterî, Meslekü’r-râġıbîn fî ṭarîḳati seyyidi’l-mürselîn, el-Câvî fi’n-naḥv, Süllemü’n-naḥv, eş-Şümûsü’l-lâmiʿa fi’r-red ʿalâ ehli’l-merâtibi’s-sebʿa, Sellü’l-ḥusâm li-ḳaṭʿi ṭarafi tenbîhi’l-enâm fi’r-reddi ʿalâ erbâbi’ṭ-ṭuruḳ, Fatâva’l-Ḫaṭîb dalam Versi Bahasa Melayu. Ahmed Hatîb, hayatının sonuna doğru çocukları için el-Ḳavlü’l-ḥaṣîf fî tercemeti Aḥmed Ḫaṭîb b. ʿAbdillaṭîf adıyla bir otobiyografi kaleme almıştır. Mekke-i Mükerreme Kütüphanesi’nde el-Ḳavlü’n-necîb fî tercemeti târîḫi ḥayâti Aḥmed el-Ḫaṭîb adıyla kayıtlı müellif hattı yazma (Tarih, nr. 116) bu eserle aynı olmalıdır (eserlerinin bir listesi için bk. Ömer Abdülcebbâr, s. 41-43).

BİBLİYOGRAFYA :

Serkîs, Muʿcem, I, 828; Ambtelijke Adviezen van C. Snouck Hurgronje: 1889-1936 (ed. E. Gobée – C. Adriaanse), ’s-Gravenhage 1957-65, III, 1845-1851, 1853-1854, 1907, 1913-1917, 1928-1930; D. Noer, The Modernist Muslim Movement in Indonesia: 1900-1942, Singapore 1973, s. 19, 31-33; Ömer Abdülcebbâr, Siyer ve terâcimü baʿżi ʿulemâʾinâ fi’l-ḳarni’r-râbiʿ ʿaşer li’l-hicre, Cidde 1403/1982, s. 37-44; Hamka [Haji Abdul Malik Karim Amrullah], Ajahku: Riwayat Hidup Dr. H. Abdul Karim Amrullah dan Perjuangan Kaum Agama di Sumatera, Jakarta 1982, s. 271-273; M. van Bruinessen, Tarekat Naqsyabandiyah di Indonesia: Survei Historis, Geografis dan Sosiologis, Bandung 1992, s. 110-112; R. M. Feener, Developments of Muslim Jurisprudence in Twentieth Century Indonesia (doktora tezi, 1999), Boston University, s. 18 vd.; Abdülvehhâb İbrâhim Ebû Süleyman v.dğr., Fihrisü maḫṭûṭâti Mektebeti Mekkete’l-mükerreme, Riyad 1418/1997, s. 474, 496; Abdullah b. Abdurrahman b. Abdürrahîm el-Muallimî, Aʿlâmü’l-Mekkiyyîn mine’l-ḳarni’t-tâsiʿ ile’l-ḳarni’r-râbiʿ ʿaşer el-hicrî, Riyad 1421/2000, I, 407-409; M. F. Laffan, Islamic Nationhood and Colonial Indonesia: The Umma below the Winds, London-New York 2003, s. 106-113; Zekeriyya b. Abdullah Bîlâ, el-Cevâhirü’l-ḥisân fî terâcimi’l-fużalâʾ ve’l-aʿyân min esâtiẕe ve ḫullân (nşr. Abdülvehhâb İbrâhim Ebû Süleyman – M. İbrâhim Ahmed Ali), Riyad 1427/2006, bk. İndeks; Mat Rofa İsmail – Kamel Ariffin Mohd Atan, “Algebra in the Malay World: A Case Study of Islamic Mathematics”, Encyclopaedia of the History of Science, Technology and Medicine in Non-Western Cultures (ed. H. Selin), Berlin-New York 2008, s. 118-119; Fadhlan Mudhafier, Syeikh Ahmad Khatib Al-Minangkabawy: Pemikiran dan Perjuangannya pada masa 1276-1334 hijrah (1852-1915 Masehi), Jakarta 2013; Mohammad Redzuan Othman, “The Role of Makka-Educated Malays in the Development of Early Islamic Scholarship and Education in Malaya”, Journal of Islamic Studies, IX/2, Oxford 1998, s. 148; “Aḥmad Khaṭīb Minangkabau, Syekh”, Ensiklopedi Islam, Jakarta 1999, I, 87-89; N. J. G. Kaptein, “Aḥmad Khaṭīb (Minangkabau)”, The Encyclopaedia of Islam Three, Leiden 2007, fas. 3, s. 102-103.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 269-271 numaralı sayfalarda yer almıştır.