MİSBÂH

Dinî, siyasî, edebî dergi.

Müellif:

II. Meşrutiyet’in ilânından sonra oluşan serbest ortamda neşir hayatına atılan dergilerdendir. 12 Eylül – 4 Kânunuevvel 1324 (25 Eylül – 17 Aralık 1908) tarihleri arasında sekiz sayı çıkmıştır. İmtiyaz sahibi Emin Vedat, başyazarı Zeynelâbidînzâde Seyyid Mehmed Nesib Bey’dir. Haftalık olarak yayımlanan derginin 8. sayısı “asker kardeşlerimize hediyye-i şitâiyye” ibaresiyle sunulan bir özel sayı olarak hazırlanmış ve bir aydan fazla bir gecikmeyle çıkmıştır. Başlangıçta sekiz sayfa olan derginin dördüncü ve beşinci sayıları on altı sayfa basılmıştır. Beşinci sayıda matbuat âleminde yaşanan mürettip krizinden dolayı yayımında gecikme olmasını önlemek amacıyla derginin tekrar sekiz sayfa halinde çıkarılacağı duyurulmuştur. Misbâh’ın sayfa numaraları devamlılık göstermekte ve özellikle kapak sayfalarında olmak üzere fotoğraf kullanıldığı görülmektedir.

Başlık altında kendini “dinden, felsefeden, edebiyattan, siyasiyattan bâhis Türkçe gazete” olarak tanımlayan derginin birinci sayısında yayımlanan Emin Vedat imzalı mukaddimede eski devir karanlık bir tablo halinde ortaya konulduktan sonra II. Meşrutiyet hakların geri alınma dönemi olarak yüceltilmiştir. Dinî bakışı ön planda tutan derginin mesleği, “dîn-i akdes” üzerine bina edilmiş kabul ettikleri hükümete bu yolda telkinde bulunmak şeklinde açıklanır. Devletin “dîn-i muazzamımız”la samimi bağlarına işaret edilerek bu çerçeve içinde kalmak şartıyla yazılacak makalelerin temel konuları terakkî, tekâmül, muaşeret, dinî ve millî terbiye olarak belirlenir.

Misbâh’ın aynı dönemde yayımlanan Sırât-ı Müstakîm ve Beyânülhak gibi dergilerle ilgi alanları yanında yazar kadrosu bakımından da bazı ortak yönlerinin bulunduğu görülmektedir. Nitekim Mehmed Nesib, Sırât-ı Müstakîm’in üçüncü sayısında başladığı “İ‘câz-ı Kur’ân” başlıklı yazılarına Misbâh’ta devam etmiştir. Dördüncü sayıda Ömer Tâlib imzalı bir yazıda ise Beyânülhakk’ın 22 Eylül 1324’te (5 Ekim 1908) yayın hayatına atılışı coşkulu ifadelerle haber verilmiştir.

Dergide imzasına en çok rastlanan Mehmed Nesib “İ‘câz-ı Kur’ân” dışında “Hikmet-i Edyân”, “Esrâr-ı Sıyâm”, “Ve yes’elûneke …” gibi başlıklar taşıyan seri yazılar yazmıştır. Bunlardan biri de çevireni olarak göründüğü, dinin medeniyete aykırı olduğunu iddia edenlere cevap niteliği taşıyan “Din ve Medeniyet”tir. Diğer yazıları yanında Mehmed Nesib, dördüncü sayıda yayımlanan “Tebrik ve İntikad” adlı makalesinde Beyânülhakk’ın çıkışını tebrik ettikten sonra bu derginin ikinci sayısında “Üç İlâhe” başlığıyla çıkan bir şiiri özellikle bu ifadeden dolayı sert bir dille eleştirmektedir.

“Hukuk Dersleri” üst başlığını taşıyan “Hey’et-i Adûl” adlı yazılarında Emin Vedat, Matbuat Cemiyeti’nce yayımlanan programdaki matbuat suçlarının mahkemelerde değil kurulacak bir “hey’et-i adûl” tarafından yargılanması teklifi üzerinde durmaktadır. Bu serideki yazılarına “Matbuatta Tahdîdât”, “Zem ve Kadh”, “Hürriyet”, “Teşebbüs-i Şahsî” ve “Merkeziyet” bölümleriyle devam etmiştir. Ayrıca Sultan V. Murad’ın şehzadesi Selâhaddin Efendi ile Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirdiği, şehzade ve babasının göz altı yıllarına temas eden dikkat çekici bir röportaj neşretmiştir (nr. 7, s. 65-66). Misbâh’ta Mûsâ Kâzım’ın ve devrin tanınmış meşâyihinden Abdülaziz Mecdi’nin de (Tolun) ikişer yazısı ile Abdülaziz Mecdi’nin iki şiiri yayımlanmıştır. Bedîüzzaman Kürdî Molla Said’in (Nursi) “Dağ Meyvesi Acı da Olsa Devadır” başlıklı iki sayı devam eden yazısı, II. Meşrutiyet’in ilk günlerinde İstanbul ve Selânik’te irticâlen söylediği bir nutkun yazılı hale getirdiği şeklidir (nr. 2, s. 11).

Resimli Gazete’den alınmış olan Mahmud Esad imzalı “Hukūk-ı Düvel İlminin Tarihi”, “Hukūk-ı Düvel-i Umûmiyyenin Esası” başlıklı seri yazılarla imzasız yayımlanan “Fıkh-ı İslâm” da dergide belirtilmesi gereken yazılardandır. Abdullah Esad, Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Müstantiki Niyazi, Ankara İstînaf Ceza Mahkemesi reisi Ömer Lutfi, Balıkesir’de Yazıcızâde Muharrem Hüsnü, Florinalı Nâzım ve Fuad Şükrü dergide yer alan diğer isimlerdendir. Derginin “Kısm-ı Edebî” bölümünde en fazla şiirlerine rastlanan, Meclis-i Kebîr-i Maarif Dâire-i İlmiyye Kalemi Hulefâsından Selâhaddin imzasından başka Ahmed Remzî-i Mevlevî (Akyürek), Halil Edib ve Muhyiddin Bey daha çok dinî içerikli şiirler yazmışlardır. Iraklı şair Cemîl Sıdkī ez-Zehâvî’nin Arapça şiirleri de dergide yayımlanmıştır.

Siyasî bakımdan taraf olarak zaman zaman İttihat ve Terakkî’yi desteklediğini belli eden derginin üçüncü sayısında Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti Siyasî Programı’na yer verilmiş, birinci sayının son sayfasında “Gazetemizin Balıkesir Ahalisine Hitabı” başlıklı yazıyla yapılacak seçimlerde halk yönlendirilmek istenmiştir. Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin çıkardığı Neyyir-i Hakîkat gazetesinden aktarılan Bahâeddin imzalı “Ali Suâvi” başlıklı yazıda Ahmed Midhat Efendi’ye karşı Ali Suâvi savunulmaktadır. On altı sayfa olarak çıkan sekizinci sayının sunuş yazısında bu özel sayının gelirinin askerlere bağışlanacağı, bu sayıdan itibaren edebiyat ve fenle ilgili yarışmalar düzenleneceği belirtilmiştir. Ancak bir daha çıkmadığı anlaşılan derginin İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) ve Hakkı Tarık Us kütüphaneleriyle Millî Kütüphane’de tam koleksiyonu bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA
Hasan Duman, Katalog, s. 268, 305; “Misbah”, TDEA, VI, 379.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2005 yılında İstanbul’da basılan 30. cildinde, 177-178 numaralı sayfalarda yer almıştır.